𝙊𝙧𝙪𝙡𝙤𝙧𝙪𝙡𝙤𝙧𝙤𝙨𝙥𝙪 𝙘̧𝙤𝙘𝙪𝙜̆𝙪 𝙞𝙣𝙨𝙩𝙖𝙜𝙧𝙖𝙢 7.𝙝𝙚𝙨𝙖𝙗ı𝙢ı 𝙙𝙖 𝙤𝙩𝙤𝙢𝙖𝙩ı𝙠 𝙗𝙞𝙧 𝙨̧𝙚𝙠𝙞𝙡𝙙𝙚 𝙠𝙖𝙨̧ı𝙘ı 𝙤𝙡𝙖𝙧𝙖𝙠 𝙠𝙖𝙥𝙖𝙩𝙩ı
insan, kaçamadığı kaderine boyun eğmek zorunda mı bırakılır- du yoksa bir şansla kaderi mi değişirdi? Benim kaderim yirmi yıldır değişmediğine göre bundan sonra da değişeceğini zannetmiyor- dum. Kısacası kaderime boyun eğmek zorunda bırakılıyordum. Yapmadığım kötülüklerin, yaratmadığım düşmanların, işlemedi- gim günahların bedelini ödüyordum.
Dört gün önce gelen isimsiz notla düşmanım varlığını açıkça belli etmişti, Aklıma geldiği her an vücudum korkudan uyuşuyordu ve bir kez daha kendimi ölümle burun buruna düşünmek istemi- yordum.
Kağıdı o gece yakarak yok etmiştim ve tüm gecem uykusuz geçmişti. Rüzgânn uğultusuyla bile yerimden sıçrarken gözlerimi bir saniye kapatmamış, zihnimin bir köşesine de not etmiştim; bir daha bu evde tek başıma kalmayacaktım. Aşağıda ve büyük ihti- malle katlarda korumlar olmasına rağmen içim hiç rahat değildi. Notu okuduktan sonra aşağı inip, taehyung un evine gitmek istediğimi söylemeyi düşünmüştüm ama o zaman onun da işin içine girece- bini biliyordum. Bunu yapamamıştım, çünkü şu anda ilgilenmesi
gereken işleri vardı. Bu kadar yoğunken, ne olduğu belli olmayan bir notla onu meşgul etmek istememiştim. Hem korumalar varken burada da okulda da güvende olduğumu biliyordum. En azından öyle umuyordum.
O geceye ait tüm düşüncelerimi bir kenara bırakarak şimdiye döndüm. Taehyung un çalışma odasındaki üçlü deri koltuğa dağınık şekilde yaydığım anestezi ve reanimasyon derslerinin notlarına bakıyordum. Lanet vizeler hangi hızla gelip kapıma dayanmişti far kina bile varmamıştım ama yarın sınavım vardı. Hatta lanet olası bütün hafta vardı. Gerçekten de zorunlu olarak ders çalışmak çok sikiciydi.
Üç saate yakındır oturduğum koltukta aklım ambar olmuş şe kilde kendimi hâlâ çalışmaya zorlarken, taehyung de sol tarafımda, çalima masasında oturmuş, yeni tasarımlarının çizimleriyle uğraş yordu. Normalde çalışma odasındayken kimseyi içeri almazdı ama israr ettiğimde geri çevirmemişti.
Başımı koltuğa yaslayarak, baş ağrima ilaç gibi gelen görüntü
sünü izlemeye başladım. Bakışlarımı üzerinde hissetmiş olacak ki
başını kaldırıp bana baktı. "Yoruldun mu?" diye sordu. O da yor
gun görünüyordu.
O günden sonra ağabeyinin konusunu bir daha açmamıştık, çünkü taehyung un sinirleri geriliyordu, sonra da aramıza soğukluk giriyordu. Konu hiç açılmasa da ağabeyiyle ilgili geniş çaplı bir araştırma başlattığının farkındaydım. Korumalar sürekli olarak te tikteydi ve içeriğinin ne olduğunu bilmediğim dosyaları sürekli ola rak taehyung un önüne koyuyorlardı. Ağabeyi kendini güzel kamufle ediyor olmalıydı, taehyung gibi bir adam bile nerede olduğunu bula- miyorsa bu işin içinden farklı şeyler de çıkacak demekti.
"Artık aklım bir terim bile giremeyecek kadar doldu," dedim. Başım koltuğun koluna düşmüş, yüzüm aşık şekilde ona bakarken yorgun hissediyordum. Bir süre beni izledikten sonra çizim kalemi ni masaya bırakarak ayağa kalktı. Yanıma yaklaştığını fark edince ben de notlarımı toparlamaya başladım. Ona oturacak yer açmak için bacaklarımı topluyordum ki izin vermedi. Yanıma oturdu ve bacaklarımı kucağına aldı.
"Biraz da benim çalıştırmamı ister misin?"
Başımın altına koymam için tekli koltuktan aldığı kırlenti uzat tığında ben de elimdeki notları ona verdim. "Anlar mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZLEŞME⟭⟬
Hayran Kurguᴋᴇşᴋᴇ ʙᴇɴɪ ɪʟᴋ ᴊᴇᴏɴ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜᴍᴜ ᴏ̈ɢ̆ʀᴇɴᴅɪɢ̆ɪɴ ᴢᴀᴍᴀɴ ᴏ̈ʟᴅᴜ̈ʀsᴇʏᴅɪɴ