MEDYA: acılı şalgam 😮 (temsili)
Sınırı doldurmamışsınız ama bölümü yine de attım 😔 Buna karşılık bol yorum rica edebilir miyim askimmm? 😔
-Esat önde, ben arkasından sınıfa girdiğimde ellerimi hırkamın cebine yerleştirip sanki beni çeken bir çift paparazzi varmış gibi sınıf kapısının eşiğinde durup saçlarımı arkaya savuşturdum.
Çünkü reels videomuz 50k kişi tarafından seyredilmişti. Hem de şimdilik!
Erken geldiğimiz için sınıfta anca beş-on kişi vardı. Hepsi de bana doğru şaşkınca bakakalıp kendi aralarında 'bu kızın derdi ne' temalı konuşmalarını yapmaya başlarken Esat ise birden duraksadı ve bana doğru döndü, "neyi bekliyorsun?"
Ya bir iki dakika izin vermiyorsunuz okulun en belalı oğlanının sevgilisi olup da reels videomun 50k izlenmesi tribine girmeme. Bırakın da özgürce havalanalım ya!
Yüzümü yalancı bir tavırla astım ve sırama doğru ilerlemeye başladım. Yağız henüz gelmemişti ve yeniden cam kenarını kapmış olmanın verdiği heyecanla içten içe şeytani bir gülümseme sergilemiştim.
Ancak tam da o an, Esat'ın Rumeysa'nın yanına gittiğini görmemle kaşlarım istemsizce çatılmaya başladı. Bir anlığına onun yanında oturduğunu unutmuşum!
Rumeysa cam kenarındaydı ve okuduğu romandan bir anlığına başını kaldırıp Esat'a doğru bakmıştı. Ardından da sanki utanırmış gibi bakışlarını kaçırıp önüne döndüğünde işlevsiz yumruklarımı sıkmaya başladım.
Bu kızın evinde kelebek makarnayı bile çubukla yediğine yemin edebilirim. Bir insan bu kadar da anime kızı gibi davranamaz anasını satayım ya. İnanılmaz uyuz oluyordum bazen ona. Esat da onun yanında oturuyor ya artık. Tamamdır!
Esat çantasını umursamazca sırasına bıraktı ve yanıma doğru gelip "hadi gel," deyip yürümeye başladı. Ben de hiç tereddüt etmeden, Rumeysa'ya olan ters bakışım eşliğinde onu takip etmeye başladım.
Esat elleri cebinde, tabiri caizse bir paşa gibi havalı havalı önümde yürürken ben ise sallana sallana onun arkasından yavru ördek gibi takip ediyordum.
En sonunda kafeteryaya ulaştığımızda "ben kantinden sana bir şeyler alayım," deyip oturmam için boş bir masayı gösterdiğinde onu dinlemeye koyuldum. "Sen de git ve ben gelene kadar şu masayı kolla."
"Ben de gelsem-"
"Aman efendim, sakın zahmet etmeyin." Güldü. "Sizin gibi bir prensese hizmet etmek benim için bir şereftir."
Manyak!
"Canın ne çekiyor?" Diye sorduğunda omuz silktim. "Gerçi pek aç değilim."
"Kes sesini döverim."
Alayla sırıttım. "Hayırdır lan sen?"
"Hayırın yolu bayırdır kızım." Dediğinde kaşlarım hazırlıksız olduğum için çatıldı. Sevgilimin bir Keko olduğunu bir anlığına unutmuş olmalıyım!
"Hiçbir şey yemedin." Dudaklarını büzdü. "Aç aç olmaz."
Ne dersem diyeyim direteceğini bildiğimden "ciddiyim Esat ya," dedim bunla eşleşen ciddili ses tonumla. "Vallahi canım bir şey istemiyor."
Beni omzumdan hafifçe dürtüp, "yani canın browni de mi istemiyor?" Diye sordu imayla.
Browni mi? Dur orda!
"Hm," diye mırıldanıp kendimi ağırdan satmaya başladım. "Belki?"
"Belki, diyen ağzını yesinler senin!"
![](https://img.wattpad.com/cover/344609781-288-k836955.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELANKOLİ
Teen FictionSevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için çok geçti... 🍷 #1-mizah, 09.08.23 #1-macera, 09.08.23 #1-romantik, 09.08.23 #1-aksiyon, 09.08.23 #1...