Şifahanede uzanırken Dilay Teyze hariç herkes buradaydı.
Gökbay Amca, "Yıllar sonra Oflazlar ile konuştum. İnanılmazdı." dediğinde gülümsedim.
"Oflaz Amca da yaş elliye yakın, birini bulmuş." diyen abim ile şaşkınlıkla "Ne?" diye sordum.
Ceylan gülerek "Belgin Hanım ile samimi gibilerdi." dedi.
Afşa, "Gibi mi? Samimilerdi." dediğinde annem, "Oflaz hakkında böyle konuşmayın, hepinizi güneş üzerinde yürütürüm." dedi.
Hepimiz ağzımıza hayali bir fermuar çekerken Gökbay Amca, "Çocuklar şimdi haksız sayılmazlar." dedi.
Annem, "Gökbay seni güneşte yürütmem. Dilay'a teslim ederim." dediğinde Gökbay Amca, "Bir şey demedim." dedi.
Gökbay Amca'nın Dilay Teyze'den korkuyor olması bizi güldürürken odamın kapısı açıldı.
İçeri Dilay Teyze ve ardından elinde sihirli kitap ile Barlas girince şaşkınlıkla yatakta doğruldum.
"Bu kadar erken serbest kalabildin mi?" diye sordum.
Dilay Teyze, "Yine birini dövmem gerekti ama halloldu." dediğinde "Aynı kişiyi mi Dilay Teyze?" diye sordum.
"Tabii ki aynı kişiyi."
Babam, "Yakında seni şikayet edecek Dilay." deyince Dilay Teyze, "Bir daha döverim öyleyse." dedi.
Babam onaylamaz bakışlarını Dilay Teyze'ye atarken Barlas bana doğru bir adım attı ve kitabı bana uzattı.
"Bu sana ait."
Gülümseyerek kitabı aldım.
"Teşekkürler."
"Doğrusu buydu."
Kitabı yavaşça açtım ve "Tüm sayfalarını bir gün teker teker okuyacağım ama şimdi acil bir işim var." dedim.
Annem, "Emin misin?" diye sordu.
Barlas, "Gelecekteki tüm ruh gücüne sahip insanların ve senin toplamda on hakkınız var. Bir kez daha birini diriltilsen geriye sekiz hak kalır." dedi.
Kafamı öne eğerken "Bencillik yapacağım o zaman." dedim.
Kitabı açtım ve sayfaları hızlıca çevirdim.
Bir insanı diriltme ritüeline gelince durdum. İşte başlıyoruz.
Babam, "Daha milyarlarca ruh gücüne sahip insan olacak. Ya hakkınız bittiğinde biri gerçekten ihtiyaç duyarsa ne olacak?" diye sordu.
"Efkan'ı geri diriltmeyeyim mi?" diye sordum.
Gökbay Amca, Dilay Teyze'nin elini tuttu ve "Oğlumuzu ne kadar özlesek de doğru olmaz. Eğer ruh gücüne sahip birinin kendisi ölürse güç bir daha başkasına devredilemez ve güç sonsuza kadar biter." dedi.
Gözlerim dolarken "Efkan'ı kesit kesit görmek istemiyorum." dedim.
Barlas, "Aslında bir şey yapabiliriz." dediğinde merakla ona baktım.
"Nedir o?"
"Bir ruh isterse hiç öteki hayata gitmeden istediği kadar sihirli ormanda yaşayabilir." dediğinde "Ben de o zaman sihirli ormanda yaşarım." dedim.
Reyhan, "Sihirli ormana sık insanların girilmesi hoş görülmüyor. Öyle zamanlarda sihirli orman az güç taşı veriyor." dedi.
"Haklısın." dedim.
"Sen ruh temsilcisi değil misin? Eğer bir ruha sihirli ormandan çıkmak için izin verebiliyorsan bunun süresini arttırabilirsin de." dedi Barlas.
"Barlas haklı. Git gide ruhları, ebedi hayatta tutma süren uzadı. Belki... Belki oğlumun senelerce ortadan kaybolmadan sağlayabilirsin." dedi Dilay Teyze.
"Senelerce kalmasını sağlamak için çok gelişmeliyim." dedim.
Babam yanıma yaklaştı ve sihirli kitabı dikkatle eline aldı.
Sayfalarını kurcalarken "Burada yaklaşık bin sayfalık büyük bir kitap var. Elbet bunun hakkında bir bilgi yazılıdır." dedi.
"Evet, bunun dili farklıymış." diyerek kucağıma geri kitabı bırakan babam ile güldüm.
"Doğuştan biliyormuşum gibi okuyabiliyorum. Mucize gibi." dedim.
Annem, "Gücün bu. Normal hayatım." derken Barlas çantasını çıkardı ve çantasının ağzını açıp içinden birkaç tablet çıkardı.
"Bunlardan daha onlarca var ama sadece bunları çevirme vakti olmadı. Belki tabletlerde yazıyordur. Kitabı incelemeden önce bunlara bak istersen."
"İyi olur." dedim ve kitabı bir kenara bırakıp tabletleri kucağıma koydum.
"Barlas sen de bu sırada kitabı inceler misin?"
"Tabii."
Barlas kitabı eline alırken tabletleri okumaya başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Temsilcisi
FantasíaTüm ara elementlerin koruyucu hayvanını canlandırmak için çalışan bir gezegende doğan ana karakterimiz element taşını bulmak için girdiği sihirli ormanda beklenen kişi olduğunu öğrenir. "Güneş Parlarken" adlı kitabın ikinci kitabıdır.