11.𝕓𝕠𝕝𝕦̈𝕞

315 27 6
                                    


şey olamazdı. İçimdeki jungkook'a elime aldığım kızgın sopayla vurup, erken davranmamasını söyledim. İçimdeki jungkook ile olan sohbetim küçük yaşlarımda başlamıştı. Yetimhanede kaldığım yıllarda ne za- man yalnız kalsam zihnimde beliriyordu. Bu, bir hastalık olabilirdi ama beni rahatsız etmiyordu.

Evin bodrum katina indiğini tahmin ettiğim merdivenlerden aşağı inerken, J-Hope Bey'in de arkamızdan geldiğini fark ettim. Basamakların sonunda karşımıza demir bir kapı çıktı. Taehyung elini Sırtımdan çekti, cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı. Sonra da içeri girmem için one doğru hafifçe itti. Bir adım attım ama içeri- dekileri gördüğüm anda öylece kaldım, ikinci adımı atamıyordum. Önümde an metrelik bir koridor uzanıyordu. Sağ tarafa yoğun ba- kım ünitesini andıran beş oda sıralanmıştı. Sol tarafta ise hasta- nedekileri aratmayan bir ameliyathane vardı. Ağzım resmen açık kalmıştı. Şaşkın bakışlarımı taehyung a çevirdim, tepkilerimi gözünü kırpmadan izliyordu.

Şimdi taehyung dan gerçekten korkma zamanım gelmişti. Aklim- dan gecen şeyin doğru olduğuna inanmak istemiyordum, beni böyle bir işe bulaştırmış olamazdı, bu kadar kötü olamazdı. Gözle- rimi ondan ayırmadan, korkuyla geriye doğru bir adım attım. Bura- dan bir an önce çıkmam gerekiyordu, yoksa pis işlerine daha fazla bulaşacaktım.

"Siz ne yapıyorsunuz?" diyebildim, dilim dolanıyor, konuşmak- ta güçlük çekiyordum. J-HopeBey de gözlerini dikmiş, bana ba- kıyordu.

"Ne görüyorsan onu."

"Nesin sen? Organ mafyası mı?" diye bağırdım. Bana yaklaştı. ğını fark edince geriye doğru adımladım. "Yaklaşma bana! Sadece cevap ver."

Beni dinlemesini beklemiyordum ama durmuştu. "Evet," dedi. "Tahmin ettiğin şeyim." Bunu söylerken ne sesinde ne de gözlerinde duygu kırıntısı vardı. Gitmek için harekete geçtiğimde kolumdan tuttu. "Ve kimsenin organlarını zorla almıyorum. Aksi- ne, almam için yalvarıyorlar." Ne saçmalıyordu bu? Hangi insan, organlarının alınması için yalvarırdı? "Buradaki görevin J-Hope a yardım etmek," dedi. "Hastaların uyutulmasıyla ve uyandırılmasıy la ilgileneceksin. Ve bana iğreniyormuş gibi bakmayı da kes."

İşte, yine dişlerinin arasından tislamıştı. Hem ondan iğren-

memden neden rahatsız oluyordu ki? Ayırca ne bekliyordu, pis iş-

lerini kendi rızamia kabul etmemi mi? Kolumu zorla kurtarıp
J-Hope Bey'e döndüm. Onun nasıl olup da böyle bir işe bulaştıgn an layamıyordum. "Bunu nasıl yaparsınız?" dedim. "Bu resmen suç

İkisi de bir şey söylemiyordu. Buradan bir an önce çıkmam, bu işten kurtulmam gerekiyordu. Sonu görünmeyen bir kuyuya at mişim gibi hissediyordum. Gece gibi bir karanlık çökmüştü kuyu nun ağzına, çıkış yolumu tamamen kapatıyordu, sıkışıp kalmıştım Bana yardım edebilecek bir tek jimin vardı ama onun da taehyung la başa çıkabileceğini sanmıyordum, onun karşısında ikimiz de br hiçtik.

J-Hope Bey halime acımış olacak ki konuşmaya başladı" jungkook hiçbir şey göründüğü gibi değil. Taehyung doğru söylüyor, burada kimsenin organlarını zorla almıyoruz. Böyle bir şey söz konusu bile olamaz."

Taehyung a güvenmektense J-Hope Bey'e güvenmeyi tercih

ederdim ama şu anda ikisi de inandirici gelmiyordu. Derin bir ne

fes alarak yutkundum, bitmiştim ben. "Size inanmıyorum," dedim

Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Bakışlarımı taehyung'a çevirdim

"Lütfen, bırak gideyim. Beni bu işlere bulaştırma. Söz veriyorum

kimseye bir şey söylemeyeceğim."

Taehyung dik duruşunu biraz olsun bozmadı. "Hiçbir yere gide mezsin, iki aylık sözleşmemiz var. Gidip hazırlan, ameliyatlara birazdan başlayacaksınız."

Gerekirse yalvaracaktım. "Yapamam, lütfen bırak beni," se dim. Sesim artık boğuluyormuşum gibi çıkıyordu ama taehyung un bakışlarından, kararının kesin olduğunu anlıyordum. Beni bırax maya niyeti yoktu. "Lütfen bırak beni. Hem ben daha 1. sınıfı yen bitirdim, tek başıma kimseyi uyutamam, zarar veririm." Bir umuta konuşuyordum ama sesim fazla savunmasız çıkıyordu. Boşa nefes tüketiyordum onun karşısında.

Taehyung susuyordu, J-Hope Bey tekrar konuştu. "Jungkook, ağlara cak bir durum yok. Boşuna ağlıyorsun, hadi kendini toparla, başlamamız gerekiyor."

O kadar umursamaz ve sakin konuşuyordu ki yumruğumu su ratına geçirmemek için kendimi zor tutuyordum. J-Hope Bey çok yanlış tanımıştım. Bu sırada taehyungda sabrının sonuna ge lmişti, boynumdan tuttuğu gibi beni ameliyathanenin içine súruk ledi. Canımın acısından çığlık çığlığa bağırıyordum. Beni savurup bırakınca dizlerimin üzerine düştüm, şimdi canım daha çok yan ıyordu. Ameliyat masasının kenarındaki metal tepsiden bir bisturi aldı, sonra saçlarımı tutup başımı arkaya yatırdı, bistüriyi de boynuma dayamıştı. İçimdeki jungkook bile kaçacak delik arıyordu. İşte taehyung buydu; organ mafyasının lideriydi ve insanlara korkuyla diz çöktürüyordu. Görüntüsünden etkilenmiş, beni kötü bir şeye bulaştırmaz diye düşünmüştüm ama şimdi kötülüğün ta kendisi olarak başımda dikiliyordu.

"Şimdi bu işi yapıyor musun, yapmıyor musun?" Gözlerinde psikopatları andıran bir bakış vardı. Hayır dersem şah damarımı ikiye ayırıp, beni burada ölüme terk edecekmiş gibi bakıyordu. Hıçkırıklarım bütün bodrumu kaplamıştı, bu işe bulaşır- sam kendimi asla affedemeyecektim. Boynumdaki metalin baskısı biraz daha arttığında başka çarem kalmamıştı. "Tamam," dedim. "Yapacağım."

İmza attığım yetmiyormuş gibi bir de sözlü olarak kabul etmiş- tim. Şimdi, önümdeki iki ayı en az hasarla atlatmaya çalışacaktım.

SÖZLEŞME⟭⟬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin