de bir anda serbest bırakılmanın etkisiyle topuklu olan ayakkabılarımın Üzerinde geriye doğru yalpaladım, Adam, başından akan kana elini sürdüğünde üzerime yürüme ye başladı, Bakışlarında, beni öldürecek gibi bir hava vardı. "Küçük
orospu, bittin sen!" Adamın üzerime gelen adımlarından kaçmayı hedeflerken ortalık bir anda karıştı. Adamın, bana vurmak için elini havaya kaldırdığı an yüzüne gelen yumrukla yere serilmesi bir olmuştu. Ardından kolumdan tutulup kavganin dışına çekilmem de o anda gerçekleşti.
"Sikerim lan senil Sen kime orospu diyorsun?"
Taehyung un sesinin kulağıma gelmesiyle, yerde yatan adamın yü zünü yumruklayan ve bedenine tekme atanın da o olduğunu an ladım. Ardından beni kolumdan tutan kişiye baktığımda onun da namjoon olduğunu gördüm. Onun arkasında ise koruma sürüsü tüm mekâna yayılmıştı.
" Jungkook, sen iyi misin?"
Bakışlarım taehyung dan ayrılarak namjoon a döndü. Yüzünde koru-
macı bir ifade vardı.
"Bu adam gelene kadar çok iyiydim," dedim. Bakışlarımı yine taehyung a kaydırdım. Onu görmek, unutmuş ol duğum sahneyi aklıma getirmişti. Elinin, sekreterinin çıplak baca ğına giderkenki hali... Ah! Baş ağrım yine bir bıçak misali saplanıp geri kaçmıştı.
Namjoon cevap vermemeyi seçerek susarken, taehyung de yerde
yatan ve kanlar içinde kalan adamın kaburgalarına son kez tekme
attı. Bu adamın kaburgalarla sorunu ne Adam vurmanın şiddetiyle inlerken, ben olsaydım kesin ka-
burgalarımın sol kısmı kırılmış olurdu diye düşündüm. Bir hışımla bana yönelen taehyung sinirden kavrulan gözleriyle yakarcasına baktı. "Sen hangi cesaretle benim elimden kaçmaya çalışırsın ha?"
Siniri nedeniyle burnundan solurken tüm yüz kasları gerilmişti. Sesi kocaman mekânı doldururcasına yankı yaparken ödüm kop- muştu. Bu sefer gerçekten de sinirden deliye dönmüştü. Bunu en iyi açıklayan şey ise boynunda atan damarlarıydı.
Ölüm saçan melek gibiydi. Elini kaldırmış, bana vurmak ister ken namjoon beni arkasına çekip, "Abi, sonradan pişman olacağın bir şey yapma," prensim dedi. Taehyung havaya kaldırdığı elini derin bir nefes aldiktan sonra indirdi. Ben de korkudan namjoonun arkasında kalmaya devam ettim. Bakışları, kurtuluşumun olmadığını, bu gece yaptığım aptallığı bana katıyla, hatta yüz katıyla ödeteceğini bildiriyorken bir koruma araya girdi. "Abi, buradaki korumalar eniştenin haplandığını söylüyorlar," dediğinde taehyung un gözleri büyüdü. Sanki mümkünmüş gibi bakışları delirmişçesine daha da koyulaştı ve ben sadece olanları izlemekle yetindim.
Bilgiyi veren korumasına tamamen gözü dönmüş şekilde bakıyorken sinirle bağırdı. "Ne diyorsun lan sen? Kim haplamış?" taehyung un bakışları tekrar yüzümü bulduğunda namjoon aradan çekilip, içkiden ve haptan
uyuşmuş bbedenimi taehyung a sundu. Demek ki şüphelenmekte haklıydım. Birkaç içkinin beni bu hale getirmeyeceğini biliyordum. Yanıma gelen samimi gülüşlü çocuk ağrı kesici vermek yerine beni haplamıştı ama şu an iyi ki yapmış diyordum. Hiç olmazsa birkaç saatliğine taehyung un o kadını öpüşünü unutmuştum.
Taehyung adım atıp bana geleceği sırada namjoon dan medet umarak arkasına saklandım. Yoksa taehyung bu geceki siniriyle beni yasatmayacaktı.
Hemen sağ tarafımızdaki topluluğu yararak gelen iki koruma, kollarından tuttukları genci taehyung un önüne getirdiklerinde içlerin- den biri, "Abi, hapı veren Lee knowmus," dedi. Üzerime gelen, sinir den deliye dönmüş taehyung, suçlunun gelmesiyle korumalarına yönelince, ben de namjoon un arkasında sarhoş kafamla rahat bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZLEŞME⟭⟬
Fanfictionᴋᴇşᴋᴇ ʙᴇɴɪ ɪʟᴋ ᴊᴇᴏɴ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜᴍᴜ ᴏ̈ɢ̆ʀᴇɴᴅɪɢ̆ɪɴ ᴢᴀᴍᴀɴ ᴏ̈ʟᴅᴜ̈ʀsᴇʏᴅɪɴ