86.ᗷ𝚘̈𝖑ᙀ̈ᘻ

151 15 77
                                    


𝙔𝙗 𝙖𝙩𝙢ı𝙮𝙤𝙧𝙙𝙪𝙢 𝙞𝙡𝙖𝙮𝙙𝙖 𝙪𝙣𝙣𝙞𝙢 𝙗𝙚𝙣𝙞 𝙞𝙠𝙣𝙖 𝙚𝙩𝙩𝙞 𝙩𝙚𝙨𝙚𝙠𝙠𝙪𝙧 𝙚𝙙𝙞𝙣 𝙡𝙚𝙣 𝙨𝙚𝙫𝙞𝙡𝙞𝙮𝙤𝙧𝙨𝙪𝙣 𝙣𝙤𝙣𝙖 🩷🩵🩶

𝙎̧𝙪𝙖𝙣 𝙖𝙣𝙣𝙚𝙢𝙞𝙣 𝙞𝙣𝙩𝙚𝙧𝙣𝙚𝙩𝙞 𝙞𝙡𝙚 𝙮𝙖𝙮ı𝙣𝙨𝙡ı𝙮𝙤𝙧𝙪𝙢 𝙘̧𝙤𝙠 𝙨̧𝙖𝙙 𝙗𝙞 𝙗𝙤̈𝙡𝙪̈𝙢 𝙤𝙡𝙖𝙘𝙖𝙠 𝙢𝙪̈𝙯𝙞𝙠 𝙩𝙖𝙢 𝙪𝙮𝙪𝙮𝙤 𝙖𝙢𝙠 𝙮𝙖𝙯ı𝙢 𝙮𝙖𝙣𝙡ı𝙨ı 𝙤𝙡𝙖𝙗𝙞𝙡𝙞𝙧 𝙖𝙛𝙛𝙤𝙡𝙖

𝙎𝙞𝙯𝙡𝙚𝙧𝙞 𝙨𝙚𝙫𝙞𝙮𝙤𝙧𝙪𝙢

Kötü ruhların peşimi bırakmadığı yaşamımda, bir kez daha hangi kötülük çukuruna düştüğümü bilmeden, gözlerimi yarı ay dinlik, rutubet kokan odada açtım.

Rutubet.  Jimin'in zemin kattaki evinde yıllarca çektiğim o koku astımımın ilerlemesinde büyük etki göstermişti.  Taehyung'un evine geçtiğimdeyse hastalığımla ilgili her detaya dikkat edilip, bir milim dahi ilerlemesine müsaade edilmemişti.( 𝙖𝙨𝙠ı𝙢 1.5 𝙨𝙚𝙣𝙚 𝙤𝙣𝙘𝙚 𝙗𝙧𝙤𝙣𝙨𝙞𝙩𝙩𝙞𝙢 𝙨𝙞𝙢𝙙𝙞 𝙖𝙨𝙩ı𝙢ı𝙢 𝙗𝙞𝙧𝙖𝙯 𝙙𝙖𝙝𝙖 𝙜𝙞𝙙𝙚𝙧𝙨𝙚 𝙩𝙖𝙝𝙩𝙖𝙡ı 𝙠𝙤𝙮𝙚 𝙢𝙪𝙝𝙩𝙖𝙧 𝙤𝙡𝙖𝙧𝙖𝙠 𝙜𝙞𝙙𝙚𝙘𝙚𝙢) Şimdiyse boğazımı kurutan igrenç hava burnumu sızlatıyordu.

Görüşüm tam olarak netlik kazanamamıştı. Nerede olduğumu, en son ne yaşadığımı doğru düzgün hatırlayamazken, ellerimi ha- reket ettiremediğimi fark ettim. Bacaklarımda da aynı sıkılığı ve huzursuz edici sızlamayı hissederken, sonunda neler olduğunu zihnim hatırladı.

Hyunjin.

Gözlerim korkuyla sonuna kadar açılıp etrafı taramaya başladı. Bulunduğum yer kulube gibi bir yerdi. Ahşaptı ve beton bir zemini vardi. Bir köşede tek kişilik eski bir yatak duruyordu. Başımı di ber tarafa çevirdiğimde onu gördüm, sobanın arkasında dikilmiş,

kapüşonu kafasında, bana bakıyordu. Bakışları yine garipti, o yardim sever  hyunjin yoktu. Maskesi düşmüştü. " Taehyung'un miniği uyandı," dedi. Bu tonda bir iğrenme vardi. Ve

bu, benim midemi bulandırıyordu.

"Neler oluyor?" diye sordum. Konuşunca boğazım acimi Yüzüme düşen bir tutam  saçı geriye atabilmek için baş oynattım. Tahminen saatlerdir bağlı olduğum için boynum ag mişti.

"Uzun yıllar önce olması gereken," dedi.

Yaşananlara zaten anlam veremeyen aklım daha beter karış yordu. "Ne saçmalıyorsun sen? Beni neden kaçırdın!" "Ne saçmaladığımın bir önemi yok. Bundan sonra yaşantımıza

beraber devam edeceğiz. Sadece ikimiz."

Zihnimin bulanık kalan yerleri aydınlanırken, gözlerimi birkaç

kez kırpıştırdım. " Hyunjin , kendine gel! Benden ne istiyorsun?" Aklım-

da yanıt bekleyen bin tane soru vardı ve bir an önce  taehyungun  ya-

nina gitmek istiyordum. Kim bilir şu anda ne durumdaydı ve nasıl

bir sinir krizi geçiriyordu.

"Hiçbir şey. Benimle  avurstalyaya geleceksin, o kadar. Zaten senden bunu istemiyorum, benimle geleceksin, onu söylüyorum."

Karşımda durmuş, tepeden bakarken sağlıklı görünmüyordu. Benim tanıdığım  hyunjin  değildi. O  hyunjin  ölmüştü. "Sen delisin," de dim. Bunu tam gözlerinin içine bakarak, büyük bir eminlikle söy lemiştim.

SÖZLEŞME⟭⟬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin