𝙉𝙚 𝙖𝙜𝙡𝙖𝙙ı𝙢 𝙗𝙚 𝙖𝙨ı𝙧ı 𝙞𝙮𝙞𝙮𝙙𝙞 𝙗𝙪 𝙗𝙤̈𝙡𝙪̈𝙢 𝙤𝙯𝙡𝙚𝙙𝙞𝙣𝙞𝙯 𝙢𝙞 𝙡𝙖 𝙗𝙚𝙣𝙞 𝙙𝙤𝙜𝙧𝙪 𝙗𝙚𝙣𝙞 𝙣𝙞𝙮𝙚 𝙤𝙯𝙡𝙚𝙮𝙚𝙨𝙞𝙣𝙞𝙯 𝙛𝙞𝙘𝙞𝙢𝙞 𝙤𝙯𝙡𝙚𝙧𝙨𝙞𝙣𝙞𝙯 𝙨𝙞𝙯 𝙣𝙚𝙮𝙨𝙚 𝙤𝙠𝙪𝙮𝙪𝙣 𝙗𝙖𝙠𝙚𝙢
Namjoon dan
Yarım Saat Once
Jungkook un annesi hwasa Hanım bizi arayıp, kocasının jungkook un kaçırıldığı yere gittiğini söylediğinde evde 3. Dünya Savaş'nın ha zırlığına benzer bir arbede çıktı, taehyung aceleyle arabasına koştu rurken, bütün adamlarına haber salıp onları jungkook un götürüldüğü yere yönlendirmişti. Yarım saatlik yolu on dakika gibi kısa bir za- manda alıp mezarlığa geldiğimizde, jungkook un kaçırılmasının üzerin- den neredeyse altı saat geçmişti. Hava kararmaya yüz tutmuşken, mezarlığın girişinde yüze yakın adamımız vardı. Bir anda Taehyung'un telefonuna bir mesaj geldi; sugadandı .
İşinin bittiğini, bundan sonra jungkook ü bulsak da işimize yara- mayacağını yazmıştı. Bir de telefon numarası eklemiş, 'Telefona cevap verirse dirençli oglanmıs der, öldürmek için yeniden karşısına çıkarım ama o kadar saatin ardından canlı kalması imkânsız, de- mişti.
Jungkook un ne durumda can çekiştiğini bilmediğimiz için beyni- mizde binbir türlü senaryo kurup, getirdiğimiz adamları da ona
Göre hazırlatmıştım. Ama suga öyle bir canilik yapmıştı ki, onu diri diri gömmüştü. Taehyung'un delirmesine şaşırmıyordum. Astım hastası ve korkak bbii toprak altında ne kadar süre canlı kalmayı başaracaktı?
Neyse ki annesi telefonu kapatmadan önce jungkook un sahte mezarının hangi mezarlıkta olduğunu söylemişti. Ancak mezarın yerini bilmiyordu. Göstermelik yapılan mezarın yerini, oğlunun yok luğuyla yüzleşmemek için öğrenmek istememişti. Hangi mezarlık ta olduğunu bilmemiz de bizim için büyük nimetti.
Taehyung mesajla gelen numarayı çevirdiğinde herkese emir ver- di. "Bütün mezar taşlarını tek tek okuyun. Jungkook un adının yazdığ mezar beş dakika içinde açılmış olacak!"
Ardından da koşturarak mezarlıklarının arasına daldı.
Bir cevap alabilmeyi umarak numarayı tekrar tekrar aradı. Bir yandan da, "Hadi güzelim, aç şu telefonu, pes etmiş olamazsın," diyordu. Şu anda öyle bir durumdaydı ki, eğer jungkook u bulmak gibi bir telaşı olmasaydı bir köşede oturup ağlardı. On yıldır dostum olan adamın ilk kez kaybetme korkusu yaşadığını görüyordum. İlk kez panik olmuştu ve ilk kez endişeliydi.
Taehyung, arkasında ben, benim arkamda da sayısız koruma her mezar taşını tek tek okuyorduk. İçimden tanrıya yakarıp, jungkook için dua ediyordum. Eğer jungkook a bir şey olursa taehyung u uzun süre ken- dine getiremeyeceğimizin bilincindeydim.
Arkadaşımı tanıyordum, jungkook a bir şey olsa da, olmasa da bunu yapanları yaşatmayacak, ortalığı kan gölüne çevirecekti. Bunların olacağından adım kadar emindim, çünkü taehyung un abisiy le ilgili olan durumu biliyordum. O acının, hayatına ne kadar derin- den kazındığına bizzat şahittim.
Taehyung un, jungkook u spor salonunda ilk kez gördüğü gün ben de yanındaydım. Oğlanın küçük bedenindeki sinirini atmak için att yumruklarla, beyaz teni direkt dikkatini çekmişti. Yanındaki ko- rumalarından birine, "Bu oglanı takip ettir, hakkındaki her şeyi öğ renmek istiyorum," demişti. Aradan geçen iki günden sonra kon hakkındaki dosya eline geldiğinde okuduklarıyla şok olmuş, neden o oğlan diye sinirden küplere binmişti.
İlk başta onu öldürmeyi düşündü ama daha sonra anladı ki oğlan , ailesi hakkında hiçbir şey bilmiyordu. İntikam ateşini söndürmeyi başaramadığı için de jungkook yerine ailesine yöneldi. Ama yine de onu
takip ettirmeyi bırakmadı. Jungkook hakkında her gün gelen haberler, bilgilerle taehyung kendini başka bir boyuta tapmaya başlamışh Bunu gözlerinden ve oğlanın yanındaki kızları ve erkekleri öldürmek isteme sinden anlayabiliyordum. Taehyung için adam öldürmekle sinek öldürmek arasında hiçbir fark yoktu, yeter ki sinirlerini bozacak bir şey yapsınlar.
En sonunda da vurulup hastaneye gittiğinde, jhope u de ara- ya sokup oğlanı tamamen yanına almayı başarmıştı. Şimdi ise, sevdi gini kendine dahi itiraf edemediği adam , biraz da onun yüzünden diri diri toprağa gömülmüştü. Evet, biraz da onun yüzündendi, çünkü katıldığı davetlere jungkook u da yanında götürmüştü. Bunu yapmasaydı suga , jungkook u asla bulamazdı. Ailesi onu güvende tutmak için çok güzel bir şekilde ortadan kaldırmayı başarmış.𝙖𝙮𝙚𝙣𝙚𝙣 𝙤̈𝙮𝙡𝙚 𝙥𝙞𝙘̧ 𝙩𝙖𝙚𝙝𝙮𝙪𝙣𝙜 𝙩𝙖𝙚𝙮𝙚 𝙨𝙞𝙣𝙞𝙧𝙞𝙢𝙞𝙣 𝙣𝙚𝙙𝙚𝙣𝙞 𝙗𝙪 𝙞𝙨̧𝙩𝙚 𝙝𝙚𝙧𝙨̧𝙚𝙮𝙞𝙣 𝙤𝙣𝙪𝙣 𝙮𝙪̈𝙯𝙪̈𝙣𝙙𝙚𝙣 𝙤𝙡𝙢𝙖𝙨ı
Taehyung hâlâ elinde telefonla koşturmaya devam ederken en sonunda zavallı oğlan dan bir cevap alabildi. Ben de dahil herkes de- rin bir nefes alıp, jungkook un hâlâ yaşıyor olduğuna şükrettik. Ancak taehyung rahatlayamamıştı, jungkook u kollarına alana kadar da rahat bir nefes alamayacağı kesindi.
Çok geçmeden aradığımız mezarı bulduk. Şerefsiz herif bir de mezar taşı yaptırmıştı . Doğum tarihi jungkook un doğum tarihi, ölüm tarihi ise bugünün tarihiydi.
Taehyung kulağındaki telefona bir şeyler söyledikten sonra bir süre donup kaldı. Hemen ardından, " jungkook " diye öyle bir haykırdı ki, kararmaya başlayan havayı daha da karartt.
Jungkook u kaybettiğimizi anlamıştım.
Sevdiği a dam son nefesini onun kulağına fısıldamış...
Namjoon dan
Şimdiki Zaman
Yıllardır yanında çalıştığım adamı kendim kadar iyi tanıyordum. Acımasız ve sarsılmaz bir adamdı. İçinde bulunduğumuz kanlı pi- yasanın rakip tanımayan, asla yıkılmayan adamı, tam da şu anda, sevdiği adamın harabe bedenini kucağında tutarken hayatının en güçlü yıkımını yaşıyordu.
Jungkook un gömülü olduğu mezarı bulduğumuzda dakikalar için- de kazdık. Sonrasında, taehyung un tepkisinden korkarak hepimiz ne- feslerimizi tuttuk ve tabutun kapağını açtık. Tek gördüğümüz beyaz elbisesinin içinde jungkook un cansız bedenlydi.
Taehyung dizlerinin üzerinde öylece jungkook a bakıyordu. Koruma- lardan biri parmaklarını uzatıp jungkook un boynuna koydu. Hemen ar dindan da, donup kalan herkesi hayata döndüren o cümleyi kurdu.
"Abi, yaşıyor!"
𝙉𝙚𝙛𝙚𝙨 𝙖𝙡ı𝙣 𝙡𝙖𝙣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZLEŞME⟭⟬
Hayran Kurguᴋᴇşᴋᴇ ʙᴇɴɪ ɪʟᴋ ᴊᴇᴏɴ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜᴍᴜ ᴏ̈ɢ̆ʀᴇɴᴅɪɢ̆ɪɴ ᴢᴀᴍᴀɴ ᴏ̈ʟᴅᴜ̈ʀsᴇʏᴅɪɴ