28.𝕓𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞

203 18 10
                                    


Sadece joonienin partı için dinliyorum

Karşısında savunmasız olsam da söz konusu olan şey masum bir

bebeğin hayatıydı. Canim pahasına da olsa onu öldürmesine izin

vermeyecektim. "Benim emirlerime karşı gelemeyeceğini hâlâ anlayamadın mi?"

"Senin emrin masum bir bebeğin canina kastetmek." Kuca- ğımda uyumaya devam eden bebeğe göz ucuyla baktım. Öyle masumdu ki şu an annesini elime verseler gözümü kırpmadan öldürürdüm. Nasıl bir anne bebeğini para karşılığı satardı aklım almıyordu?

"Ben malın ne olduğuna bakmam, işime yarayacak olan şeyi alırım."

"İstediğin şey sadece kalp mi?"

"Evet, istediğim şey işime yarayacak olan bir kalp ve kimden alındığı da umurumda değil."

"Benim kalbimi al," bide bayıl istiyorsan jungkook ay neden bu kadar cringe ay usandım yeter yazarın yardım cıgırtısını duyun a dostlar dedim. "Tek bir isteğim var, bebeği gözleri-

min önünde yetimhaneye teslim et ve benim kalbimi al." Neticede

istediği şey kalpti ve kimden alındığının onun için bir önemi yokt Benim ölümüm kimseyi üzmezdi, jimin birkaç gün ağlar, ardindar eski hayatına geri dönerdi. Kucağımdaki bebeğin öldürülmesine yardım edersem içimdeki jungkook u da öldürmüş olurdum. Her seçenekte de kendimden bir şey kaybedecektim.

Sözlerimi bbitirdiğimde taehyung un bakışları bir kat daha ateş sa çar olmuştu. Ne yapacağını korkuyla bekliyordum. Bir süre sessi kalarak yüzüme baktı, sonra kapıya yöneldi. "Bir daha işlerime burnunu sokarsan olacaklardan sorumlu değilim. Bu sondu," ded ve kapıyı sertçe kapatarak odadan çıktı.

Titreyen bedenimi yatağın kenarına bıraktım, daha fazla ayak ta kalacak gücüm kalmamıştı. Hälä uyumakta olan bebeği yatagin üzerine yatırdım. Teni benim tenim kadar olmasa da beyazdı, uyu- madan önce ağlamış olacaktı ki gözlerinin etrafı kızarmıştı. Minici burnu ve ona uyumlu dudaklarıyla tam bir masumluk abidesiydi. Yavaşça yanına uzandım, yorgun düşen bedenim fazla dayanama- yarak uykuya teslim oldu.

Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordum ama uyanmamı sağlayan şey bebeğin mizırdanmaları oldu. Büyük ihtimalle acıkmıştı. Be beği kucağıma aldım, çantasını da yanıma alarak odadan çıktım. Alt katta kimse yok gibiydi, hiçbir yerden ses gelmiyordu. Bebeği salondaki büyük koltuğa yatırdım ve mutfakta mamasını hazırla- dıktan sonra tekrar yanına döndüm. Kucağıma alıp karnını doyur- maya başladığımda taehyung kapıda belirdi.

"Ben uyurken ağlayacak olursa bu defa elimden kurtaramaya- bilirsin."

Bakışlarımı bebekten ayırmadan, "Merak etme," dedim. "Seni rahatsız etmeyeceğiz."

"Bebek bakmayı nereden biliyorsun?"

Sorusu beni şaşırtmıştı. "Bakıcılık yapmıştım," dedim. Bir süre sessiz kaldı. Sonra bize doğru gelip koltuğun diğer ucu-

na oturdu. "Aileni neden hiç araştırmadın?" "Beni terk edip giden insanları neden araştırayım?" dedim.

Onlara oyle kızgındım ki, bir şeyler öğrenmek istediğimden bazen emin olamıyordum. "Bana çok benziyor," diye mırıldandım. "Anlamadım."

