2.0

119K 6.9K 3.8K
                                    

UYARI!!: lütfen yorumlar sadece kendi kurgumla alakalı olsun. (Spam kitap reklam mesajları ve başka kitaplarla alakali yorumları görmek istemiyorum. Anlayışınız için teşekkürler.)
-

Ertesi gün okula gitmek üzere yola koyulup otobüsü beklemeye başladım. Ne yazık ki lisem başka bir ilçedeydi ve iki aktarma yapmak zorunda kalıyordum. Otobüsle metronun önünde iniyor ve oradan da birkaç duraklık trenle yolculuk ediyordum.

Otobüsten inip bu kez aktarma için metroya doğru yürümeye başladım. Ardından gelen trene binip birkaç durak süren yolculuğum sonucu indim ve okula doğru beş dakikalık mesafeyi yürümeye başladım.

Saniyeler sonra okulun sokağını tam dönüyordum ki köşede dikilmiş Esat ve arkadaş grubunu görünce duraksadım. Yanında iki yakın arkadaşı Çağrı ve Ayaz vardı. Fakat Esat'ın yanında daha önce okulda birkaç kere gördüğüm bir kız vardı ve bu benim için bir sürpriz olmuş olmalı ki gözlerimi aralamak zorunda kalmıştım.

Acaba kız arkadaşı mıydı?

Esat'ın üzerinde okul forması yoktu tabii ki. Uzaklaştırma cezası henüz bitmemişti ve bu yüzden de sivil giyinmişti yanındaki arkadaşlarının aksine. Yine sıfır kol bir atlet ve altında da eşofman altı vardı. Başına tersten bir kep takmıştı ve spor ayakkabılarını birbiri üzerine bindirip tek eli cebinde bir şekilde duvara yaslanmıştı. Diğer elinde de sigarası vardı.

Beni görür görmez bir anlık duraksadı ve gözlerini kıstı. Yanındaki kız da hemen dudaklarının arasındaki sigarasını yakıp Esat'a doğru kısa bir bakış atmıştı.

Kızın okul eteği gereğinden yukarı çekilmişti. Gömleği dağınık ve kravatını takma ihtiyacı bile hissetmemişti. Bizim okulda isteyen gömlek, isteyen de polo yakalı üst giyebilirdi ama pek çok kişi gömleği tercih ediyordu.

Bu keko kızı okulda sürekli görüyordum ama ilk kez Esat'ın yanında olduğuna şahit oluyordum. Nesi oluyordu acaba veya ne oluyorlardı?

Bir dakika.

Bana ne?!

Onlara gereğinden uzun bakmış olmalıyım ki Ayaz ve Çağrı'nın da dikkati yavaştan bana doğru yönelmişti. Son anda bakışlarımı kaçırdım ve tam yoluma devam ediyordum ki kızın Esat'ı dürtüklediğini gördüm. "Derdi ne bunun?"

Esat bana doğru baktığında kıza doğru duraksayarak döndüm. "Bana mı söyledin?"

"Hayırdır?" Diye sordu sigarasını yere atıp spor ayakkabısıyla üzerine basarken. "Bize niye öyle baktın kardeş?"

"Kime?"

Güldü. "Bana geldiler."

Ayaz, "eyvah," derken Çağrı da gülerek ona karşılık vermişti. Esat ise tepkisiz bir şekilde ikimize doğru bakıyordu.

"Biz öyle ters ters bakacağın insanlar değiliz." Kızın dümdüz ve turuncu saçları vardı. Yüzündeki çilleri fondötenle örtmeye çalışmıştı. Dudaklarında ise hafiften çıkmış bir kırmızı ruj vardı.

Hafiften çıkmış?

Gözlerim istemsiz Esat'ı bulurken işte o an göz göze geldik.

"Nasıl insanlarsınız?" Diye sordum kendimi daha fazla tutamayarak.

Kız güldü ve birkaç adımda önümde durup kolumdan çekiştirmeye başladı. "Gel, göstereyim."

"Nereye?" Diye sordum can havliyle.

"Kızlar tuvaletine."

Eyvah! Dayak atacak bu kız bana. Hem de kızlar tuvaletinde!

"İstemiyorum!" Kollarımı sertçe ondan çektiğimde "sadece konuşacağız," dedi bilinilen bir klasiklikle. "Sadece bir iki muhabbet."

Tekrardan koluma uzandığında arkasındaki Esat seslendi ona, "Aşkım bunun sırası mı şimdi?"

Aşkım?

AŞKIM?!

Ardından Çağrı seslendi. "Bırak kızı Aşkım. Vallahi sırası değil."

Ne oluyor lan?

Esat'ın grupça dediği bu muydu yani?

Grup seks?

Olduğum yerde kalakaldığımda kız onlara doğru döndü hırsla. "Bize nasıl baktığını görmediniz mi lan işe yaramaz herifler?!"

"Bırak kızı gitsin." Cömertliğiniz için teşekkür ederim Esat bey.

Ardından Esat'ın maviş gözleri tekrardan beni bulduğunda kız kollarımı bırakıp dib- hassiktir çok yaklaştı lan.

"Bir daha bize öyle bakma," dedi ve işaret parmağıyla alnımın ortasına vurdu. Ve evet, doğru tahmin. Lanet olsun ki benden uzundu. "Aklını alırım kızım senin."

Ee ama yetti be!

Kızı ittim ve itmemin etkisiyle anında göt üstü yere çakıldı.

Sen bu kadar kolay mıydın kız? Bak seni nasıl da iki saniyede k.o'ladım. Nerede senin artistliğin turuncu kepçük?

Bu arada sözüm meclisten dışarı ama çilli ve turuncu olanlar neden hep kepçe kulak lan?

Ayaz, "Aşkım!" Deyip yanına çömelirken "ulan!" Diye mırıldanıp kızın üzerine doğru yürüdüm.

Kız şaşkınlıkla bana doğru bakakalırken "beni tehdit edecek kişinin 40 fırın ekmeği yemeyi bırak, 40 tane buzdolabını sıralaması gerek." Deyip saçma sapan korkutma amaçlı bir kelime uydurduktan sonra hafiften Esat'a doğru baktım. Ağzındaki sigarası düşüp yeri boyladı.

Sanırım düştü bana.

Şaka maka fena sinirimi bozmuştu bu kız. Sen kim köpek beni tehditliyorsun?

Tehditlemek? İyiymiş.

Yerdeki havuç hiçbir şekilde tepki veremezken arkamı dönüp saçlarımı savura savura yürümeye başladım.

Hem de iki yıl sonra uyumadan önce bu olay aklıma gelip de utançtan uyuyamayacağımdan habersiz bir şekilde.

-
***litfen destekleyin oylayın yorumlayın eli boş gitmeyin.

MELANKOLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin