Müzik dersini seçmek için kızların kendilerini neden parala- dıklarını şimdi anlıyordum. Hyunjin ın bu kadar çekici olduğunu daha önce hiç fark etmemiştim. Siyah gömleğinin üzerine giydiği bordo kazağı tüm vücut hatlarını ortaya sermişti. Siyah kotu da onu bir hocadan çok son sınıf öğrencisi gibi gösteriyordu. Oldukça yakışıklı ve karizmatik duruyordu.
Bakışlanı beni bulduğunda garip bir şekilde tebessüm etti. Son- ra sınıfa dönerek, "Günaydın, arkadaşlar," dedi. Kolunun altındaki eşyalarını masasının üzerine bıraktı. "Sanırım sınıfımıza yeni bir öğrenci gelmiş." Gözleri üzerimde durduğunda beni tanımıyormuş gibi bakıyordu. "Sizi tanıyabilir miyiz, küçük beyfendi?"
Lanet olsun! Şimdi tüm gözler bana dönmüştü. Tüm sınıfı ta- nıyor olmasına şaşırmamıştım, çünkü osanda sadece bir kere yanı- ma gelmişti, geriye kalan sürede derslere devam etmiş olmalıydı. Ciddi olamazsın dercesine yüzüne baktım, gülmemek için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum. " Jeon Jungkook," dedim. "Anestezi teknikerliği, son sınıf öğrencisiyim." Bu cevabın bakışları üzerim- den çekeceğini umuyordum.
"Aramıza hoş geldin, jungkook."
Sözlerindeki alaylı İmayı anlamamak mümkün değildi. Aynı şe. kilde karşılık verdim. "Hoş buldum." Işin aslinin ne olduğunu me rak ediyordum. Içimde, onun yeniden karşıma çıkmış olmasinin gereksizliğinin yarattı bir sinir baş göstermişti. Ama karşımdak adam sempatikliğiyle tüm sinirimi bastırıyordu.
Daha fazla uzatmadan masasına yöneldi ve az önce bıraktığ eşyaların arasından bir dosya aldı. "Gençler, yurt dışında düzen- lenecek olan bir yarışmaya katılmak için bugün aranızdan bir kişi seçeceğim ve onunla yıl boyunca hazırlanacağız."
"O şanslı kişi ben olmalıyım," diye mırıldandı kızlardan biri. Arka sıralarda oturan bir başka kız, "Kız, erkek fark ediyor mu?" diye sordu cilveyle.
Hyunjin bakışlarını dosyadan kaldırıp kıza baktı. Tavırları ve hare- ketleri gerçekten de fazla çekiciydi. Karşısındaki kıza öyle bir bak- yordu ki kızın eriyor olmasına şaşmamak gerekti. "Okulda iki sınıfim var," dedi. "Diğer sınıftan bir kız öğrencimi seçtim ve söyle- yeceği parçayı da belirledim. Bu sınıftan da piyano çalacak bir erkek veya kız Oğrencimi seçeceğim."
"Piyano çalmayı bilenlere öncelik verecek misiniz?" diye atıldı
bir başka kız, belli ki piyano çalmayı biliyordu.
Hyunjin, "Hayır," diye yanıtladı. "Sonuçta yarışmada tek bir parça çalınacak. Plyano çalmayan birine de o parçayı öğretebilirim." Baş ka soru var mı dercesine bakışlarını sınıfta gezdirdi. Kimseden ses çıkmayınca da, "Sınıfımızdaki kız öğrencilerin isimlerini yazıp çe kiliş için hazırlamıştım," diyerek devam etti. Masasının üzerinden aldığı kalemliği boşlukta salladı ve ön sırada oturan esmer güzele uzattı. "Şanslı ismi çekmek ister misin?"
Hyunjin e bakmıyordum ama bakışlarının üzerimde olduğunu his sedebiliyordum. Esmer kız cilveli bir edayla isim çekmek için uza nirken içimden, Allah'ım ne olur ben çıkmayayım diye geçirdim. Sonuçta piyanodan da müzikten de hiç anlamazdım. Çektiği kağıt ta yazılı olan ismi görünce kızın yüzündeki gülümseme bir anda sojuverdi. Gördüğünden hiç de memnun olmayan bir ifadeyle, " Jeon Jungkook," dedi.
Üzerime yönelen kıskanç bakışları görmezden gelerek, "Başka birine devretme şansım var mı?" diye sordum. Kafamı duvarlara vurmamak için kendimi zor tutuyordum. Bir yandan da hyunjin e 'lutfen devretmemi kabul et bakuşlan atiyordum.
"Senin için yok," dedi. "Ders bittiğinde sinifta kal da detaylan konuşalım."
Taehyung un sinirlendigi zamanlarda neden dişlerini sıkma gereği duyduğunu bir anda anlamıştım ve şu anda hyunjin e saydırmamak adına ağzimi kapalı tutmak için inanılmaz bir çaba sarf ediyordum. Yirmi dakika sonra ders bittiğinde yerimden kipirdamadım. Sınıf tamamen boşalınca ayağa kalkıp hyunjin ın tam karşısındaki sıranın üzerine oturdum. "Şaka mi bu?" dedim. "Öğretmen olmak da ne- reden çıktı?" Kaşlarım istem dişı bir şekilde çatikti. seul da bu kadar okul varken benim okulumda görev yapıyor olmasına anlam veremiyordum. Ayrıca osanda birdenbire ortadan kayboluşunun
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZLEŞME⟭⟬
Fiksi Penggemarᴋᴇşᴋᴇ ʙᴇɴɪ ɪʟᴋ ᴊᴇᴏɴ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜᴍᴜ ᴏ̈ɢ̆ʀᴇɴᴅɪɢ̆ɪɴ ᴢᴀᴍᴀɴ ᴏ̈ʟᴅᴜ̈ʀsᴇʏᴅɪɴ