8.0

49.7K 3.2K 2.4K
                                    

MEDYA: asansör, ve tabii ki EcEsat.

**Umarım medya görünüyordur. Görünmüyorsa Wattpad'in hatasıdır :((

Bölüm sınırları koymustum fakat doldurmamışsınız. Ne yalan söyleyeyim kırıldım. Ama buna rağmen bölüm attım. Sanırım Mango bir meyve diye kalbi yok sanıyorsunuz fakat kırıcı...

Herneyse, iyi okumalar. Bir umut oy ve yorumlar bekliyorum sizden. 💘💘💘
-

Kendimi hiç olmadığı kadar kötü hissediyordum.

Annemin bana yazdığı şeylerden ötürü değil ama. Bunu Esat'a söylememiş olduğumdan.

Yalan söylemiştim... yine! Hem de bana defalarca 'sakın benden asla bir şeyler saklama' dediği halde yapmıştım bunu.

Bu kez öğrenirse ne olurdu peki? Ya beni sonsuza kadar affetmez ve ilişkimize yeniden son vermeye kalkışırsa? Sonuçta bir kere benden bu durum yüzünden ayrılmıştı. Ya yine beni terk ederse? Ben buna dayanamazdım ki.

Saat gecenin üçü civarlarıydı ve ben, oturmuş bunları düşünüyordum. Asla gözüme uyku girmemişti ve birkaç saat öncesinde binanın merdivenlerinde yaptığım ve şimdi ise pişmanlık duyduğum şeyi düşünüyordum. 'Neva bir mesaj attı da... özel' gerçekten mi ya? Bunu nasıl söyleyebildim Esat'a?

Ofladım. Esat'a bir an önce gerçeği söylemem gerekiyordu yoksa onu kaybetmek aklıma geldikçe korkudan ölücekmişim gibi hissediyordum. Bu da asla gözüme uyku girmemesine sebep oluyordu. Benim yeni ailem oydu. Neredeyse başka da kimsem yoktu ve ben onu kaybetmeyi asla göze alamazdım. Bir kez yaşamıştım zaten bir daha da asla yaşamaya niyetim yoktu.

Esat'a gece gece mesaj yazmak istemiştim ancak yapamamıştım. Uyumuş olmalıydı ve onu bu nedenden ötürü de uyandırmak istememiştim. Yarın, yani bugün, okul vardı ve Esat'ın artık okul çıkışlarında bile galeriye gitmesi gerekiyordu. Yani yalan dolan salaklıklarım yüzünden onu uykusundan mahrum bırakamazdım.

Evet! Salaktım. Bunu kabul ediyorum. Ama o anın verdiği şokla diyememiştim işte. Acaba Esat'a o an söylesem nasıl bir tepkide bulunmuş olurdu?

Bir süre daha yatağımda oturup bu düşüncelerimle meşgul olmaya devam ettim. Hatta dayanamayıp ağladım. Saatlerce...

Gitmek istemiyordum. Her ne kadar dedemi çok seviyor da olsam Esat'ı bırakıp gitmeyi istemiyordum. Ben kendimi onunla bulmuştum, yeniden kaybetmeyi ise hiç istemiyordum. Ama biliyordum ki tıpkı annemin geldiği günkü gibi ona 'gitmek istemiyorum' dediğimde elimden tutacak ve beni yanında kalmaya zorlayacaktı. Bunu yapardı. Biliyordum ancak dedemi de düşünmeden edemiyordum. Onun o soğuk evde tek başına kalacağı düşüncesi bile beni kahretmeye yetiyordu.

"Dedeciğim..." diye mırıldandım gözyaşlarımın arasından. "Annemin yaptığı yanlışı ben sana yapmak istemiyorum. O seni bir adam için terk etti ama ben bunu yapmak istemiyorum."

Zor durumdaydı. Hastaydı, doğru dürüst yürüyemiyordu ve yalnızdı... Esat'a bu konu hakkında kesinlikle bahsedecektim fakat benim dedemin yanına gitme fikrim hakkında acaba ne diyecekti bir türlü kestiremiyordum.

Gözlerim tekrardan duvardaki saati buldu fakat Esat'la bu saatte konuşamıyorsam en azından annemle konuşabileceğim aklıma geldi. Sonuçta onun Esat gibi işleri yoktu. Uzun zamandır tek meşgul olduğu şey, henüz adını bile bilmediğim o adamın kolları arasında olmasıydı. Değil mi?

Hızla telefonumu elime aldım ve annemin numarasına tıklayıp aramanın cevaplanmasını beklemeye başladım. Birkaç kere çaldı fakat cevaplanmadı. Ben de tam telefonu kapatıyordum ki birden cevaplandığını görmemle parmaklarım havada asılı kaldı.

MELANKOLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin