𝙃𝙖𝙨𝙧𝙚𝙩𝙞𝙢𝙚 𝙙𝙖𝙮𝙖𝙣𝙖𝙢𝙖𝙙ı𝙣ı𝙯 𝙗𝙖𝙠ı𝙮𝙤𝙧𝙪𝙢 𝙙𝙖
Kim taehyung dan
Hayat işığımın sönüşünü üçüncü kez yaşıyordum. Terk edilişi- min, yarı yolda bırakılışımın verdiği burukluğu üçüncü kez tadıyor- dum. Bu sefer bir tek şey farklıydı; terk eden kişinin yarattığı acıyı ve yokluğunu çok daha derinden hissediyordum. Daha bir beter yakıyordu sol yanımı.
Sekiz yaşımda yurda verildiğim zaman annem ve ağabeyimi kaybederken, çocuk aklımla, hayatta nelerle karşı karşıya gelip, kimleri yakıp yıkacağımı tahmin bile edemiyordum. Ama geçen zamanla birlikte bunu yaşayarak en güzel şekilde öğrenmiştim. Bir nevi, o zamanlardaki güç ve hırsın bugünkü bedeniydim.
İlk terk edilişimi annemle yaşamıştım. Annemin yokluğunun acısı o yaşlarda en büyük kayıp olarak bedenime girse de, bugünkü konumuma gelmeme de çok yardımcı olmuştu. Zor koşullar, açlık, yoksulluk; bu üç kavram, beni annemin sıcak koynundan ayırıp ye- timhanenin soğuk yatakhanelerine düşürmüştü. Şimdi, dışarı karsı sinirli, annesine karşı nefretle dolu bir adam olarak görünsem de bir yanım ona hak veriyordu. Kimse çocuğunun aç bir karınla
uyumasını istemezdi ama bu, onu affedebileceğim anlamına gel miyordu. Beni ve ağabeyimi yurda bırakmadan da üç kurus para kazanabilirdi. Anneme hak versem de ona karşı sergilediğim nef. retin büyük bir kısmı gerçekti.
İkinci terk edilişi ise ağabeyimle tatmıştım. Sekiz yaşında ol mama rağmen onu çok net hatırliyordum. Benden iki yaş büyüktü çok zeki ve akıllıydı. Ne yaptığını bilen, her şeyin bilincinde olan bir çocuktu. Annemin bir gece bizi karşısına alıp, "Sizi geçici olarak yetimhaneye vereceğim," demesinin ardından ağabeyimi bir daha hiç görememiştim. Annemden ayrılsam da o hep yanımda olacak diye düşünürken, aynı gece ortalıktan kaybolup sirra kadem bas- mıştı. Bu kayboluşun jeonlarla ilgisiyse bambaşka bir konuy du. 𝘼𝙘ı𝙠𝙡𝙖𝙢𝙖𝙮𝙖𝙘𝙖𝙢 𝙘̧𝙖𝙩𝙡𝙖𝙮ı𝙣 𝙖𝙢𝙠
Üçüncü terk edilişim ise içlerinde en fazla acı çektireniydi; jungkook un ortalıktan kayboluşu.
Üç gündür dünya dönmüyordu sanki, her saniye, her dakika, her saat birbirine karışmıştı. Doğru düzgün uyumamış, basmadık ev bırakmamıştım ama yoktu. Jungkook hiçbir yerde yoktu. İki ay boyunca birçok şey yapmış, canını yakmış, istediklerimi
yaptırabilmek için her şeye başvurmuştum. Onu işe alırken boğazından tuttuğum doğruydu ama başka şansım yoktu, o sözleşme- yi imzalatmak için bunu yapmak zorundaydım. Yanımda kalmasını sağlamak adına bir yol bulamadığım için de onu pis işlerime dahil etmiştim. Sonunda istediğim şeyi elde etmiştim; jungkook iki ay bo- yunca kollarımda uyumuş, güzel nefesi her sabah yüzüme çarp- miş, uykusunda mırıldanırken güzel sesini bir ninni gibi dinleme- me müsaade etmişti. Bütün yaptıklarımı açıkça itiraf ediyor olsam da jungkook un karşısında bir korkağa dönüşüyor, kaybetme korkuma yenik düşüp sertleşiyordum. 𝙉𝙚𝙮 𝙨𝙚𝙧𝙩𝙡𝙚𝙨𝙢𝙚𝙠 𝙢𝙞 🫦🩼❤️🔥🫃Yüksek sesle kendime bile itiraf ede- memiştim ama şimdi kalbimin acısıyla dile getirebilirdim; jungkook a âşıktım, onun kokusuna, tenine muhtaçtım.
Dört ay önce onu ilk kez gördüğümde dikkatimi çekmeyi ba- şarmıştı, üzerinde, beyaz tenini en kusursuz şekilde ortaya seren spor bir atlet ve şort vardı. Sahibi olduğum spor salonunda hocasıyla antrenman yapıyordu. Hırsına bakılırsa belli ki bir şeye sinirlenmişti. Küçücük bedeninin kıvraklıkla yaptığı ha- reketler beni ona öyle çekmişti ki peşine adam takmadan edeme- miştim. Sonrasında öğrendiklerim beni hayrete düşürürken, ona zarar veremeyeceğimin farkındaydım. Evet, bir jeonların olduğunu öğrendiğimde onu öldürmek istemiştim ama sonrasında, onun can çekişen görüntüsü gözlerimin önüne gelmişti ve boğazıma sa- nlan bir elin nefesimi kesen baskısını hissetmiştim.