18.𝕓𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞

261 23 8
                                    

gerçekten de yakışıklıydı. Yakalanmak istemediğim için geri çe- kilmek zorunda kalmıştım, oysa yüzünü biraz daha incelemek is terdim. Panikten taehyung un ne cevap verdiğini duyamamıştım. Çok geçmeden kapı kapandı, bu da demek oluyordu ki taehyung birazdan bu merdivenleri tırmanacaktı. Odama geri dönmeyi düşündüm ama hissettiğim açlık dayanılır gibi değildi. Bütün cesaretimi topla- yıp aşağı inmeye karar verdim. Birkaç basamak inmiştim ki taehyung de ilk basamakta belirdi.

Beni şöyle bir süzdükten sonra, "Neden kalktın?" diye sordu. Ses tonu öyle bir çıkmıştı ki kendimi suçlu bir çocuk gibi his- settim. Bana soğuk davrandığında kasılıyordum. "Aciktim," dedim.

"Tabii acıkırsın. Hiçbir şey yemeden çıktın odana." Şimdi neden sinirlenmişti ki bir anda? Altı üstü onun gazabin- dan kaçarken uykuya dalmıştım.

Kolumdan kavrayıp beni mutfağa doğru çekiştirmeye başladı- ğında tepki veremedim. Hemen yanında yürüdüğüm için üzerine sinmiş olan alkol kokusu burnumu doldurmuştu ama onun tenin- den geldiği için hiç rahatsız edici değildi.

Mutfağa girdiğimizde şaşkınlığımı gizlemek için elimden gel- diğince direnmem gerekti. Bu nasıl bir zenginlikti? Mutfak nere- deyse jimin in evinin tamamı kadardı. Yemek yapmayı sevdiğim için her zaman böyle bir mutfak hayali kurmuştum; sağda ve sola bi- rer tezgah, ortada güzel bir ocak ve masa. İşte, hayalini kurduğum mutfak şimdi tam karşımdaydı.

Taehyung çift kapılı buzdolabından yiyecek birkaç şey çıkarırken, ben de masanın yüksek taburelerinden birine oturdum. "Bunları ye şimdilik seni tok tutar. Sabah da güzel bir kahvaltı yaparsın."

Önüme koyduğu üç tencereye uzaylı görmüş gibi baktım, bi- raz fazla değil miydi? Yine de itiraz etmedim, tencereleri ocağın üzerine koyup altlarını yaktım. Çorbayı karıştırmak için tezgâhın üzerindeki tahta kaşığı alırken, taehyung taburelerden birine oturdu.

"Yemek yapmayı nereden öğrendin?" Şu anda yemek yapmıyordum ama bu soruyu sorması hoşuma

gitmişti. Benimle ilgili bir şeyler öğrenmek istediğini düşündüm ama çok da ümitlenmek istemiyordum. Belki de sadece af olsun diye soruyordu.

"Ben yetimhanede büyüdüm. Sevmediğim yemekler çiktig da aç kalıyordum. Bu yüzden de mutfağın bir köşesinde kendime yemek hazırlamak için aşçımız jennie Teyze'den izin istemiştim. Ye mek yapmayı da öğrenmiş oldum işte." Bunları taehyunga anlatırke bir anda on yyaşındaki jungkook gözümün önüne gelmişti. Korkak, hic tanımadığı annesini özleyen ve beceriksizce yemek yapmaya ça şan jungkook.

"Neden yetimhanede büyüdün?"

"Bilmiyorum," dedim. Doğrusu buydu, ailem hakkında hiçb şey bilmiyordum.

"Sana onlar hakkında hiçbir şey söylenmedi mi?" taehyung un bakışlarında kuşku var gibiydi. "Tek bildiğim, iki aylık ken karakola yakın bir yere bırakıldığım ve bir kâğıda da adım ve soyadımın yazıldığı. Onun dışında hiçbir şey bilmiyorum." Gözler mi taehyung tan kaçırıp elimdeki kaşığa sabitledim. Ailem hakkında bilgi sahibi olmamak beni üzüyordu. Gözlerimin istemsizce dolma sına neden oluyordu. Onlar vicdanları sızlamadan beni bırakmış lardı ama ben onlar için gözyaşı döküyordum, bu adil değildi.

"Kimliğinde anne baba adın ne yazıyor?"

Neden ailem hakkında soru sorup duruyordu ki? Hoşuna mi gitmişti çöpsüz üzüm olmam? Belki de iki ay sonra benimle iş bittiğinde hiç kimseye bir şey söylememem için beni öldürecekt Şimdi de yokluğumda beni arayıp soran olacak mı diye yoklama yapıyordu. "Kimliğimi çıkardıklarında rastgele iki isim yazmışlardır herhâlde," dedim. "Belki de o kâğıtta onların adı da yazıyordu, bil miyorum."

Çorbanın altını kapattıktan sonra masanın üzerindeki renki: kåselerden bir tane alıp doldurmaya başladım. "İster misin?" "Olur," dedi.

Aile konusunun kapanmasını istiyordum, konuşmak canımı si kıyordu. Bir kåse daha çorba doldurup önüne bıraktım. Sonra da sessizce çorbamı içmeye başladım. Taehyung çorbasını çoktan yarı lamıştı bile, ne kadar hızlı yemek yiyordu böyle? Şaşırdığımı belli etmemeye çalışarak diğer yemeklerin de altını kapattım. Canım başka bir şey yemek istemiyordu. Ayağa kalkıp kâseleri almak için hamle yaptığımda beni durdurdu.

"Bu evde yalnızca kendi işini yapacaksın. jessi Hanım sabah toplar, birak

"Ben hallederim." dedim

"kendini yormayacaksın Üç gün içersinde eski halinden daha

iyi olmanı istiyorum, duydun mu?" Cevap vermemi beklemedi, elimdeki kåseleri alıp masanın üzerine birakt sonra kolumdan çekiştirerek odama kadar götür dü. İçeri girmemesini umuyordum ama tabii ki girdi ve beni zorla yatağa yatırdı Elim ayağım titremeye başlamıştı. Alkol kokusunu hálá alıyordum ama sarhoş gibi de görünmüyordu. Saldırırsa ne yapacağımı düşünürken üzerimden eğildi ve yatağın diğer tarafin- da duran pikeyi aldı. Eğildiği anda vücudunun bütün sıcaklığını his setmiştim. Bu hisle bütün bedenime iç organlarımı titretecek bir dalga yayılmıştı. Pikeyi üzerime örttüğünde kendime gelebildim

Elini başımdaki sargıya uzattı, sonra yüzünü iyice yüzüme yak- laştırdı. "Yarın kendin çıkarır mısın, yoksa hastaneye gidelim mi?" dive sordu.

Nefesini yüzümde hissederken sanki kaçabilirmişim gibi başi- mi yastığa daha çok bastırdım. "Ben hallederim," diye mırıldan- dim. Şu an fazla yakındık, gözlerimi ondan alamıyordum.

Bir anda geri çekilip, "Tamam, şimdi uyu ve dinlen," dedi. Son- ra da çıkıp gitti.

Farkında olmadan tuttuğum nefesi hızla dışarı verirken göz- lerimi duvara sabitlemiştim. Bu adamın kısa zamanda üzerimde bıraktığı etki fazla büyüktü.

Sabah gözlerimi açtığımda saatin on bir buçuk olması beni şa- şırtmamıştı, vücudumun uykuya ihtiyacı olduğunu hissedebiliyor- dum. Yataktan kalkıp odamın içindeki banyoya girdim ve başımda- ki sargıyı çıkarttım. Hafifçe kabarmış olan saçlarıma şekil verdikten sonra pijamalarımı çıkarıp büyük mor dolabın karşısına geçtim. Yine ilk düşündüğüm şey kıyafetlere neden bu renklerin hâkim ol- duğu oldu. Lila bir tişört ve açık renk bir kot seçtim, giyindikten sonra da aşağı inmek için odadan çıktım.

Taehyung un işte olduğunu düşündüğüm için içim rahattı. Ama aklımda bir anda soru işareti belirmişti. Taehyung un başka bir işi var mıydı?.
.
.
.
.
.
.
Bu sorunun cevabını yakımda alacaksın jungkook cugum

SÖZLEŞME⟭⟬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin