10.𝕓𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞

328 24 12
                                    

Birak" diyerek çenemi parmaklarından kurtardım. Sinirimin yok olmasını istemiyordum "Bana haber verilebilirdi. Böyle anl den öğrenmeme gerek yoktu," dedim, sesim istediğim kadar sinirli çıkmamish

"Sana söyleseydim de değişen bir şey olmayacakt On dakika

ya kalmaz ustaların işi biter Benim gitmem gerekiyor. Tahminen bir hafta sonra iş için geleceksin, a zaman görüşürüz." dedi ve an lam veremediğim bir bakışla beni süzdükten sonra gitti. Bir hafta boyunca taehyung'u hiç görmemiştim. Pazartesi günü hastaneye gittiğimde üstümü değiştirdikten hemen sonra J-Hope
Bey'in odasına çıktım. Henüz gelmemişti, ben de telefonumda

oyun oynamaya başladım. Telefonda oyun oynamak çocukluğum-

dan gelen bir tutkuydu benim için, pek arkadaşım olmadığı için

oyunlarla zaman geçirirdim, bir de benim için büyük önemi olan

kitaplarla. J-Hope Bey hızla odasına girdi ve gözleri beni bulduğunda gözle görülür bir şekilde rahatladı. "Jungkook, iyi ki buradasın, hemen hazırlan, gidiyoruz."

Şaşkınlıkla, "Nereye ?" diye sordum. "Taehyung aradı, iş için çağırıyor. Hemen hazırlan. Bugün burada

olamayacağımız için bir belge hazırlayacağım." Bir anda aklım karışmıştı. Taehyungla yapacağımız işin içine J-Hope Bey'in de dahil olduğundan daha yeni haberim oluyordu.. Eğer önceden bilseydim, korkunun bir haftadır içimi kemirmesini engelleyebilirdim, çünkü J-Hope Bey'in yanlış bir işin içinde ola- cağını zannetmiyordum.

Yirmi dakika sonra J-HopeBey'in arabasındaydık. Fırsattan is- tifade ederek, "taehyung la arkadaş mısınız?" diye sordum.

Fazla hızlı gittiğimiz için gözlerini yoldan ayırmıyordu ve neden bu kadar acele ettiğini hâlâ anlamamıştım. "Taehyung la çok yakın dostuzdur," dedi ve sustu.

Başka bir şeyler daha söylemesini bekledim ama konuşmak yerine gaza basıyordu. Hız sınırı 90di ama biz 150 yle gidiyorduk. "Neden bu kadar hızlı gidiyorsunuz?" "taehyung İşleri konusunda taviz vermez," dedikten sonra bana

kısa bir bakış ath. "Sana bir tavsiye de bulunayım, sakın taehyung un sözünün dışına çıkma ve en önemlisi de onu sinirlendirme, yoksa iyi şeyler olmaz."

Bunları söylerken fazla ciddiydi. Aslında haklı olduğunu biliyor dum, saçımdan sürüklendiğimde bunu anlamıştım. Çok geçmeden artık tanıdık olan o evin önünde durduk. ilk gelişimde çekiştirile- rek içeri sokulduğum için evin diş görünüşünü inceleme fırsatım olmamıştı. Bugüne kısmetmiş diye düşünerek dikkatle bakmaya başladım. Kocaman bir bahçenin ortasında duruyordu, üç katlıydı ve dış cephesi kahve-krem tonlarında boyanmıştı. Bütün pence- re camları da tavandan tabana kadardı. Evin ihtişamından dolayı küçük dilimi yutmak üzereyken kendime geldim ve J-Hope Bey'i takip ederek eve girdim. Geçen geldiğimde taehyung la yemek yedi- ğimiz salona geçtik. Taehyung gri koltuğa oturmuş, elinde içkisiyle bizi bekliyordu.

J-Hope Bey, taehyung un sağındaki koltuğa kendini attıktan son- ra, "Geldiler mi?" diye sordu. "Aşağıdalar," dedi taehyung ama  J-Hope Bey'e hiç bakmamıştı. Gözlerini elindeki kadehe dikmişti, dalgın ve düşünceli gibiydi.

Tam bir haftadır onu görmüyordum, nedenini bilmiyordum ama gözlerimi ondan ayırmak istemiyordum. Elimde olmadan onu incelemeye başlamıştım. Üzerinde siyah bir pantolon ve siyah bir gömlek vardı, üst iki düğmesini de açık bırakmıştı. Kadehini seh-

Ya bırakmak için eğildiğinde kasları gömleğinin altında gerildi. En fazla yirmi altı, yirmi yedi yaşında olmalıydı. Belki de biraz daha gençti ama kıyafetleri onu olgun gösteriyordu. Tekrar arkasına yas- landığında, "Hazır mısın?" diye sordu. Sesi çok sakin çıkmıştı ve derinlerde bir yerlerde farklı bir duygu gizlenmiş gibiydi. Bu ruh hali garip bir şekilde beni tedirgin ediyordu.

"Neye hazır olmam gerektiğini bilmiyorum," dedim. Gözlerimi ondan çekmeyi bir türlü başaramıyordum. İçimden bir ses 'onu özlemişsin' diye fısıldıyordu kulağıma ama böyle bir şey olamazdı. onu özleyemezdim. O, benim için fazla korkutucuydu.

"O zaman sana neye hazır olman gerektiğini gösterme vakti

geldi," dedikten sonra ayağa kalktı. Gözlerimiz hâlâ birbirini terk

etmemişti. Yanıma geldiğinde elini sırtıma yerleştirip salonun çıkı

şına doğru yürümemi sağladı.

Ince tişörtümün üstünden elinin sıcaklığını hissedebiliyordum. Içimdeki jungkook  ona çoktan asılmaya başlamıştı bile. Beni ne tür bir ise bulaştırdığını bilmeden ona kendimi kaptıramazdım, böyle bir

SÖZLEŞME⟭⟬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin