61.𝕓𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞

423 21 63
                                    


Sanki bu şarkı tam da bu ficin orjinal kitabına yazılmıs gibi bir o kadar güzel bir o kadar hüzünlü çok anısı var çok

Hayatımda hiçbir zaman olaylara iyi yönden bakamamıştım. Beni ilgilendiren olayın en kötüsünü düşünür, kendime en kötü planı yakıştırırdım. Sanki benim iyi bir durumum olamazmış gibi, sanki benim yaşadığım hayat iyilere layık değilmiş gibi, kendi kendimi her zaman en kötülere iterdim.

Ama şu anki konuda kendimi iyiye odaklama taraftarıydım, çünkü konu  taehyung du. Ona inanmak istiyordum. Onun kollarında yattığım her gece güvende olduğumu bilmek, bana zarar gelme sini istemeyen bir adam olduğunu düşünmek ve ona güvenmek istiyordum. Erkeksi kokusunun ve güçlü kollarının bana her zaman yakın olmasını istiyordum.

Canımı almak istediğini açıkça itiraf etmişti ama ona güven mem için, konunun kapandığını da söylemişti. Paris'te geçen ge- cemizde beni buna inandırmıştı. Ben insanlara güvenmezdim, ne olursa olsun kimseye güvenmez, yoluma tek başıma devam eder. dim ama konu  taehyung du, sanki bu zamandan sonra onsuz yola devam edemezmişim gibi geliyordu. Her an onun erkeksi kokusunun burnumda, güçlü kollarının etrafımda olması lazımmış gibi bağım lisi olmuştum.

Uçağimiz gece yarısında koreye  indi. Sabaha karşı ikide eve geldiğimizde  taehyung lâ aynı ortamda bulunup şiş gözlerimi ona göstermemek için hemen odama çıktım. Üzerime geçirdiğim yafetlerle yatağa girerken odamın kapısını da kilitledim. Bu gece yalnız uyumak istiyordum. Daha doğrusu yalnız kalıp  taehyung un intikamını enine boyuna düşünmek istiyordum. Saat sabahın dördü nü gösterdiğinde, uykuya dalmadan önce aldığım karardan emin olmaya çalışıyordum.

Taehyung u seviyordum, evet, ama aramıza belirli sınırlar koyabi lirdim. Bir zamanlar canımı isteyen adamdan uzak durabilirdim, Örneğin bana dokunmasını ve öpmesini yasaklayabilirdim veya her gece beraber uyumamamızı engelleyebilirdim. Ben kararımın maddelerine yakın olan her teması eklemeyi göze alıyorken, Pa ris'te silah korkusundan karanlığıma saklanan  jungkook ortaya çıkıp, "Sen,  taehyung un sana dokunmadan duracağına inanıyor musun? diye sordu. Gözlerim kapalı, yataktan indim. Uyuklayarak banyoya ulaşıp küvetin dolmasını bekledim. Ilik su vücuduma temas ettiğinde göz kapaklarım çabucak açıldı.

Acele etmeden rahatça duşumu aldım ve küvetten çıkıp kap nın arkasındaki siyah bornozuma sarındım. Odanın içine geçip beyaz kıyafet dolabını açtığımda, gözüme ilk çarpan tişörtü alıp altına da açık renk dar bir kot uydurdum.

Telefonumun saatine baktım, stajımın başlamasına bir buçuk saat daha vardı. Hemen üzerimi giyip, saçlarımı kurutarak hafif bir makyaj yaptım. Odamdan çıkıp merdivenleri inerdim.

Taehyung lâ konuşmak isteyip istemediğimi bilmiyordum. Başımı dik tutup salonun kapısından içeri girdiğimde onun kahvaltı yapt ğini gördüm. Gördüğüm anda da başımı eğdim ama dik duruşumu bozduğum için kendime en ağır küfrü de takdim ettim.

Sekiz kişilik yemek masasının bir başında  taehyung oturuyordu. Diğer uçta ise benim için hazırlandığı belli olan krep duruyordu.  Taehyung un yüzüne bakmadan masaya doğru ilerleyip yerime otur dum ve sessizce yemeye başladım.

On dakikalık sessizliğin ardından  taehyung yemeğini bitirdi ama ben yarısına yeni gelmiştim "Benimle konuşmayacak mısın?" diye sordu.

Ona bakmadım, çünkü kırgınlığımın geçmesine izin vermek istemiyordum. Gözlerim hâlâ tabağımdaki yarım krepteyken, "Sor

duğum soruları cevaplamıyorsun," dedim. Aslında koca bir ülkeyi kapsayacak kadar detaylı sorularım vardı ama ben onları eleyerek sadece bir tanesine takılmıştım; biyolojik ailemle olan davası ney di de benim canımı istiyordu? Cevaplanması gereken sorular değil." "

SÖZLEŞME⟭⟬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin