6.9

64.6K 4K 2K
                                    

AnamKSBKSNZKSNKSNKSNKSN

Sürpriz!! Sessiz sedasız gelen bölüm. ;)

Semicenk-Canın Sağ Olsun. Bu kitabın en melankolik şarkısı ilan edildi. Herkesin canı sağ olsun.

Lütfen oy vermeden ve yorum yapmadan geçmeyelim. Bu bölümü metrolarda yazdım... ne zorluklarda bitirmeye calistigimi bir bilseniz. (Kendini acındırma Mango. Bırak da okusunlar.)

İyi okumalarrrr!
-

Hayriye abla ve Nusret abi yıllar önce Adana'da, sıradan bir lisede tanışmışlar.

Hayriye abla sessiz, kendi kendine yetebilen bir genç kızmış. Nusret abi ise tıpatıp Esat gibi, her işte bir parmağı bulunan her işin ucu illa ki kendisine dokunacak bir genç adammış.

Tanışma hikayeleri ise öyle ahım şahım bir şey değilmiş. Oldukça sıradan, fakat bir o kadar da unutulmazmış. Öyle ki kitaplar Hayriye ablanın elinden düşüp yere saçılmış, Nusret abi ise eğilip kitapları toplamasına nazikçe yardımcı olmuş.

Fakat böyle sıradan görünen bir aşk hikayesinin devamı, ne yazık ki aynı şekilde devam edememiş.

O zamanın verdiği şartlar neticesinde Hayriye ablanın ailesi okumaya devam etmesinin bir noktadan sonra boş olacağını söyleyip hızla onu ilk gelen görücüyle evlendirmişler. Hayriye abla bunu hiç istemiyormuş çünkü onun gönlü zaten başka birindeymiş.

İstediği kadar isyan etmiş fakat hiçbir sonuç alamamış. En sonunda okulu bırakmak zorunda kalıp evlenmiş ve kızı Songül'ü dünyaya getirmiş. İki yılın ardından da kızı Necla doğmuş ve belki de Hayriye hanım, kızlarından güç alarak tüm bu olumsuzluklardan hiç bir yara almadan sıyrılacağını sanmış.

Ama dediğim gibi, sanmış.

Evlendiği adamla belli başlı nedenlerden ötürü Necla daha beş yaşına bile basamadan boşanmak zorunda kalmış. İki küçük kızıyla birlikte kocası tarafından terk edilip bir başına kalan Hayriye abla, hayatı bu şekilde sürdüremeyeceğini anlayıp hem bir yerde çalışmış, hem de bıraktığı okuluna devam etmeye başlamış.

Yıllar sonra emeklerinin karşılığını alıp hemşire olmuş. Hem işe gidiyor, hem de kızlarının karnını en azından bir nebze olsun doyurabiliyordu. Hayatları artık sıradan, güzel ilerliyordu. Ta ki yıllar sonra şans eseri Nusret abiyle rastgele karşılaşana kadar.

Lisedeki sessiz ayrılıklarının ardından Nusret abiyi yıllar sonra tekrardan görmek, Hayriye abla için rüya gibiydi. Hayriye abla ona selam vermek istedi fakat yapamadı. Yapamadı çünkü biraz sonra yanına küçük bir kız çocuğunun elinden tutan hamile bir kadın gelmişti. Kadın gerçekten de çok güzeldi ve birbirlerine de çok yakışıyorlardı.

Gerçi, hoşlandığı adamdan tek taraflı hoşlandığı bir gerçek vardı ortada. Belki de kendisi, çok gereksiz anlamlar yüklediği için bir anlığına hâlâ evli olmadığına kanaat getirmişti. Hem, Nusret abinin gerçek duygularına hiç bilmemişti ki.

O günden sonra onu ve o anı düşünemeden edemedi. Sevdiği adamın evli ve çocuk sahibi- yani çocuklar sahibi olduğunu öğrenmesi onu derinden yaralamıştı.

Aradan birkaç hafta geçti. Hayriye abla sıradan bir hastane günü sonunda üstünü değiştirip çıkış yapmak için tam hazırlanıyordu ki hastane koridorunda yeniden tanıdık bir yüzü görmesiyle adımları, onu olduğu yerde kalmaya zorladı. Yıllar boyunca sessiz sedasız sevdiği adam hastane koridorunda, yanındaki kız çocuğuyla birlikte bekleyiş içindeydiler.

MELANKOLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin