MELANKOLİ

2.4

Sınır: 35 oy. (Gayet az.) dolduğu gibi hemen atarım hazır sizi bekliyor. :3
-

Esat: evdesin değil mi?

Bismillah.

Akşam akşam gelen mesaja bakar mısınız?

O meşhur çilingirci anca saatler sonra gelebilmişti ve benle Esat, çıplak ayaklarımla birlikte yangın merdiveninde oturmuştuk. Neyse ki ayağımda çorabım vardı da sıkıntı olmamıştı.

Ben Instagram'dan reels videoları seyrederken Esat ise çaktırmadan telefon ekranımı seyretmişti. Onu beraber izlemeye davet etmemiştim çünkü bir yanım hâlâ ona uyuz oluyordu. Bir yanım mı? Vücudumun her yeri, anasını satayım. Bu serserinin nesini sevecektim? Üstelik Yağız'ımın da canını yakmışken.

Birkaç reels videosunda güldüğünü fark eder etmez dönüp ona sorgulayıcı bir bakış atmıştım ve anında bakışlarını kaçırıp genzini temizlemişti.

Sana gülmek de yasak köpek.

Ece: cebin var mı?

Esat: cebim mi?

Ece: he.

Esat: yok.

Çüş.

Ece: nasıl ya.

Esat: neden ki?

Ece: sana "cebini aç, oradayım" esprisi yapacaktım.

Ece: nasıl bir erkeğin cebi olmaz?

Esat: şu an yok işte.

Ece: altında ne var senin?

Tövbe tövbe. Sorduğum sorunun inceliğine tüküreyim.

Esat: don.

Ece: NEE?

Esat: boxer deyince kendinizden geçiyorsunuz, don diyince mi sıkıntı yani?

Ece: ne donu oğlum?

Esat: bildiğin don işte.

Ece: don mon bilmem ben.

Esat: ne yapayım hava çok sıcak.

Ece: tamam da niye bana bu bilgiyi veriyorsun?

Ece: zaten çok bilgiye müsait bir beyne sahip değilim.

Esat: e sen sordun cebin var mı diye.

Esat: ben de yok dedim.

Esat: sonra altımda ne olduğunu sordun.

Derin bir nefes verdim. Haklıydı anasını satayım.

Ece: tamam.

Ece: nerde miyim? evdeyim işte.

Esat: hım.

Esat: Ece.

Esat: ya senden kusura bakmalaşmaya fırsatım olmadı.

Kusura bakmalaşmak mı?

Esat: kusura bakma.

Ece: ne için?

Esat: vay.

Esat: lafı olmaz, diyorsun yani.

Ece: derdim de

Ece: Hakkı denen çilingire tüm masrafları sen verdiğin için demiyorum.

Esat: Hakkı bey parayı hak ediyor.

Esat: açamayacağı hiçbir kapı yok.

Esat: demek ki neymiş? Gerçekten de gülme komşuna gelir başınaymış.

Ece: üst üste yaptığın bu iğrenç espriler sonucu bir soğuk su içeyim.

Ece: soğuk suuuu demişkennn.

Ece: ay bu arada havalar çok sıcak ya.

Ece: güneşe kim silah çakmışsa haklı lan.

Esat: güneşe silah çakmak? İyiydi.

Esat: bu arada ben Adana'lıyım. ;)

Ece: ağır abiliğinden belli oluyor.

Hassiktir bunu yazmayacaktım.

Esat: nedenmiş o?

Ece: abi valla dövme beni.

Ece: benim Adanalı belalı bir tanıdığım vardı da ona benzetmiştim seni.

Ece: abi valla ağzının suyunu içeyim eyleme.

Lan.

Esat: ıy.

Esat: ne diyorsun kızım.

Ece: gaza geldim abim takma beni.

Ece: ağzının suyunu zaten nasıl içebilirim ki?

Ece: kekekekeke.

(Görüldü.)

Ben bir davarım. (Aykut Elmas'ın sesiyle.)

Esat: biliyor musun.

Esat: senin nasıl biri olduğunu çözemiyorum.

Bir anlığına duraksadım.

Ece: nasıl yani?

Esat: ben genelde ilk bakışta insanların nasıl biri olduğunu direkt çözerim.

Esat: benim babam araba tamircisi ya hafta sonları ona yardıma gidiyorum bazen.

Esat: bir çocuk vardı işe girmek için gelmişti.

Ece: dur dur tahmin edeyim.

Ece: çocuk hırsız falan çıktı??

Esat: yoo.

Esat: çocuğun bir köpeğinin olduğunu ilk bakışta anladım.

Ne?

Ece: ne alaka lan.

Ece: çocuğu böyle mi çözdün?

Esat: üzerinde köpek kılları vardı çünkü.

Ece: nesin sen Sherlock falan mı?

Esat: beni iki saniyede bir bozmanın sebebi ne?

Ece: seni bozmak hoşuma gidiyor :d

Bir dakika ya.

Ben neden Esat'la yazışıyorum ki? Üstelik muhabbet de açıldıkça açılıyor.

Üstelik onu bozmak neden hoşuma gitsin be?!

Esat: işte bir türlü seni çözemiyorum.

Esat: nedenini de bilmiyorum.

Esat: hani şey

Esat: o gün Atlas hepimizin bulunduğu bir grup açmıştı ya

Esat: senin arkadaşın "artık itiraf etmen" konusunda bir uyarıda bulunmuştu.

Esat: o itiraf bana değildi.

Esat: değil mi?

En azından bazı şeyleri anlayabilecek kadar zekiymiş.

Ece: evet.

Ece: sana değildi.

Esat: zaten tahmin ettiğim gibi.

Esat: iyi.

Esat: iyi geceler.

Ece: sanada.

(Görüldü.)

-
***oy dileniyorum. Oy. 35 oy.