Ertesi gün okula gitmek üzere evin kapısını kapadım ve birkaç adım ilerleyip asansörü beklemeye başladım.
Annem, tek başına yaşayan dedemin hastalığından ötürü ona bakmak üzere bir haftadır köye gitmişti ve babam da yıllar önce bir nedenden ötürü vefat ettiğinden evde tek başıma kalıyordum.
Henüz bir haftadır durum böyleydi ama alışmış bile sayılırdım. Tabii geceleri o yorganı üzerime örtmediğim sürece öcülerin önümde yeşil uzaylı dansı falan yapacağını sanmıyordum tabii ki.
Gözlerim seyirdi ve asansörün düğmesine doğru sert bir yumruk geçirip çingeneler gibi bağırmaya başladım. "Neden gelmiyorsun lanet olası?!" Hep de üst katta takılı kalıyordu anasını satayım.
Ve asansörün birden önümde durmasıyla devamında söyleyeceğim kelimelerimi ağzıma tıkıp kapısının açılmasını bekledim.
Sürgülü kapısı yavaş bir çekimle açıldı ve karşımda kim mi belirdi? Esat!
Mavi gözleri beni tepeden tırnağa süzerken hafiften kaşlarını çattı ve bakışlarını kaçırdı. Düz ve aşağılara doğru hafiften dalgalanan koyu saçları vardı. Her zamanki gibi yana doğru ayırmış ve özen göstermişti. Üzerinde sıfır kol siyah bir atlet vardı ve altında da siyah pijaması vardı. Bileğine kadar uzanan beyaz çoraplarını pijamasının üzerine geçirmiş ve altına da Nike terlik giymişti.
Bu mudur?
Yüzüm istemsiz ekşirken asansörün kapısı tam kapanıyordu ki boyundan ötürü uzun olan bacaklarını uzattı ve buna engel oldu. Şaşkınlıkla ona doğru baktığımda "acelem var," deyip hafiften güldü. "Binecek misiniz?"
Neden mi bu resmiyet? Çünkü ilk kez aramızda diyalog oluşuyordu da ondan.
İstemeye istemeye asansöre doğru bindiğimde hemen onun yanında durup görüş açımı asansörün kapısına doğru sabitledim. Normalde arkamda kalan aynaya bakardım ama şimdi yapmayacaktım. Biz 16. Katta oturuyorduk o ise 17. Katta oturuyordu. Biraz sabretmem gerekecekti.
Resmen üzerine parfüm bocalamıştı. Gözlerim istemsiz ona doğru çarptığında asansöre yaslanmış olduğunu ve kollarını sıkıntılı bir ifadeyle önünde kenetlediğini gördüm. Cebindeki sigarayı fark ettiğimde ise onun da gözleri beni buldu ve hemen bakışlarımı kaçırıp genzimi temizledim.
Anasını satayım çocuk başka bir yerine bakıyorum sanacak.
"Of!" Oflamasını duyduğum an hafiften irkilirken doğruldu ve yerinde oyalanmaya başladı. "Bu asansör neden bu kadar yavaş?" Ses tonunu ilk kez duyuyor olduğum için bu biraz garibime gitmedi desem yalan olurdu. Bunun gibi bir serseriden böyle hoş bir ses beklemezdim.
Derken asansör birden 10. Katta durdu ve ikimiz de birbirimize bakakaldık.
İçim bir tuhaf olurken ani bir refleksle kendimi hemen asansöre yaslayıp gözlerimi sıkıca yumdum. Asansörde kalmış olamazdık, değil mi?
"Amına koyayım ya." Esat'ın aniden ettiği küfürle gözlerimi aniden açıp ona doğru dönerken sanki varlığımı yeni fark edermiş gibi gözlerini kocaman açtı ve gülümsedi. "Pardon."
Dağ ayısı.
Gözlerimi devirip geri önüme döndüm. Ve o an asansörün sürgülü kapısı birden açıldı ve ikisi de kilolu olan bir çift karşıladı bizi. "Asansör neden bu kadar gecikiyor ya?" İkisinin de binmeden önce söylediği şey direkt bu olurken benle Esat iki yana doğru çekildik ve onlar da asansöre bindiler.
Saniyeler, saniyeler geçti ama asansör asla hareket etmeyince gözlerim asansörün üzerinde yazan kilo uyarısına çarptığı gibi sınırın aşılmış olduğunu anlayıp çifte doğru baktım. İkisi de gayet de kiloluydu ve asansörümüz de ne yazık ki o kadar becerikli bir asansör değildi.
Esat'ın bana bakıyor olduğunu fark etmemle duraksayıp ben de ona doğru bakmaya başladım.
Sanırım ikimiz de asansörün neden hareket etmediği konusunda hemfikirdik.
-
***oylayin ona göre devamı hemen gelsin.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELANKOLİ
Teen FictionSevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için çok geçti... 🍷 #1-mizah, 09.08.23 #1-macera, 09.08.23 #1-romantik, 09.08.23 #1-aksiyon, 09.08.23 #1...