Endamına gurban oldugum adam şu duruşa bakısa bak yarabbim yaradan gurban olurum lan senin
yeni yaktığı sigarasını söndürüp ceketini çıkardı. "Elli yapan kazanır. Bir an önce bitsin." Kendi kurallarını koyup beyaz gömleğinin kollarını kıvırdı. Topu atmak için hazırlandığım sırada da, "Ayaklarıni yere sağlam bas, topu atarken kendin de uçma," diye ekledi.
Uçacak kadar aptal değildim. Atış pozisyonumu alıp topu dikkatle yuvarladım. Ama sağa kaydı ve lobutlardan sadece bes tanesini devirdi.
"Beceriksiz."
"Sinirimi bozduğun için oldu."
"Bir dahaki atışını sabırsızlıkla bekliyorum o zaman," dedi ve elindeki topu yuvarladı. Bütün lobutlar yıkılmıştı. "Geç bakalım, sira sende."
Oyun boyunca çok da başarılı olduğum söylenemezdi. Her seferinde ya dikkatimi dağıtıyor ya da sinirimi bozuyordu. Bu hal- lerimden keyif aldığı da belliydi. Telefonu çalınca oyunumuz da yarıda kesilmiş oldu.
"Ne oldu?" diye sordu karşıdaki kişiye. Sonra ondan daha önce
hiç duymadığım endişeli bir sesle, "Durumu nasıl?" diye ekledi.
"Tamam, hemen geliyorum."
Telefonu kapattip cebine atarken elimden tutarak yürümeye
başladı. "Nereye gidiyoruz?"
"Soru sorma." taehyung u üzebilecek bir şey aklıma gelmiyordu ama endişeli görünüyordu. Arabaya bindiğimizde de bir şey söylemedi.
Yol da bitmek bilmiyordu, neredeyse iki saattir yoldaydik. En sonunda büyük bir villanın önüne geldiğimizde arabayı durdurdu ve beni beklemeden inip villaya doğru koşmaya başladı.
Ben de hızla inerek peşinden gittim. Kapıyı aceleyle çalarken, arkasında bekleme ye başladım.
Çok geçmeden kapı açıldı, taehyung içeri girerken, "Doktor nerede?" diye bağırdı. Kapıyı açan çalışan, "Annenizin yanında, taehyung Bey," dedi.
Bu cevapla beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Nedense taehyung gibi bir adamın bir anneye sahip olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Onun bir ailesi olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Taehyung gözden kaybolurken, kapıyı açan çalışan, "Bir şey ister misiniz?" diye sordu.
Başımı hayır anlamında salladım ve onu takip ederek, geçmemi isaret ettiği salona ilerledim. Koridorun sonundan taehyung un sesi geliyordu. "Durumu nasıl?"
" Taehyung Bey, annenizin durumu şu an iyi, endişe etmeyin. Son zamanlarda kafasına bir şey takmış olmalı. Anlaşılan bu da onu yormuş."
Taehyung u görmek için koridora çıktım, ifadesini görmek istiyordum ama yine istediğimi göremedim. Gözleri de yüzü de hiçbir
duygu barındırmıyordu. "Kendini ne zaman toparlar?" diye sordu. "Uzun zaman almaz. Birkaç güne toparlamış olur. Aslında... Taehyung Bey, annenizle birkaç dakika görüşseniz çok daha çabuk toparlayacaktır."
"Gidebilirsiniz."
İşte, taehyung dan beklenen cevap da buydu zaten.
Tamam, ona akıl verilmesinden hoşlanmıyor olabilirdi ama söz konusu olan an nesiydi. Doktor uzaklaştığında taehyung odanın önünde durup, aralık olan kapıdan içeri bakmaya devam etti.
Annesinden neden uzak durduğunu merak etmiştim. Onun yanına girmiyor, onu görmü- yordu ama o kadar yolu telaş ve endişe içinde gelmişti. Madem onu görmeyecekti, doktorla telefonla da konuşabilirdi. Kafamı iyice karıştırmıştı. Ben böyle düşünürken taehyung odaya giriverdi. "Hoş geldin, oğlum. Taehyung um, seni çok özledim, oğlum."