3.1

103K 6.2K 1.7K
                                    

Bölüm sınırı: mango ne zaman atmak isterse 😎 saka saka dmndksb Sınır koymak için ne kadar okunduğuna/oy geldiğine yeniden bakmam lazım. Lütfen şaşırtın beni. <3
-

"Benim, Esat," diye seslendi evin kapısının önünden.

Oha bu Esat! Oha nasıl olur falan?

Kapıyı açtım ve karşıma direkt o çıktı. Kapıya aynı Disney dizilerindeki kızlar gibi yaslanarak ona doğru baktım. Tabii ki de kollarımı önümde kenetlemeyi de ihmal etmemiştim.

Esat, benim aksime baya bir ikondu. Altında dizi yırtık bir pantolon- oha eşofman giymemiş lan. Üstünde de pantolonuna sokuşturduğu beyaz bir gömleği vardı. Birkaç düğmeleri açık bırakmış, meşhur zincir kolyesinin görünmesine sebep olmuştu. Saçları da baya baya özenliydi. Vay anasını sayın okuyucular.

Ne? Ben mi? Pijama var üstümde. Hem de Spiderman'li. Ne yapayım watty kızları tüm ayıcıklı pijamaları sömürmüş.

Esat'ı inceleme işini bir kenara bırakıp "bayramlıklarını niye giydin?" Diye sordum kendimi tutamayarak. Ee ne yapayım gecenin bu saati bu ikonluğu neye borçluyduk acaba?

Esat hafiften gülümsedi ve "hiç," deyip omuz silkti. Elleriyle hafiften önüne düşmüş saçlarını attı ve gözlerini kaçırdı. Bir dakika... Utandı mı bu?

"Öylesine," diye devam edip bana doğru çevirdi tekrardan bakışlarını. "Sen de iyi görünüyorsun Ece." Ya ya ne demezsin.

Üstelik ben ona iyi göründüğünü bile söylememiştim ki. Bana yaptığı bu yersiz iltifata şaşırmadan edememiştim.

Yine de alçakgönüllülüğümü konuşturayım. "Eyvallah."

Ya eyvallah ne?!

Esat bu dediğim şey sonrası güldü ve ardından elinde tuttuğunu yeni fark ettiğim beş litrelik acılı şalgam bidonunu uzattı.

Tamam, Disney hikayemiz buraya kadardı.

Hayır, şalgam bidonunu göstermesinden dolayı değil. Benim eyvallah dememden başladı mevzu.

Uzattığı bidona doğru, hayatında ilk kez lokum görmüş turist gibi bakarken birden kaşları çatıldı ve bidona doğru baktı. "Az mı geldi?"

Ne?

"Sorun değil," deyip omuz silkti. "Bir bidon daha getiririm istersen." Şalgam suyunda boğulup ölmemi mi istiyorsun be çocuk?

Mahcupça gülümsedim. "Hayır be. Ondan değil." Uzattığı bidonu kucaklayıp kafamı salladım. "Allah razı olsun." Bir nevi dilenmiş gibi olmuştum zaten, bozuntuya vermeye gerek yok.

Tam gidiyordum ki "Ece," diye seslenmesiyle duraksadım.

İçim titredi lan!

Yavaş çekim denecek bir şekilde ona doğru döndüğümde elinde tuttuğu bir şey çekti dikkatimi.

"Bu da gelmişti de," deyip bana doğru uzattığı magnete doğru bakmaya başladım. Adana'yı temsil eden bir magnetti bu.

Kahkahalarla gülme isteğimi dudaklarımı birbirine bastırarak heba ederken Esat ise üstün bir ciddiyetle bana doğru bakmaktaydı.

"Ee," diye sordu tek kaşını kaldırarak. "Memleketimin magnetini almayacak mısın?"

Kucağımda zorlukla tuttuğum bidonu bakışlarımla işaret ettim. "Nasıl tutayım Esat?"

Güldü. "Doğru."

"Gel," deyip mutfağa doğru yürümeye başladım.

NOLUYOR LAN? Gel, falan? Bugün baya bir genişliğimin tutası gelmiş.

MELANKOLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin