MEDYA: acılı şalgam.
(Bölüm sonu açıklamasını okuyalım lütfen.)
İyi okumalar. Hadi herkes yorum yapsın Mango'yu üzmeyelim ki hainlik yapmasın. (Hayır kesinlikle tehdit etmiyorum.)
-Kuzenlerimi ve Eray denen geri zekâlıyı yolcu ettikten sonra akşam yemeği bile yemeden direkt odama gidip uyumaya çalışmıştım.
Çünkü biliyordum ki, uyku düşüncelerimden kaçmam için en iyi çıkış yolu olacak ve kesinlikle bana çok iyi gelecekti.
Ancak öyle olmadı.
Sürekli yarım yamalak daldığım uykularımdan kabuslarla uyanmış, sonrasında da karanlık odamda bir başıma olduğumun farkına varıp örtüme sarıla sarıla kendimi neredeyse küçücük edecek kadar bacaklarımı karnıma çekmiştim.
Gecem böyle boktan geçmişti. Sabah uyandığımda ise isteksiz isteksiz okul formamı giyinmiş ve yine isteksiz isteksiz okulun yolunu tutmaya başlamışım.
Yolculuğum boyunca suratımı asmış, gözlerimi bir bir etrafımdaki insanlarda gezdirmeye başlamıştım. Şu anki modumdan mı olsa gerek, sanki tüm insanlar bu hayatı zorla yaşıyormuş gibi bir yüz ifadesine sahipti. Bazıları benimle göz göze geldiğinde gözlerini deviriyor, bazıları ise bön bön bakıp 'acaba ilk kim bakışlarını kaçıracak' oyununu oynuyordu.
Genelde pes eden taraf hep onlar olmuştu çünkü o kadar dalgın ve bilinçsizdim ki, bunu anlayamayacak kadar kötü bir ruh halindeydim. Belki de aralarındaki en kötü ruh haline sahip olan kişi bendim. Hatta son zamanlarda bu hayatı zorla yaşadığım da söylenebilirdi.
Dakikalar geçmiş ve nihayetinde okul yolculuğum sonlanmıştı. Şimdi ise kafeteryada oturmuş, kendime aldığım kahvemi karıştırmakla uğraşıyordum. Belki de beş dakikadır.
Zaten kahveyi içmek için değil, sınıfa gitmek istemeyip de kafeteryada biraz vakit geçirmek istediğim için almıştım. Çünkü biliyordum ki sınıfın paparazzileri başıma üşüşmeye başlayıp dünkü kavga hakkında bilgi almaya çalışacaklardı. Esat'ın sevgilim olduğunu- yani düne kadar sevgilim olduğunu bilmeyen yoktu aralarında. Bu nedenle de kendimce böyle bir çözüm üretmiştim.
Kemal hocanın Esat'a verdiği cezanın ne olduğunu deli gibi merak ediyordum. Sürekli içimden 'lütfen okuldan atılmış olmasın, lütfen okuldan atılmış olmasın' nidaları kopup duruyordu.
Evet, yaptığı şey affedilecek bir boyuta ulaşmamıştı fakat içimden bir ihtimal bunları söyleyip duruyordum işte.
Saniyeler geçti ve ben, öylece önümdeki kahve bardağını seyrettim boş gözlerimle. Daha birkaç ay öncesine kadar kahvenin zammını düşünen ben, şimdi ise kahveye baka baka aşk acısı çekiyordum.
Hem de acılı şalgamın teki yüzünden.
Ancak saniyeler sonra Neva'nın sesini işittiğimde, kafamı kahve bardağından kaldırabilmiş olup kendisine doğru baktım.
"Ece!" Nefes nefese masaya ulaşıp karşımdaki sandalyeye oturduğunda "bir şey mi oldu?" Diye somadan edemedim. Çünkü aşırı heyecanlı görünüyordu.
"Ehehehe." Direkt Cardi B gülüşü yaptığında kaşlarım çatıldı. Sağ elini havaya kaldırıp birkaç saç telini huzuruma sunduğunda hiçbir şey anlamayarak yüzümü ekşittim. "Bu ne lan?"
"Turuncu saç telleri hünkârım." Dedi gururla. "Size onun kellesini getiremedim fakat saçlarını koparabildim!"
"Yoksa bu saçlar..." hayretle sorup ağzımı hayvan kadar açık bıraktım, "Turuncu keko kepçüğün mü?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELANKOLİ
Novela JuvenilSevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için çok geçti... 🍷 #1-mizah, 09.08.23 #1-macera, 09.08.23 #1-romantik, 09.08.23 #1-aksiyon, 09.08.23 #1...