67.𝕓𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞

164 17 14
                                    

Taehyung,  jungkook un küçük bedenini kucağına aldığı gibi arabasına doğru koşmaya başladı. Ben de hemen arkasından fırladım. Onlar arka koltuğa otururken diresiyona geçip gaza bastım. "Dayan güzelim, kurtulacaksın."  taehyung gözlerini  jungkook dan bir

an olsun ayırmazken bana da bağırmayı ihmal etmiyordu. "Hızlı

kullan şu arabayı!"

Acilin önüne geldiğimizde, arkamızdan bizi takip eden araçtan fırlayan korumalar arabanın kapılarını açtılar,  taehyung,  jungkook kuca- ğında uçarcasına arabadan indi. Bir yandan da neredeyse bir ağız- dan, "Doktor, sedye," diye bağırıyorduk. Çünkü ben de dahil hepi- miz,  jungkook un ölmesi durumunda olacaklardan korkarak elimizden geldiği kadar aceleci davranıyorduk.

Taehyung, "Doktor çağırın!" diye bağırırken  jungkook un küçük bede

nini sedyeye bıraktı. Yanımıza gelen doktor, "Nesi var?" diye sordu.

"Astım hastası. Kapalı ve küçük bir alanda dört beş saat kadar kaldı."

Başını sallayarak onaylayan doktor,  jungkook un acil müdaha le odasına alınmasını istedi. Odanın kapıları kapanırken  taehyung a döndü. "Siz içeri giremezsiniz."

"Onu yalnız bırakmam." Hastanede olduğumuz bile umurunda

değildi, direkt diklenip  jungkook un yanında içeri girmeye çalıştı. Doktor,  taehyung un deli hallerinden tirsmıştı ama geri adım at- madı. "Beyefendi, lütfen zorluk çıkarmayın. Bırakın hastayla ilgi lenelim."

Doktora, "Tamam siz içeri geçin, biz buradayız," dedim ve önümde duran bombayı geriye doğru çekmeye çalıştım.  Taehyung, beni sertçe geri itti. "Sen ne yaptığını sanıyorsun!" Bu

soru değil, uyarıydı.

Sinirli  taehyung lâ kimsenin baş edemeyeceğini biliyordum ama başka çarem yoktu. "Abi, sakin ol. Doktorların işini yapması lazım ki  jungkook kendine gelsin," dedim. Şu anda göremiyordu ama  jungkookla ilgilenecek olan doktoru zorluk çıkararak oyalıyordu.

Ellerini saçlarının arasından sinirle geçirdi ve duvara, tüm öf- kesini kusar gibi sert bir yumruk attı. " J-Hope u ara, buraya gelsin," dedi.  Jungkook u koruyamamış olduğu için hissettiği öfke geçecek gibi değildi. "Gelirken  jungkook un işine yarayacak, alanında en iyi doktoru da getirsin. Acele et!"

"Tamam, abi, sen sakin ol, ben halledeceğim," dedim ve J-Hope u aradım. Olanları kısaca anlatıp,  taehyung un emirlerini ilettim.  J-Hope hemen geleceğini söylerken ben de telefonu kapatıp  taehyung un yanına gittim. Müdahale odasının dikdörtgen camından içeri bakıyordu. "Abi, otur biraz sakinleş," dedim.

Önerime başını iki yana sallayarak itiraz etti. "Yaşamak zorun- da," dedi. Kendi kendine konuşur gibi bir hali vardı ve sesi acı do- luydu. Bakışlarımı camdan içeri çevirdim. Burası  Kore'nin  sayılı

hastanelerinden biriydi, içerideki doktor ve hemşirelerin işlerini

en iyi şekilde yapacaklarından şüphem yoktu. Ama  jungkook bitmiş

görünüyordu, durumu çok da iyi değil gibiydi. Görmezden gelerek,

"Yaşayacak," dedim. Buna kendimi de inandırmak istiyordum.

Gözlerimizi ayırmadan izlerken arkamızdan koşturarak gelen  J-Hope un sesini duyduk. "On dakikaya kalmaz,  Kore'nin  en iyi göğüs hastalıkları uzmanı burada olur."  J-Hope geldiği gibi, emri- nin yerine getirildiğini  taehyung a bildirdi.

Taehyung yine sesini çıkartmadan başını sallarken sedyede yatan  jungkook dan gözleri bir an olsun ayrılmıyordu. İlk müdahaleyi yapan genç doktor, ekibine bir şeyler söyledikten sonra odadan çıktı. Üçümüz de ona doğru ilerledik. İlk konuşan  taehyung oldu. "Durumu nasıl?"

SÖZLEŞME⟭⟬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin