19.𝕓𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞

271 20 28
                                    

Merdivenlerden indikten sonra direkt mutfağa yöneldim, dün

akşamki çorba beni doyurmuştu ama şimdi yine acıkmıştım içer girdiğimde 𝕛eşsi
Hanım'in yemek yaptığını gördüm Beni görd günde yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Bu evde gulen bir yüz görmek beni mutlu ediyordu.

"Gunaydin, jungkook bey. Aç misiniz?" Adimi unutmamış olmasına sevinmiştim. "Günaydın, jessi Hanim," dedim. Benim de onun adını hatırladığımı göstermek iste miştim. "Açim ama siz işinize devam edin, ben kendime bir şeyler hazırlarım."

Yüzündeki tebessümden hiçbir şey kaybetmeden, "Olur mu öyle şey, siz oturun, ben korumalar için hazırladığım öğle yeme ğinden bir tabak hazırlarım hemen," dedi.

Elinde tuttuğu kaşığı tezgâhın üzerine brakırken, krem reng mutfak dolaplardan benim için bir tane kâse çıkardı. Önüme kay duğu mercimek çorbasının (canım çekti) kokusu içimi garip bir şekilde huzur- la doldurmuştu. Aile saadeti yaşamış biri değildim ama nedense kendimi mutlu yuvasında küçük bir erkek çocuğu gibi hissetmiştim "Sizin için zor oluyordur bu kadar insana yemek hazırlamak," de- dim. Çünkü evin neresine baksam bir koruma vardı, kaç kişi olduk- larını tahmin edemiyordum.

Tencerede her ne varsa, onu karıştırırken bir kez daha gülüm sedi. "Pek zor olduğu söylenemez, alıştım. Yılların alışkanlığı diye

lim." "Ne zamandır taehyun un yanında çalışıyorsunuz?"

"Beş yıl oldu," dedi ve yemeğin altını kapatıp karşımdaki ta- bureye oturdu. "Sinirlenmediği müddetçe çok iyidir. Duygularını kesinlikle belli etmez. Yaptığı işlerin iyi şeyler olmadığını biliyorum ama okutmam gereken çocuklarım var."

Jessi Hanım'ın samimi açıklamaları hoşuma gitmişti. Yine de ne iş yaptığını bildiği halde burada olması garipti. Zorunlu olmasay dim bir dakika bile burada durmazdım. Çorbamı bitirdikten sonra, "Elinize sağlık, çok güzel olmuş." dedim. Aslında merak ettiğim çok şey vardı ama fazla soru sorup dikkat çekmek istemiyordum. "Afiyet olsun, başka bir şey ister misiniz?"

İki gündür çorbayla ayakta durmama rağmen canım hiçbir şey istemiyordu. "Hayır, teşekkür ederim. Ben artık adama çıkıp biraz dinleneyim, siz de rahat rahat işinizi yapın," dedim ve mutfaktan çıktım. taehyung  evde yoktu, spor salonuna gitmek istiyordum ama dışarı çıkmama izin vereceklerini sanmıyordum. Korumalar yemek

için mutfağa girdiklerinde bir şansım olabilirdi

Odamdan çantami aldıktan sonra hızla aşağı indim Merdiven lerin başına geldiğimde ortalig kontrol ettim, kimsecikler gour muyordu. Sokak kapısına kadar sessizce geldim, kapry aralayıp ba simi dişanı uzattım. Burada da kimse yoktu Dışarı doğru bir adım atp gozlerimle bahçeyi taradım, sol tarafta, ağaçların arasında ik koruma vardı ama bu tarafa bakmıyorlardı Kapıyı yavaşça kapati hizi adimiaria bahçe kapısına ilerledim. Ancak kapının yanına gel- diğimde bir anda gozum korktu, çunku kapı gerçekten çok buyur hive adira benziyordu. Umarım açarken.cok ses çıkmaz.
  Yavaş ama hızlı olmaya çalışarak kapıyı çıkabileceğim kadar saga doğru ittim. Dışarı çıktığımda da kapıyı tekrar kapatıp derin bir ne fes aldım. Adrenalin ve heyecan yüzünden başım biraz zonklama- ya başlamıştı ama buna değerdi. Salona gitmek ve çalışmak bana iyi gelecekti. TTabii taehyung bunu öğrendiğinde çıldıracak, bana çok kizacaktı ama kimin umurundaydı? Bütün gün o sikici evde duramazdım. Hem hiç donmemek üzere kaçmamıştım ya, birkaç saat sonra geri dönecektim. Dönmesem dde taehyung a neydi ki? İki aylık patronluğu bu kadar büyütmesine gerek yoktu.

Bir saat sonra Gece Sokağı'na ulaşmıştım. Sabah saatleri ol duğu için ortalıkta yine kimsecikler yoktu. Buraya son gelişim göz- lerimin önünde canlanır gibi oldu.  Taehyung un adamları tarafından kaçırılmış, o salak sözleşmeye imza atmam için zorlanacağım o eve götürülmüştüm. Aklımda bu düşüncelerle salona doğru ilerledim. Salonda her zaman olduğu gibi yüksek sesle müzik çalıyordu.

SÖZLEŞME⟭⟬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin