Dayanamadım size, dayanamadım. Attım işte yeni bölümü.
Bakın siz yeni bölüm istiyorsunuz ben atıyorum. Ama ben yorum istiyorum siz atmıyorsunuz. Sonra da yeni bölüm istiyorsunuz tekrardan. Bu işler karşılıklı mı olsun ne dersiniz? :(
-Esat'ın ceketini bir güzel askılığa astıktan sonra dolabımın kapısını kapattım. Ardından odamdan çıktım ve oturma odasına doğru yönelip kumandaya sarıldım. Yaklaşık yarım saat süren bir yolculuğun ardından en sonunda hiçbir şey izlemeyeceğimin kanısına vararak televizyonu sonsuza kadar kapattım.
Sonra annem ve dedemle konuştum. Dedemin durumu iyiye gidiyormuş. Bu beni oldukça mutlu etmişti. Burada çoğu zaman anneme ihtiyaç duyduğum anlarım oluyordu ama bundan hiç söz etmemiştim. Çünkü dedemin anneme benden daha çok ihtiyacı vardı. Onun kimsesi yoktu ve ayağa bile zor kalkacak haldeydi.
Konuşmanın sonuna doğru annem, evi temiz tutmam hakkında bir süre nutuk attı ve kuzenim Gürbüz abiyle kardeşi Büşra'nın İstanbul'a geleceğini söyleyip telefonu yüzüme kapattı.
Evet, telefonu yüzüme kapattı. Çünkü annem 'görüşürüz' kelimesine sanki alerjisi varmış gibi öylece kapatırdı.
Karnımın guruldadığını fark etmemle mutfağın yolunu tuttum. "Yiyecek bir şey kalmamış yemin ederim ya!" Buzdolabına doğru hiç düşünmeden sert bir tekme attım. Kolumu kullanamazdım çünkü zaten yakmıştım anasını satayım, ona biraz izin.
Sıkıntıyla mutfak sandalyesini çekip bugünkü okul gününü düşünmeye başladım. Sabah çok güzel başlamıştı oysa ki. Esat'la birlikte okula gitmek için anlaşmıştık, ceketini bana vermişti, gözlerime baka baka yazdığı şiiri söylemişti... daha ne olsun lan?!
Peki sonra ne oldu? Yağız kolunu omzuma attı. Ulan Yağız senin ben var y- ve birden zilin çalınmasıyla sövmeyi bir kenara bırakıp ayağa kalktım.
Kapıya doğru yöneldim ve açtım. Önümde beliren pizzacıyla bir anlık duraksayıp kaşlarımı çattım.
Kurye, "Yağız Esat bey?" Deyip elindeki pizza kutusunu kucağıma bıraktıktan sonra gülümsedi. "Afiyet olsun!"
"İyi de ben bir şey istemedim ki!" Bir an bile olsun beni dinlemeden asansöre girdiğinde "ve ayrıca Yağız Esat'a benzeyen bir halim mi var?!" Diye haykırdım arkasından.
Allah Allah. Sanırım sipariş yanlış kata geldi.
Elimdeki pizza kutusuyla birlikte durdum ve düşünmeye başladım.
Hadi fırsat bu fırsat Esat'a yazalım!
Kapıyı heyecanla kapattıktan sonra (hayatımda ilk kez kapıyı heyecanla kapatıyordum) pizza kutusunu mutfağa bırakıp telefonuma sarıldım. Pizza da pizzaymış ha. Ne de güzel kokuyor öyle anasını satayım.
Mesajı yazdım ama göndermeye de çekiniyorum bir yandan. Neyse, soğumadan yazayım bari.
Ece: şey Esat.
Şey Esat, diye giriş mi olur lan?!
Ece: maraba.
Kuzey Tekinoğlu da olduk ya, tamamdır.
Ece: sanırım siparişin yanlışlıkla bizim kata geldi.
Ece: gelip alır mısın?
Direkt çevrim içi oldu. İşte bunu seviyorum.
Esat: ben sipariş falan vermedim.
Ha?
Bu ayağhkkabılar riyağnanığn?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELANKOLİ
Teen FictionSevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için çok geçti... 🍷 #1-mizah, 09.08.23 #1-macera, 09.08.23 #1-romantik, 09.08.23 #1-aksiyon, 09.08.23 #1...