"Ben de terk edildiğimde bu kadar dım"
Gözlerim- den süzülen yaşları silerek devam ettim. "Yetimhanede yaşayacak- larını düşününce kalbim sıkışıyor. Oysa tek suçumuz annelerimizin

sorumsuzluğu yüzünden dünyaya gelmemiz." "Annenin sorumsuz olup olmadığını bilemezsin."

"Annem olacak kadın sorumluluk sahibi olsaydı, beni dünyaya

getirdiğinde bakmak için elinden gelen her şeyi yapardı. Ama o ne yapt? Beni sokağa attı. Onu savunmaya hakkın yok, çünkü hakla nnda hiçbir şey bilmiyorsun," dedim ve kucağımda bebekle ayağa kalktım. Taehyung un ailem hakkında konuşması canımı sıkıyordu.

Odama çıktım ve bebeği yatırıp etrafını yastıklarla destekle- dim, tam yanına uzanmıştım ki taehyung içeri girdi ve yatağın kena- rına oturdu. Hafifçe doğrularak, "Ne yapıyorsun?" diye sordum.

Tekrar uzanmamı sağladıktan sonra üzerime uzandı. "Sessiz ol,

bebek uyanacak," dedi.

Tamamen üzerime yatmıştı. Sol bacağını bacaklarımın arasına yerleştirdi, ellerimi de başımın iki yanına sabitledi.

Altından kurtulmaya çalıştım. "Kalk üzerimden, boğuluyorum." "Hareket etmeye devam edersen bebek uyanacak ve sonrasın-

da olacaklara katlanmak zorunda kalacaksın."

Bir süre sessiz ve hareketsiz kaldım ama daha fazla dayanama-

dim. "Neden geldin?"

"Yetimhaneye verene kadar bebeğin başına bir şey gelirse so-

rumlusu biz oluruz ve senin ona bakabileceğinden emin değilim."

"Üzerimde yatıyor olmanın açıklaması bu mu?" "Yumuşaksın ve ben yastığıma sarılıp uyurum."

Beni bir yastık yerine koymadığı kalmıştı. Bu adamı asla an- layamayacaktım sanırım. Bir kez daha, "Kalk üzerimden," dedim. "Yanımızda bebek var."

"Annenin seni bıraktığı günü hatırlıyor musun?"

Şaşkınlıkla, "Hayır," dedim.

"O zaman bebek de bu geceyi hatırlamayacak."

Onun uyumak istediğinin farkındaydım ama üzerimde böyle yatarken benim uyumam mümkün değildi. "Acımasızlığını gör- mekten hoşlanmıyorum," dedim. Bunu neden söylediğimi bilmi- yordum ama hissettiğim şey buydu. Onun kötü biri olması canımı yakıyordu.

"Ben buyum, jungkook," dedi. "Kötülük kanımda, beynimde. Beni iyi biri olarak göremeyeceksin." Haklıydı, olmasını istediğim şeyle gerçekte olduğu şey birbirin-

den çok farklıydı. Bu konuda konuşmak da onu değiştirmeyecekt "Bari ellerimi birak," dedim. Sürekli alakasız şeylerden bahsem min farkındaydım ama içinde bulunduğum durumda sağlıklı du şünemiyordum. Söylediğimi yaptı, ellerimi serbest bırakırken boy numa bir öpücük kondurdu. Donup kalmıştım, bana neden boyle davrandığını anlayamıyordum. Ama madem aynı yatakta uyuya caktık, keyfini çıkarabilirdim. "Saçlarımla oynar mısın?" dedim

"Nereden çıktı şimdi bu?" diye sordu, şaşırdığı sesinden belli oluyordu..
.
.
.
.
. Mochiler bu cringe sahne için çok özür dilerim keşke bende nurayla böyle uyusam neyse iyi okumalar ꕥ❦

SÖZLEŞME⟭⟬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin