64.𝕓𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞

167 13 51
                                    

𝙂𝙚𝙧𝙘̧𝙚𝙠𝙡𝙚𝙧𝙞 𝙤̈𝙜̆𝙧𝙚𝙣𝙢𝙚𝙣𝙞𝙣 𝙫𝙖𝙠𝙩𝙞 𝙜𝙚𝙡𝙙𝙞 𝙥𝙚𝙘̧𝙚𝙩𝙚𝙡𝙚𝙧𝙞 𝙝𝙖𝙯ı𝙧𝙡𝙖𝙮ı𝙣 𝙨𝙞𝙯𝙞 𝙨𝙚𝙫𝙞𝙮𝙤𝙧𝙪𝙢

Elindeki ayıcığı, üzeri çamura bulanmış, toprak 𝚘𝚕𝚖𝚞𝚜̧𝚝𝚞𝚛, gözleri ağlamaktan şişmiş, en sevdiği çınar ağacağının altına korkuyla sin- miş, ağlayan altı yaşındaki küçük jungkook Kaldığı yurtta, sırf elindeki ayıcığı vermemek için direndiğinden, ondan sadece iki yaş büyük olan üç çocuk tarafından dövülmüş, yerlerde süründürülmüştü. Ama yine de tek oyuncağı olan ayıcığını inatla vermemeyi başar miş, onu dövenlerle de başa çıkmıştı. Ağlamaktan burnu akmış, yanakları kızarmış ve güzel yüzüyle bedeni toz toprak içinde kal- mişti. Sinmiş olduğu çınar ağacağının gövdesinde saklanırken, tek arkadaşı olan ayıcığına sarılıyordu. Bir de üç  erkeğin  onu tekrar bul malarından korkup görünmez olmayı diliyordu.

Hemen başının üzerinde bir hareket olunca kendini kasıp bü zülürken ayıcığına daha sıkı sarıldı. Bir erkek küçük elini onun om- zuna koyup yanına oturdu. "İyi misin?"

Küçük  jungkook burnunu çekip, ıslak gözlerini kırpıştırarak, "Tek ar kadaşım olan ayıcığımı benden çalacaklardı ama ben vermedim," dedi.

Yanındaki, ondan sadece birkaç yaş büyük olan çocuğu son

zamanlar yurtta çok sık görüyordu. Çocuğun onunla konuşmaya

çalıştığının da farkındaydı ama o kimseyle konuşmak istemeyen, korkak jungkook du.

"Ben de senin ikinci arkadaşın olabilir miyim?"

Jungkook gözlerinde iyilik parlayan sarışın çocuğa baktı. Günün bi- rinde ona kötülük yapmayacak gibi görünüyordu. İlk kez böyle bir teklif aldığı için aklı karışmıştı ama ağlamaktan hâlâ akan burnunu çekerek, "Tamam," dedi. "Sen de bombo gibi, arkadaşım olabilirsin." Somurtkan yüzünde küçük bir tebessüm oluşurken, elini uzatmış olan yeni arkadaşının küçük elini kavrayarak olanca gücüyle sikt.

"Benim adım  jimin ," dedi yanında oturan sarışın,  mavi gözlü çocuk. Küçük  jungkook da gülerek, "Benim adım da  jungkook," dedi.

"Ben zaten senin adını ilk geldiğim gün öğrenmiştim." jimin eli- ni indirirken gözlerinin içini daha bir parlatarak güldü. "Biz bundan sonra birbirimizin en iyi arkadaşı olalım ve hiç ayrılmayalım, ta- mam mi?"

Jimin da ailesi olmayan yetim bir çocuktu. Arkadaşa ihtiyacı

vardı ki böyle bir şey istemişti. "Tamam, olur ama birbirimize ya-

lan söylemek ve üzmek yok." Küçük  jungkook kurumaya başlayan göz-

lerinin günün birinde tekrar ıslanmasından korkar gibi şimdiden

önlemini almak istemişti.

"Tamam, yok."

Jimin büyük sevinçle  jungkook un tek kuralını kabul ettiğinde el ele tutuşup yetimhaneye doğru yürümeye başladılar.

İşte  jimin le küçük  jungkook, beraber geçirdikleri güzel ve güven dolu on üç yıllarının temelini o çınar ağacının altında atmıştı. Ta ki  taehyung un evindeki o geceye kadar.  Jungkook şimdi o güne dönüp, hiçbir şeyden haberinin olmamasını istiyordu, yine bilinmezliklerin için- deki mutlu hayatını istiyordu....



Beynimin bana gösterdiği rüyadan uyanmak istemiyordum, gözlerimi açıp nerede olduğumu, başıma nelerin geleceğini gör- mek istemiyordum. Ağacın altına saklanmış olan küçük  jungkook gibi gizlenip,  taehyung un beni bulmasını istiyordum. Çünkü birazdan ba- şıma geleceklerden korkuyordum.

SÖZLEŞME⟭⟬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin