Bundan dolayı da hiçbir zaman sevgilim olmamıştı. Ben de bu durumdan şikâyetçi değildim, çünkü erkek arkadaş ve sev- gili işleri benim gibi birinin kişiliğine ters ve aykırı olan şeylerdi. Konuşmayı sevmezdim, hesap vermekten hoşlanmazdım, aklima koyduğum şeyleri mutlaka yapardım. Böyle bir karakterim varken sevgili yapsam herhalde bir haftada beni hayatından çıkarırdı.
Fark etmiştim ki alkol bana iyi gelmişti. Canımı sıkan her şeyi unutmuştum. Hepsi karanlık bir köşeye firlatılıp atılmış gibiydi. Ben tekila içmeye devam ediyordum ama taehyung soru sormayı bırak- mişti. Sanırım verdiğim cevaplar ona düşünecek çok şey vermişti. Ben de daha fazla içmesem iyi olacak gibiydi. Midem bulanmaya başlamıştı, ağzım ve dilim uyuşmuş gibi hissediyordum. Parmakla- rimi dudaklarıma götürüp hafifçe çekiştirdim, gerçekten de onları
hissetmiyordum. Ama bunlara rağmen kuş gibi de hafiflemiştim. Taehyung un kısık sesi kulağımın dibinde çınladığında küçük çaplı bir korku yaşadım. "O dudaklarla oynamayı bırak, ben de oynama- ya başlarsam kötü olur."
Kendimi geri çekip, benden bağımsızca çatılan kaşlarla ona bakmaya başladım. "Dudaklarımı hissetmiyorum." "Hissetmene yardımcı olabilirim."
Taehyung un beni dudaklarımdan öpme düşüncesi elimin istem- sizce dudaklarımı kapatmasına sebep oldu. "Hayır, istemiyorum."
"Sen kimseyle de öpüşmedin değil mi?" Gözlerinin içine bakmadan, sesimi kısık tutmaya çalışarak ce- vap verdim. "Seni ilgilendirmez." Vücudumdaki alkol ne kadar ar- tarsa artsın ona karşı olan korkumu geri plana atmıyordu. Taehyung un bir iki saat öncesindeki sinirinin yerinde yeller esmeye başlamıştı. Beyefendi benim sifir tecrübeye sahip olmamdan gayet hoşnut ve mutlu görünüyordu.
"O dudaklar da tüm bedenin gibi ilk benim olacak." 😇🤪😝😛
Kafamı yerden kaldırıp ona bakmamı sağladığında, farklı ton-
lardaki kahverengi gözlerimiz loş ışıkta buluştu. Ben sinirle ona
bakarken, o keyfili bir ifadeyle bakıyordu. Zıtlık taşıyan bakışlar böylece devam ederken bu durumu bozan ürkek ses aramıza girdi. "Abi, davet dağıldı. İstediğin üzere takip de edildiler ve şu anlık bir sorun yok."
Karşımızdaki koruma, taehyung un bakışlarıyla daha bir ürkek- leşirken, taehyung az önceki yaşadığımız anın neşesini kaybetmişti. "Arabamı hazırlat. Geliyorum."
Oturduğum bar taburesinden kalkmadan elimle taehyung a gide- bilirsin gibi bir işaret yaptım. "Sen git, ben biraz daha içmek isti- yorum." Gerçekten bu cesaret bana nereden gelmişti de taehyung a emir verir gibi bir hareket yapmıştım? Beynimden mantıklı bir emir almayan elim, taehyung a doğru hareket etmeye devam eder- ken, taehyung bileğimi sıkıca kavrayıp ayağa kalkmamı sağladı. Ağ- zımdan çıkan inlemeyi bölen şeyse sesi oldu.
"Eğer bu elini koparmami istemiyorsan hemen yürümeye baş- la."
Taehyung un bileğime yaptığı baskı kan akışını durdurmuş gibiy- di. Başımı onaylar anlamda sallayıp bileğimi kurtarmaya çalıştım. Parmaklarını gevşetip bileğimi serbest bıraktığında ancak bir iki adım atabildim, o kadar tekilanın ardından ayakta durmayı bile beceremez hale gelmiştim.
Kollarımın altından tutup ayakta kalmamı sağlarken sinirle söylenmeye başladı. "Ayakta durmaya hali yok, bir de ben içece- ğim, sen git diyor."
Taehyung un sayesinde ayakta kalmayı başardığımda güçlü kolları- ni ince belime dolayıp, beni kendine çekti. Barın çıkışına doğru yü- rürken susmanın en iyi yol olduğuna karar verdim. Kafamın içinde dolaşan beyaz bulutlar gökyüzünde süzülüyormuşum gibi hisler yaratmaya başlamıştı. Belime sarılı olan kolları beni kendine daha çok çekerken, erkeksi kokusu kafamdaki bulutların çoğalmasına neden oluyordu.
Hayatımda bir daha gelemeyeceğim kadar lüks olan otelden
çıktığımızda taehyung un arabası kapıları açık vaziyette bizi bekliyor-
du. Rahat deri koltuklara yavaşça oturmamı sağlayan taehyung, be- nim tarafımdaki kapıyı kapatıp kendi yerine geçti. "Kemerini tak," dedi. Emniyet kemerini elime aldım ama çift görmeye başladığım için bir türlü takamıyordum. Kemeri elimden aldı, yerine takarken, "Bir daha ağzından alkolle ilgili bir şey duyar-
sam üzerine benzin döker yakarım. Anladın mı?"
"Bir insanı canlı canlı yakmak da zaten sana yakışacak bir ha
reket olurdu."
"Sana, anladın mı dedim!"
Taehyung lâ yarışamayacağımı bildiğim için, "Anladım," demekle yetinip önüme döndüm. Başımı cama yaslayıp bugünün analizini yaparken, taehyung çoktan arabayı çalıştırıp boş yolda hızla ilerleme- ye başlamıştı. Düşüncelerinden sıyrılmış olan beynim kendini ra- hata kavuşmuş gibi hissediyordu, tabii bir konu hariç; beni onun olmaya zorluyordu. Hiçbir şey bilmiyorken onun deneyimine ve gece hayatına dahil olamazdım. Odada 31 cm at dildosunu kendine sokanda bendim değil mi jungkook Bir süre daha bu tür düşünceler kafamın içinde dolaşırken araba aniden durdu. Kafamı kaldırıp
uyku akan gözlerimi taehyung a çevirdim. "Sessizce otur, geliyorum."
Taehyung her ihtimale karşı uyarısını yapıp arabadan indiğinde, etrafa bakmaya bile tenezzül etmeden kafamı yine arabanın kol- tuğuna yaslayıp gözlerimi kapattım. Arabanın kapısı bir süre sonra açılıp kapandı, poşet sesine benzer bir hışırtı duydum. Tekrar göz- lerimi aralayıp yan koltuğumda oturan taehyung a baktım, elindeki beyaz poşeti arkadaki koltuğa bıraktı.
"Poşette ne var?"
"Çok sevdiğin muzlu sütlerin."
Verdiği cevapla ağzım bir karış açık kalmıştı. Taehyung kendisin- den beklenmeyen bir hareket yapıp bana jest yapmıştı. Gülümse- yerek, "Teşekkür ederim," dedim.
Taehyung neden bu kadar sevindiğime anlam verememiş gibi baktıktan sonra yeniden yola koyuldu. "Bir muzlı süte bu kadar sevi- nen bir tek sen olmalısın."
Eve gidene kadar bir daha konuşmadık. Evin önüne geldiğimiz- de büyük demir kapıların açılmasını beklerken midemin bulantısı artmaya başlamıştı. Taehyung önce kapımı açtı, sonra emniyet keme- rimi çözüp beni kucağına aldı. "Midem bulanıyor," dedim, sesim kedi yavrusu gibi çıkmıştı.
"Kusacak mısın?"
"Hayır."
Eve yürürken korumalara, "Arabanın arkasındaki poşeti mut- fağa getirin," dedi.
Başımı taehyung un omzuna yaslayıp, yatağımla buluşacağım o güzel anı beklemeye başladım. Ama fark ettim ki merdivenlerden ...
.
.
.
Çok yazdım neyse yb sonra