77.ʙo𝑙υm

157 16 37
                                    

Bütün hafta sonunu grip olmuş şekilde yatarak geçirmiştim. Gittiğimiz gün yaptığımız kar savaşının ardından boğazım şişmişti. Gece bilincim yarı açık halde taehyung a sarılmış uyurken sayıklama- ya başlamıştım,

neler olduğunu anlamak için uyandığında ateşten yandığımı fark etmişti. Hal böyle olunca da kendimi küvetin içinde, buz gibi suda çırpınırken bulmuştum. Küvetten çıkmama izin vermemiş, sanki hastalanıp ateşlenmem onların suçuymuş gibi koru- malara bağırıp durmuştu.

En sonunda eve getirilen bir profesör doktor tarafından muayene edilmiştim; otuz dokuz derece ateşim vardı 𝙖𝙠𝙡ı𝙢𝙖 𝙠𝙤𝙧𝙤𝙣𝙖 𝙙𝙤𝙣𝙚𝙢𝙞 𝙝𝙖𝙣𝙞 𝙖𝙩𝙚𝙨 𝙤𝙡𝙘𝙪𝙮𝙤𝙧𝙡𝙖𝙧 𝙮𝙖 𝙞𝙨𝙩𝙚 𝙗𝙚𝙣𝙙𝙚 𝙝𝙖𝙫𝙖 35𝙙𝙚𝙧𝙚𝙘𝙚𝙣𝙞𝙣 𝙖𝙡𝙩ı𝙣𝙙𝙖 2𝙠𝙢 𝙮𝙪̈𝙧𝙪̈𝙙𝙪̈𝙢 𝙫𝙚 𝙖𝙙𝙖𝙢 𝙫𝙚𝙣𝙞 𝙭𝙚𝙫𝙞𝙧𝙙𝙞 𝙗𝙞 𝙤𝙡𝙘𝙩𝙪 𝙖𝙩𝙚𝙨𝙞𝙢 39 𝙘ı𝙠𝙩ı 😂

ve yazdığı ilaçları aksatmadan içmem gerekiyordu ama ciddi bir şeyim yoktu. Bunları duyduktan sonra taehyung bir nebze de olsa rahatlamıştı.

Ertesi gün taehyung mücevher ve taş seçmek için gittiğinde ben de rahatlamıştım, kontrol için sürekli uyandırılmadan, saat başı ateşim ölçülmeden uyuyabilecektim ama öyle olmamıştı. Taehyung bu sefer de sürekli arayarak kontrole devam etmişti. En sonunda telefonumu kapatmış, o geri dönene kadar da derin bir uyku çek- miştim.

Beş saat sonra eve döndüğünde yaninda getirdiği mücevher. lere ve taşlara hayran olmuştum. Hepsi birbirinden güzel renk ve desendeydi. Şekillenip, hangi tasarımın parçası olacaklarını bilmi yordum ama taehyung un elinden geçecekleri için şüphesiz kusursuz olacaklardı.

İtalya maceram da böylece son bulmuş, seul a dönmüştük Yanımızda kendi valizlerimiz dışında pahalı taşların taşındığı dört çanta daha olduğu için neredeyse bütün korumalar havaa lanındaydı.

Taehyung onlara bakarak, "Taşları bankadaki özel kasaya yerleştir

diğinizde haberim olsun," dedi.

"Tamam, abi. Sen merak etme," diyen jay, korumaların

bir kısmını da yanına alarak arabalardan birine bindi. Korumalarla

dolu bir başka araç da güvelik için peşlerinden hareket etti. Elim kocaman avucunun içinde kaybolmuş halde taehyung un ya- ninda yürüyordum. Arabasına ulaştığımızda bizi bekleyen koruma cebinden iki anahtar çıkarıp ona uzattı. "Abi, istediğin gibi her şeyi

hallettik."

Taehyung anahtarları aldıktan sonra korumanın omzuna hafifçe vurarak, "Tamam, sunghoon. Sağ ol," dedi ve binmem için arabasının kapısını açtı.

Range Rover'in deri koltuğuna başımı yaslayıp ellerimi bacak- larımın arasına yerleştirdim. Hava ciddi anlamda soğuktu ve hålå son derece halsizdim. Taehyung arabaya binip klimayı açtı ve elini al- nima koyarak ateşimi kontrol etti. "Doktora gitmek ister misin?"

Ufacık şeylerden etkilenip hasta olduğum için bana kızdığın biliyordum. Beni de kendisi gibi güçlü görmek istiyordu ama mal- zeme buydu, fazlasıyla hassas ve kırılgandım. Gözlerimi açmadan, "Gerek yok, İtalya'daki doktorun verdiği ilaçlar işe yarıyor," dedim

Kısa bir an bana bağıracağını düşünsem de sesini çıkarmadi Arabayı çalıştırıp eve doğru sürmeye başladığında gözlerimi yol boyunca açmadım. İşin kötü yanıysa bugün pazartesiydi ve oku la gitmemiştim. Sabah saatlerinde seul a inmiş olsaydık hasta halime aldırmadan okula giderdim fakat saat akşamın sekiziydi.

SÖZLEŞME⟭⟬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin