Sabah üzerimde hissettiğim ağırlık ile gözlerimi açmıştım. Üzerime çullanmış, bana sırıtarak bakan Ceylan'a "Günaydın." dedim.
"Günaydın!"
"Niye seslenmek yerine direkt üzerimi atlıyorsun canım arkadaşım? Bir açıklama yapar mısın?" diye sordum.
"Direkt üzerine atladığımı nereden çıkardın? Sonuçta seslendiğimizde duymuyorsun." dedi.
"Direkt üzerime atlamadın mı?" diye sordum.
"Yo atladım."
"Bak işte. Ben kendi malımı biliyorum." dedim.
Ceylan şeytanca sırıtırken "Biraz daha üzerimden kalkmazsan seni yere atacağım." dedim.
Ceylan hızla ayağa kalktığında yatakta doğruldum.
"Efkan da geldi mi?" diye sordum.
"Geldi geldi. Alçin Teyzeler ile oturuyor."
Yataktan kalktım ve "Ben de hazırlanıp geliyorum." dedim.
"Tamam. Ben gidip abimi de uyandıracağım." dediğinde "Abimi değil, Oflaz'ı. Onun bir ismi var, Ceylan." dedim.
"Tamam, Oflaz da senin abin."
Derin bir nefes aldım.
"O uyanmadan gidip uyandır. Hadi."
"Tamamdır. Görüşürüz!"
Ceylan odamdan çıktığında insanları bekletmemek için hızlıca hazırlandım ve gece hazırladığım çantamı alıp içeriye gittim.
Mutfakta oturup sohbet annemlere "Günaydın." dedim ve çantamı kenara koyup Efkan'ın yanına oturdum.
Efkan bana bakınca "Günaydın arkadaşım." dedim.
"Günaydın canım arkadaşım." diyerek karşılık veren Efkan'ın ardından önüme döndüm ve kahvaltı etmeye başladım.
Herkesin Efkan ve bana baktığını fark edince "Ne oldu?" diye sordum.
"Sizi birilerine benzettim. O yüzden bakıyordum." dedi babam.
Annem, "Ben de benzettim." derken gülüyordu.
Efkan, "Kimlere?" diye sordu merakla. Ben de kimlere benzettiklerini anlamamıştım.
"Eskiden tanıdığımız birine." diyen annem ile kimden bahsettiklerini anlamıştım.
Efkan Amca ve Meva Teyze...
"Kendileri arkadaş olmadıkları hakkında aydınlanınca gördükleri her arkadaşa bunu söylemeye başladılar. Sen onları takma."
"Kendileri birbirini arkadaş sanarken birbirlerinden hoşlandıkları için sadece arkadaş olan insanlara dadanmışlardır. Üstüne isimleriniz de aynı ya, sana daha çok imada bulunmuşlardır."
Sessizce yutkundum.
Bizim ilişkimizin sonu da öyle mi olacaktı?
Abim, "Meva iyi misin?" diye sorunca anlamayarak ona döndüm.
"İyiyim abi. Niye sordun?"
"Şu an domatesten farkın yok. Saniyeler içinde kıpkırmızı kesildi." diyen abimin ardından Ceylan gülerek, "Kulaklarına kadar kızardın." dedi.
"Hava sıcak sadece." diye bir bahane buldum.
Utanmıştım.
Abim bir şey daha diyecekken konuyu değiştirmek için "Anne siz niye işe gitmediniz?" diye sordum.
"Sizi yolcu ettikten sonra gideceğiz."
"Anladım." diye mırıldandım.
"Barlaslar ne zaman gelecek?" diye soran babama "Bekle sorayım." dedim ve telefonumu çıkardım.
Barlas da zaten bana mesajlar yazmıştı.
"Günaydın!"
"Bugün üçüncü ülkeye gideceğiz!"
"Heyecanlandım."
"Sana da günaydın." diye mesaj yazıp yolladım.
"Ben de heyecanlıyım."
"Şey soracaktım.
"Neredesiniz?"
"Ne zaman gelirsiniz?"
Barlas birkaç saniyede aktif olduğunda mesajlarımı gördü.
"Reyhan az önce yanıma geldi."
"Yalçın Bey adresini vermişti."
"Şimdi size doğru yürüyoruz."
"Yaklaşık yirmi dakikaya geliriz."
"Tamamdır. Gelince görüşürüz." yazdım
"Görüşürüz."
"Yaklaşık yirmi dakikaya gelirlermiş." dedim.
Annem, "Tamam, hızlıca yemeğinizi yiyin. Ben size yol için de bir şeyler hazırladım." dedi.
"Teşekkürler anne." dedim.
Kahvaltımı yaparken patatesler tuzsuz geldi diye tuza uzandım.
Tuzluğu tuttuğumda kendime doğru çekmeye fırsat olmadan Efkan elimi tuttu.
Tuzluğa baktığında elini hızla çekti ve "Pardon. Görmemişim arkadaşım." dedi.
"Sorun yok arkadaşım." dedim ve tuzluğu kullandıktan sonra ona uzattım.
Efkan, teşekkür edip tuzluğu aldığında göz ucuyla ona baktım.
Kızarmıştı.
Abim ve Ceylan önce bize sonra birbirlerine baktıklarında bir şeyler olduğunu anlamışlardı.
Heyecan yaparak "Sadece arkadaşız." dedim.
Ceylan, "Tabii öyledir." deyince Efkan, "Yakın arkadaşız sadece. İmada bulunmayın." dedi. Babamlar da yanımızda diye gerilmişti.
"Bir şey demedik." diyen Ceylan ile önüme döndüm ve kahvaltıma devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Temsilcisi
FantasyTüm ara elementlerin koruyucu hayvanını canlandırmak için çalışan bir gezegende doğan ana karakterimiz element taşını bulmak için girdiği sihirli ormanda beklenen kişi olduğunu öğrenir. "Güneş Parlarken" adlı kitabın ikinci kitabıdır.