Bir aydır, yanında çalışmaya başladığım günden beridir tek bir er kekle konuşup muhabbet edemiyorken, kendisi yanında çalışan sekreteri götürüyordu. Ama buraya kadardı. Artık taehyung dan kork- mayacaktım, dediği her şeyi yerine getirmeyecektim. Hatta bugün evden ayrılacaktım. Yüzünü görmek istemiyordum. Beni böyle kullanmaya hakkı yoktu. Geceleri yatağıma gelerek oyuncağıymışım gibi sanılarak uyuyup, gündüzlerini de başkalarıyla geçirmesi midemi bulandırmıştı.
Gözünde hiçbir değere sahip değildim. Ben stajımı yarım birakıp, endişeyle yarasını pansuman yapmaya gelmişken, piç herif gayet sağlıklı bir şekilde oynaşıyordu. Semtin işlek caddesine çıktığımda boş bir taksi çevirdim ve taehyung un evine gittim. Aslında evinin yakınına dahi uğramayacaktım fakat iş için bana verdiği on bin lirayı almam lazımdı. Ondan ne kadar kaçabileceğimi bilmediğim için bu para işime yarayabilirdi.
Sonunda eve ulaştığımda sinirle akan gözyaşlarımı durdurmuştum.
Aslında sinirden mi, yoksa başka bir duygudan dolayı mi aktıklarından da emin değildim. Sinirle girdiğim evde karşıma çıkan jessi Hanım kötü bir şeyler sezmişçesine, " jungkook bey , iyi misiniz?" diye sordu.
Gerçekten de iyi miydim? Beynim iyi olmam gerektiğimi söy lüyor olsa da duygularım çığlık atarak kötüsün diye bağırıyorlardı. Aslında ben de beynime uymak istiyordum. Taehyung un bir kadınla öpüşmüş olmasının beni üzmemesi ve sinirlendirmemesi gerekti- gini düşünmek istiyordum fakat lanet duygularım buna engel olu yordu.
Yüzüme sahte bir tebessüm yerleştirip, "İyiyim jessi Hanım, endişelenecek bir durum yok," dedim. Ardından taehyung un eve gelmesi korkusuyla ışık hızında odama çıktım. Üzerimdeki kıyafeti çıkartıp, şu anki psikolojimi yansıtacak siyah kı yafetler aramaya başladım. Dolabın bir bölümünde siyah kıyafetler olduğunu biliyordum ama günlük kullanım için değillerdi. Daha çok iş yemeği ve toplantılarda giyilecek kıyafetlere benziyorlardı. Rafları karıştırmaya başladım, elime gelen ilk siyah kotu ve üzerine giymek için de siyah, kolsuz cropu aldım. Calvin Klein jungkook Dolapta ssiyah deri ceket görünce sevinmiştim. Ayakkabıların durduğunu söyle dikleri odaya geçip yüksek topuklu, metal detayları olan botları seçtim.
Yirmi dakika sonra tamamen hazırdım. Evden kaçacak planımı uygulayabilmek için zemin kata inerek arka bahçeye çıktım. Taehyung,
Geçenlerde sinirlenip elindeki hortumla arka bahçenin derinlikle-
rine doğru beni kovalarken, gizli ve küçük bir çıkış kapısı görmüş
tüm. Etrafımı kolladıktan sonra kimsenin olmadığını gördüğümde
koşarak çıkış kapısına ulaştım. Ve birkaç saniye sonra özgürdüm. Bana sınırlar koyup, kendinin gönlü istediği gibi eğlenmesinin cezasını çekmek zorundaydı. Elimdeki küçük çantamla nereye gi-
deceğimi bilmeden taehyung un evinden uzaklaşmaya başladım. Ka
famı dağıtmam gerekiyordu, yoksa duygularımı toparlayamazdım.
Muhtemelen taehyung yarım saat içinde evine ulaşacak ve benim kaçtığımı anlayacaktı. Ardından da adamlarını İstanbul'un tüm sokaklarına dökecekti. Benim gideceğim yer taehyung un asla aklına gelmemesi gereken bir yer olmalıydı.
Ama o yer neresiydi?
Elbette onun mekânlarıydı. Gece Sokağı'na gidecek, takıla cak bir yer bulacaktım. O mekânlardaki adamlarının beni tanıma ihtimali elbette vardı ama üzerimdeki kıyafetlerle biraz zor görünüyordu. Saat yediyi geçerken indiğim metrodan, tekin olmayan sokağa doğru ilerlerken üzerimdeki kıyafetlerden dolayı fazlasıyla dikkat çekiyordum.