5.1

90.1K 5.5K 2.7K
                                    

Günün ikinci bölümü! Bize yapamazsın dediler yaptık ;)

Size yetiştirmek istediğim için hızlı yazmış olabilirim. Yarım yamalak olduysa simdiden affola. Kolum koptu. (Gerçek)

🌟sınır: 1k🌟
-

BONUS: Yağız Esat'tan.

Birkaç aracın bakımıyla ilgilendim fakat aklım tamamen başka bir yerdeydi. Bu yüzden odaklanamamamdan sebep işi diğer çalışanlara devretmek zorunda kaldım.

Ece'den hâlâ cevap alamamıştım. Mesajlarım iletiliyordu fakat ne okuyor ne de aramalarıma geri dönüyordu. Bu benim, onun için endişelenmeme neden oldu. Bir an her şeyi bırakıp onun evine gitmek istedim fakat belki dünkü yaşadığımız kavga yüzünden hâlâ bir tarafının bana kızgın olabileceğini hatırlayıp bu düşüncemden vazgeçtim.

Belki de henüz beni tam anlamıyla affedebilmiş değildi.

Bu durum canımı sıktı. Bugün tam beş yüz kere yaptığım gibi tamirhaneden çıktım ve bir sigara daha yaktım. Normalde işi bu kadar boşlayan biri değildim ama bugün nedense bir ağırlık vardı üzerimde. Üstüne üstlük Ece de beni cevapsız bırakınca tüm dengem alt üst olmuş gibiydi.

Sıkıntılı birkaç dakika daha geçti. Ancak bir süre sonra gelen Ayaz'ı görmemle ellerimi ona doğru salladım. Saçları jilet gibi olmuştu valla.

Ancak yüz ifadesinde anlamlandıramadığım bir şey vardı. Bana doğru adam öldürmüş gibi bakıp "Eso," dedi hararetli hararetli. "Sanırım ben demin bir boklar yedim kanka."

Yan yana duran iki tek kişilik banktan birine oturduğunda ben de diğerine oturdum. "Nasıl bir bok yedin bu kez?"

Neden mi 'bu kez?' çünkü bilirdim ki Ayaz her zaman bir boklar yemeye müsait biriydi.

Yüzünü ekşitti ve "en kokulusundan," dedi. "Böyle en iğrencinden. İshal bile-"

"Sus oğlum ya!" Deyip sözünü kestim. "Ağız tadıyla şurada bir sigara içiyoruz ya."

"Ee sen sordun."

Ayaz bana doğru aynı bir uzaylı görmüş gibi bakarken sessiz kalıp demin gittiği yerden geri dönen Enes'e doğru baktım. Yine güle güle bana doğru bakıyordu. "Abi kolay gelsin!"

"Çok konuşma da git bize iki çay getir." Dedim.

"Tamam abi!"

En sonunda dükkana girdiğinde Ayaz arkasından bakıp "kim lan bu hıyar?" Diye sordu.

"Bizim Vasfi ustanın oğlu," deyip kafadan salma yarım yamalak bir cevap verdim. "Okulu bırakmış, şimdi yanında çalışıyor. Hıyar."

"Dayak istiyor he."

"Biraz daha büyümesini bekliyorum," zevk alıyormuş gibi gülümsedim. "O da olacak."

Çok geçmeden Enes elinde iki çayla geldi ve bana doğru "kolay gelsin abim!" Deyip yine güle oynaya tamirhanenin yolunu tuttu.

Seni dövdüğüm gün her şey daha kolay gelecek, inan bana. Maymun.

Ardından Ayaz telefonunu çıkardı ve bana doğrulttu. "İşte burada."

"Bu ne?" Diye sordum elime verdiği telefonunun ekranına doğru. Bir whatsapp konuşmasıydı.

"Yediğim bok kanka." Bakışıyla işaret etti. "Al oku."

"Bu ne lan böyle?"

"Ya bir oku!"

Derin bir nefes verdim ve okumaya başladım.

MELANKOLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin