BU BÖLÜME BİR ŞARKI BİRAKKK.
-Beni hayata döndüren 4 kelime.
"Gitmene asla izin vermem."
Demin hayatımın sonuna ulaştığımı hissedip gözümden damla damla süzülen yaşlar yolunu şaşırmış gibiydi. Esat'ın demin yaptığı hareket, beni tekrardan hayata döndürmüş gibiydi.
Annem bina koridorunda birkaç tehdit savurup kapıyı yumruklamaya başlamış, birkaç kere de zili çalmıştı fakat onu duyamayacak kadar başka bir evrene yolculuğa çıkmıştım.
Yolculuğa çıktığım evrenim de Esat'tın kendisiydi.
Olayları idrak etmem neyse ki sonuç buldu. Esat'ın kızarmış gözleri bana doğru çevrilince dolu dolu gözleriyle "sana kıyamam," deyip direkt kollarını bana uzatarak beni kendisine doğru çekti.
Yüzüm, göğsüyle buluştu. Kolları belimi sardı, oradan da omzuma kadar yükseldi ve saçlarıma bir öpücük bıraktı. "Seni seviyorum." Ekledi, "çok."
Gözyaşlarım onun tişörtünü ıslattı. Saçıma yaslanan çenesini hissettim ve bir öpücük daha bıraktı. Kollarım onun beline dolaşıp hasret kaldığım kokusunu çekmeye başladım. Bu birkaç saniye, bazıları için çok hızlı geçebilecek kadar kısaydı fakat benim için neredeyse bir ömür demekti.
Aramızdan neredeyse toz bile geçemeyecek hâldeydi. O denli yapışmıştık birbirimize. Elleri sırtımı okşuyordu. Ben ise her zamanki gibi ağlıyordum ama tek bir farkla, bu kez mutluluktan.
"Çok özür dilerim," dedi kollarının arasından.
"Asıl ben özür dilerim," diye susturdum onu. "Yemin ederim sana bir daha yalan söylemeyeceğim Esat, gerçekten-"
Beni sustururcasına kendinden uzağa çekti ve yüzümü avuç içine alıp "sus," diye fısıldadı. "Şu an bunları konuşmanın sırası değil. Önemli olan sadece sensin." Kaşları havaya kalktı. "Tamam mı pambık prensesim?"
Bu hâlde bile, bana böyle sesleniyor olması her şeyi unutmama yeterdi.
"Lütfen gitmeme izin verme." Dedim onun gözlerine bakarak. Bu resmen bir yalvarıştı. Beni bırakmasını asla istemiyordum. Onu bırakıp gitmeyi asla istemiyordum. Onsuz bir hayata bir daha göğüs gerebileceğimi hiç düşünmüyordum.
Gülümsedi. "İzin vermeyeceğim."
"Çok korkuyorum." Parmakları yanaklarımı okşamaya başlarken "korkma," diye fısıldadı o güzel sesiyle. "Ben senin yanındayım."
Artık sadece ikimizin sesi vardı. Biraz önceye kadar haykırıp kapıyı yumruklayan annemin sesi yoktu. Bir yanım hâlâ o nedenden dolayı endişeliyken bir yanım da şu an, Esat'ın yanında olduğumdan son derece rahattı.
"Ya annem yine gelirse?" Diye sordum titrek sesimle. "Daha ne kadar burada böylece kalabilirim ki?"
Saçlarımı üstünkörü eliyle düzeltmeye başlayıp "istediğin kadar burada kalabilirsin," dedi. "Annem gelince ben onunla konuşacağım. O da arkamızda durduğu sürece hiçbir sorun olmayacak. Hem sen 18 yaşındasın. Annen seni zorla hiçbir yere götüremez."
Bu söyledikleri içime öyle bir su serpti ki, tekrardan gülümseyip kollarımı ona sardım. O da hiç tereddüt etmeden bana tekrardan sarıldı ve belki de biz, bu sayede ayrılığımızdan sonra birbirimize bir adım atmış olduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELANKOLİ
Teen FictionSevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için çok geçti... 🍷 #1-mizah, 09.08.23 #1-macera, 09.08.23 #1-romantik, 09.08.23 #1-aksiyon, 09.08.23 #1...