İki günde bir gelsin ama uzun bolum olsun dediniz, uzun bolum yazıyorum ama hâlâ her gün atıyorum. Ama bazı arkadaslar hâlâ bir oy ve yorumu çok görüyor...💔
-yorum istiyorum ama bölümle alakalı olursa sevinirim.
🌟Sınır: 900 oy.🌟 (iki bölümdür sınır dolmuyor ama yine de atıyorum, lütfen biraz destek olalım sonra sıralamada düşüyoruz.)
-Okul dönüşü direkt eve gelmiştim. Lanet olası karnımın ağrısı bir türlü dinmek bilmiyordu. Sıcacık yorganıma sarılıp öylece bugün olanları düşünmeye başladım.
Esat'ın arkadaşlarıyla nedense iyi bir tanışma hikayemin olduğunu düşünmüyordum. Benden pek hoşlanmamış gibilerdi. Eh bir yerde de haklılardı. Sonuçta Esat'ın hayatına birden dahil olan kişiydim ben. Kurulu düzenlerini bozmam, onların hoşuna gitmeyecekti doğal olarak. Orada Esat'a, derse zamanında girmesini ve sigara içmemesini söylesem, benden tamamen nefret edeceklerdi.
Ama ben de onlardan nefret ettim yani yalan yok.
Tamam, Esat'ın nasıl biri olduğunu bilerek onunla bu ilişkiye başladım ama bu kadarını da beklemiyordum.
Hele de o Aşkım denilen turunçgil? Ona ne oluyordu da benle Esat'ın ilişkisine karışıyordu ulan?!
Sinirimi bozan bu düşüncelerimden acilen kurtulmam gerekiyordu. Instagram'a girdim ve birkaç reels videosu seyrettim. Yeşil uzaylı dansının modası geçmemiş miydi lan?
Bundan da sıkıldım ve telefonumu kenara bıraktım. Derken birkaç saniye sonra kapı çalındı ve tüm halılarımı götüren o iki eleman belirdi karşımda. "Abla selamın aleyküm!"
"Aleyküm selam."
"Müsait misin ablam?"
"Tabii, buyrun." Hafiften kenara doğru çekildim. Bina koridorunun tamamını evimizin halıları kaplıyordu neredeyse. İki adam halıları teker teker alıp bana nereye sereceklerini sorarken onlara bu konuda yardımcı oldum ve halıların jelatinlerini söküp işe koyuldular.
Tam evin kapısını kapatıyordum ki kapıya elini tıpkı Can Yaman gibi koyan Esat'la ani bir irkilme yaşadım. "Prenses?" Dedi keyifli bir şekilde ayakkabısını çıkarıp evin içine girerken. Vay be, şunun rahatlığına da bakın. Sanki kendi evine giriyor.
Kapıyı arkasından kapattım ve ona doğru ters bir şekilde baktım. "Neredeydin sen?"
Okul çantası hala kolundaydı. Okul kıyafetleri de öyle. Çıkışta hiçbir şekilde onu görememiştim. Bir mesaj dahi atmamıştı.
Bu sorumu duymazdan gelip "halıları serdiler demek ha?" Diye sordu ve çantasını yere attığı gibi adamlara doğru yürümeye başladı. "Selamın aleyküm Ramazan usta, sana da Cevdet abi." Bak bak şunun hareketlerine bak.
"Oo Esat. Yüzünü gören cennetlik aslan." Adamlar ve Esat, teker teker tokalaşırken ben ise şaşkınlıkla onları seyrediyordum.
"Nasıl gidiyor be hemşerim?" Diye sordu diğerine göre az kilolu olan adam. "Arada dükkana gelir giderdin, şimdi hiç uğramaz oldun."
"İş güç Ramazan Usta." Diye yanıtladı Esat sanki hayatında çok büyük dertleri varmış gibi. "Ama sözüm olsun, gelir bir çayını içerim bak."
"Heyt be!" Ardından hepsi kahkaha atarken ben ise kendimi aynen lokanta camına bakan bir kedi gibi hissediyordum.
"Neyse Esat, Allah'a emanet koçum." Esat, başıyla veda ederken ardından adam bana doğru döndü. "Sana da ablacım. Tüm halıları serdik, için rahat olsun. güle güle kullan." Adamın gülümseyen yüzüne doğru başımı salladım. "Zahmet oldu, sağolun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELANKOLİ
Teen FictionSevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için çok geçti... 🍷 #1-mizah, 09.08.23 #1-macera, 09.08.23 #1-romantik, 09.08.23 #1-aksiyon, 09.08.23 #1...