3.8

97.2K 6.7K 1.5K
                                    

Selamm. İyi okumalar. Sınırımız: 500 oy. (Önceki bölüme ithafen.)
-

Sabah alarmın sesiyle uyand- dur bir dakika. Doğru, bu bir Wattpad kurgusu ama ilk bölüm değil. 38. Bölüm anasını satayım.

Neyse işte evvela benim alarmım çaldı ve istemeye istemeye uyandım. Ki zaten kolumdaki acı yüzünden gece bir türlü uyuyamamıştım.

Ha bir de Esat'ı düşünmekten...

Esat sürekli aklımı kurcalayıp durmuştu. Hayır, yani... anlayamıyordum. Allah acaba sürekli ona laf ediyorum diye mi ondan hoşlanmış olmamla sınamıştı beni?

Ve evet, bunu kabul ediyorum artık. Ondan lanet olsun ki hoşlanıyorum.

Bir kolumdaki yanığın ağrısı, bir de kalbimin ağrısı. Oh gel keyfim gel.

Üstelik kolumun ağrısına rağmen dün ona yazmıştım lan. Erkekler cidden siz-

Yatağımdan kalktıktan sonra ilk işim banyoya girip klasik işleri halletmek olmuştu. Şimdi tek tek anlattırmayın bana.

Sonrasında okul kıyafetlerimi giydim ve besmelenin ardından kapıyı kazasız belasız bir şekilde kilitledikten sonra asansöre doğru yönelmeye başladım.

Asansörün yine ve yine 17. Katta duruyor olduğunu görmemle duraksadım. Tamam, bu her gün yaşanıyordu neredeyse ama Esat'la muhabbetim olmadığı zamanlardı bu. Denk geldiğimizde ise hiç konuşmadan öylece asansörden çıkıp gidiyorduk. Ama son zamanlarda durum tabii ki de bundan ibaret değildi.

Asansör sonunda bizim kata hareket etmeye başladı ve en sonunda benim basmamdan sebep önümde durup evlendirme programlarındaki paravanlar misali açılarak beklediğim kişi önümde belirdi.

Tadadada. Esat!

Biz bir çay içmeye gidelim Esra hanım.

Paravan- şey yani asansörün sürgülü kapısı belirir belirmez Esat, bakışlarını elinde tuttuğu telefonundan kaldırdı ve bana doğru çevirdi. Bugün de okul kıyafet kuralına uymamıştı. Zaten ne zaman uymuştu ki?

Kanka seninki geçiyor normal davran, modunda bir şekilde asansöre doğru biner binmez Esat ise sanki beni görmezden geliyormuş gibi bakışlarını geri telefonuna doğru indirmişti.

Bu hareketi resmen içimde bir öküzün oturmasına sebep olmuştu. Daha dün yazışıp duruyorduk be! Ee tabii ona çok ağır konuştum kabul ediyorum ama yine de... yine de... yapma böyle be!

Ben sırf senden hoşlandığımı kendime bile itiraf edemediğim için öyle garip davranmıştım be Esat.

Asansör sessizce aşağı doğru iniyordu ama 16. kattan zemin kata doğru indiğimiz için haliyle baya zaman harcanıyordu.

Esat tamamen yanımdaydı. Ona bakma isteğime karşı gelemeyip temkinli bir şekilde ona doğru döndüm- diyecektim ki onun da zaten bana bakıyor olduğunu görmemle beni anında 50 volt üstünde elektrik çarpmış gibi oldu.

Afallayıp gözlerimi kaçırdım ve aniden önüme doğru döndüm. Fakat o hâlâ bana doğru bakıyordu ve nefesimi tuttuğum için ve muhtemelen birazdan heyecanım yüzünden bayılacağım için bana suni teneffüs bile yapabilirdi.

Bir dakika. Ne diyorum ben?!

Dayanamayıp tekrardan ona doğru döndüm. Ve işte o an, Esat'ın aslında yanmış olan kolum onun tarafında olduğu için koluma doğru baktığını fark ettim.

Ani bir refleksle kolumu saklarmış gibi yapıp önümde kenetledim. İçinizden 'bu ne lan Platform filmi mi bu, in in bir türlü katlar bitmiyor' dediğinizi de duyar gibiyim ama merak etmeyin, nihayetinde tam da o an zemin kata varmıştık zaten.

Esat'tan önce çıkıp arkama bile bakmadan yürümeye başladım. Zaten dün ona söylediğim o şeyden sonra onun yüzüne bakacak yüzüm yoktu. Bu nasıl cümle oldu lan?

Tabii şu an tam arkamdaydı ve onunla konuşmak da seçenekler arasındaydı ama nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum ki. Belki de bana çok sinirlenmişti ve demin de yaptığı gibi hep görmezden gelecekti.

Böylece düşüncelerimle birlikte binadan çıkıp durağa doğru yürümeye başladım.

•••

"Valla kolumun ağrısından dayanamıyorum." Dedim yanımdaki Neva ve Atlas'a doğru. Kafeteryada hep beraber oturmuş, kendi kendimize laflıyorduk.

Kolum baya baya kızarmıştı ve sanki başka işi gücü yokmuş gibi ağrıyıp duruyordu. Yahu bari iki dakika dur yerinde be. Motorun soğusun. Bir de en sevdiğim kolumdun.

"Nasıl becerdin bunu?" Diye sordu Neva içi geçmiş gibi. Yüzünü ekşitmiş bir şekilde koluma doğru bakıyordu. "Yine sakarlığın mı tuttu kanka?" Aha bunu soran da Atlas'tı.

Sıkıntılı bir nefes verdim. "Ne bileyim ya!" Bu çıkışım sonrası Atlas hafiften irkilir gibi olmuştu. Neva ise bana alışkın olduğu için mimik oynamamıştı.

"Sadece makarna yiyecektim." Bir anlık duraksadım ve ekledim, "tıpkı önceki günlerde olduğu gibi."

"Annengil ne zaman gelecek?" Neva'nın bu sorusu sonrası omuz silktim. "Valla sen bu konuda ne kadar biliyorsan ben de o kadarını biliyorum." Sahiden annem ne zaman geri dönecekti veya gerçekten dönecek miydi?

Veyahut beni terk etmiş olabilir miydi?!

Hayır ya. Hem kolumu hem de annemi kaybedemem.

"Ee revirden buz falan getirelim tutarsın koluna." Atlas da saksıyı çalıştırmaya başlamış ha.

"Buzun bir boka yarayacağını sanmıyorum." Açık sözlülüğün bu kadarı.

Atlas önündeki çayından bir yudum aldı ve alayla güldü. "İstersen hastaneye yatıralım seni prenses?"

Ne?

Prenses mi?

Prenses...

Esat!

Esat bana prenses derdi...

Bir anlık duraksadığımda Neva, Atlas'a doğru kaçamak bir bakış attı ve susmasını kastetti. Neva'ya sabah okula gelir gelmez tüm olan biteni anlatmıştım çünkü. Ondandı bu ince davranışı.

Eyvallah benim düşünceli godzilla bacım.

Bir süre tek kelime bile etmeden öylece oturmaya devam ettik. Teneffüsün çalmasına ancak beş dakika falan kalmıştı. Dersimiz Nihat hocanın askerlik anıları.

Ne? 'Öyle bir ders mi var' diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bizde var anasını satayım.

Ben bunları düşünedurayım birden önümüzde beliren Ayaz'la duraksayıp kafamı şaşkınlıkla ona doğru kaldırdım. Esat'ın kankisiydi hatırlarsınız ki.

Elinde bir eczane poşeti gibimsi bir şey vardı ve önüme doğru bırakıp "bu senin," dedi.

Ha?

"Bu ne?" Diye sordum poşete üstten bakmaya çalışırken. "Ben bilmem," deyip omuz silkti. "Ben sadece bana söyleneni yaptım."

Ardından Atlas'a doğru başıyla kısa bir selam verdikten sonra tam arkasını dönüp gidiyordu ki Neva'yı görmesiyle duraksadı.

Bunlar yaşanırken ben ise önümdeki eczane poşetine doğru bakıyordum ve sanırım tüm olayı anlamıştım.

Esat...

Esat'ım da Esat'ım!

-
***Esat, anime kızları gibi gerçekliği sorgulaması...

MELANKOLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin