4.7

101K 6.3K 2.7K
                                    

Bölümle ilgili duyuruları zaten panomda ve Instagram'dan veriyorum. Takip etmiyorsaniz bolum nerde falan diye kızmayın askolar 🥂

Su ana kadarki en uzun bölümle geldim<3

🌟Sınır: 1k oy.🌟 (1K takipçimin şerefine dmldnddkh) takipten çıkanı yedim.
-

Ertesi gün Edebiyat dersinde önümdeki defterime çeşitli çeşitli çizimler yapıp karalıyordum. Edebiyat hocamız Fatma hoca, sınıf hocamız olurdu. İyi biriydi, dersi de güzel anlatıyordu ama benim aklım tamamen başka bir yerdeydi. Esat'la dünkü garip atışmamızdaydı...

Tamam, sonuçta o kız onun yıllardır tanıdığı bir arkadaşıydı, belki ben onu ondan iyi tanımazdım ama bu kadar da olmazdı yahu. Esat resmen doğru söyleyeni dokuz köyden kovacakmış derecede savunmuştu o Aşkım denen turuncu keko kepçüğü. Nasıl bu kadar emin olabilirdi ki?!

Sabah okula tek gelmiştim. Esat'la bir iki kelime konuşmuştuk, o da zaten Whatsapp'tandı. Beraber gelmeyi teklif etmişti ama hiç oralı olmamıştım. Ben ondan da serseriyim anasını satayım.

Neva bana doğru tuhaf bir şekilde baktı ve o an gözlerimiz kesişti. 'Noluyor?' Dercesine kafasını salladı. Derin bir nefes verdim ve elimdeki kalemi masaya yapıştırdım. "Esat'la kavgamsı bir şey yaşadık."

"Ne?!"

Omuz silktim. "Bilmiyorum. Her şey o kadar ani oldu ki!"

"Nasıl oldu?" Diye sordu bana doğru. İşte o an edebiyat hocası bize doğru ters bir bakış attı ve sanki görmezden geliyormuş gibi dersini anlatmaya devam etti.

Hocayı takmadan "dün çok iyiydik," diye açıklamaya başladım. "Onun evindeydim, yemek yedik, onu öptüm o da beni öptü..." gözleri birden kocaman olurken gülümsedi. "Ne fenasınız siz!"

"İşte sonra o keko kızın konusu açıldı." Sıkıntıyla yüzümü astım. "Ne bileyim, zaten reglimin ilk günüydü. Esat da o kızı savunmaya başlayınca duygu patlaması yaşadım. Sonra da evini terk ettim."

"Ne alaka ya?!" Neva bana doğru tepkiyle bakarken tam cevabını verecektim ki edebiyat hocası ikimize doğru sinirle bakıp "Neva." Diye seslendi. "Kalk bakayım sen ordan."

Buyrun cenaze namazına.

Neva ve ben gece saatinde araç görmüş tavşan gibi öylece kalakalırken "Neva diyorum!" Diye sertçe devam etti hocamız. "Git ve Kahraman'ın yanındaki boş yere otur."

Bir dakika, bizi ayırıyor mu yani? Tüm lafımı geri alıyorum. Artık seni sevmiyorum edebiyat hocası!

Kahraman hoşnutsuz bir tavırla yayıldığı sırasında toplanırken Neva ise oflayarak yanımdan toplanmaya başladı. Sanırım sonsuza kadar ayrılmıştık çünkü edebiyat hocamız sınıf hocamızdı lanet olsun ki!

Neva, Kahraman'ın yanındaki yeni yerini alırken bana doğru üzüntülü bir bakış attı. Onların tam arka sırasında ise Deren ve Gözde oturuyordu. Çiçek olmuş öylece put gibi hocaya doğru bakıyorlardı. Pis dedikoducular sizi. Hoca bizi ayırdı diye uslu uslu duruyorlardı şu an. Yoksa ağızları bir saniye bile olsun kapanmazdı.

Aradan bir beş dakika geçti ve hoca dersi anlatmaya kaldığı yerden son sürat devam etti. Yine ne yazık ki odak noktam ders değildi ve önümdeki rezalet çizimlerimin bulunduğu defterimdi. Kalemimi elime alıp tekrardan bir şeyler çizmeye başladım.

Lan- bu çizdiğim adamın neden kürdandan kolları var?! Amacım Alper Erözer'in korumasını çizmek değildi.

Derken birden kapı birkaç kere tıklatıldı ve içeriye Kemal hoca girdi. Arkasından ise Yağız çantasıyla birlikte sınıfa girdi ve sınıfa doğru temkinli bir bakış attı.

MELANKOLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin