𝙹𝚎𝚘𝚗 𝙹𝚞𝚗𝚐𝚔𝚘𝚘𝚔 𝚍𝚊𝚗
Vurulmamın üzerinden üç gün geçmişti. Dayanılmayacak ağrılanımın çoğu gün geçtikçe kayboluyordu. Arada bir nefesimi kese cek cinste olsalar da, hafif ağrılarım dışında pek ağrım kalmamıştı.
Taehyung daha fazla üzerime düşerken nefes aldırmaz olmuştu. Beni vuran kişinin hâlâ ortalıkta dolanıyor olması da ayrıca canını Sıkıyordu. Davranışlarında öyle gözü dönmüş haller vardı ki, beni vuranı daha önce gördüğümü korkudan söyleyemiyordum. Adım. kadar emindim ki söylersem canımı okurdu. Belki de günlerce ko nuşmazdı ama bu şekilde erteliyor oluşum doğru değildi. Bunun da farkındaydım.
Korumaların beklediği çalışma odasının kapısına ayaklarımı sürüyerek ilerlerken, elim sağ boşluğumdaki yaranın üzerindeydi. Sağ kolumsa boşluğumdan daha beter şekilde yara aldığından dolayı ameliyattan sonra kol askısı takmam gerekmişti.
Korumalara aldırmadan çalışma odasının kapısını tıklatıp açtim. "Yemeğim bitti," dedim. "Geleyim mi?" İki gündür sabah kah- valtımı taehyung dan biraz daha geç yapıyordum, çünkü dinlenmem gerekiyordu. Sonrasında yaramın sargısını değiştiriyordu.
Başını önündeki evraklardan kaldırdığında kendimi birazcık suçlu hissettim, benim yüzümden yine evi şirkete çevirmişti. "Gel, miniğim," dedi. Elindeki kalemi masanın üzerine bıraktı, ben de pansuman malzemelerinin yanına ilerledim. "Hazırlanan her şeyi yedin, değil mi?"
Masanın üzerine oturduğumda karşıma geçti. Vurulduğun gece çok fazla kan kaybettiğimden, yediklerime artık daha fazla dikkat ediyordum. Zaten kansız bir bünyem vardı, bir de bunun üzerine gelince, hastalıklara karşı dirençsiz kalıyordum. "Yedim, dedim. Başını sallayarak onayladı ve üzerimdekileri çıkarmama yardım etti. Onun önünde çıplak kalmaktan dolayı utanıyor. dum ama yapabileceğim bir şey yoktu. "Yorgunsun," dedim. Etim deki yarayı saran bandı çıkarırken, yorgunluktan dolayı yüzünde oluşmuş çizgileri izledim.
"İyiyim." Her zamanki gibi kendi olumsuzluklarını umursam yordu. Kendini, yapmakta olduğu işine vermişti ve aklı yine bir yere takılı kalmıştı.
Tam karşı çıkacaktım ki, yaramın üzerindeki bezi çıkardığı anda,
sargının bir yeri yarama takıldığı için canım yandı. "Ah!" dedim ve
anında pişman oldum, çünkü yüz ifadesi onun canının daha çok
yandığını gösteriyordu. "Çok mu acıdı?" derken elindekini sargı bezini atıp dikişlerimi kontrol etti.
"Hayır, sadece takılmış," dedim sırıtarak. Sesim normal çıkın ca yüz ifadesi yavaş yavaş normale döndü. Güzel yüzünde huzursuzluk kol geziyordu, düşünceli bakışları üç gündür bir an olsun kaybolmamıştı. Yeni sargı bezini yarama yetecek kadar kesmeye odaklanırken, elimi yüzüne götürüp kendime çevirdim. "Neden her an dalgınsın?" Sadece gözlerimin içine bakmakla yetindi ama yanağındaki elimi çekmeden yüzüne bakmaya devam ettim. Bu sorunun cevabını alacaktım. "Söyle lütfen."
"Çıkmıyor," dedi. "O vurulma anın, seni kaybedecek olmann verdiği korku aklımdan çıkmıyor. Ölü gibi solmuş beyaz teninin görüntüsü gözlerimin önünden silinmiyor. Ve bu şerefsizliği yapan pust ortalıkta elini kolunu sallayarak geziyor. Bu da beni deli ediyor." 𝙮𝙄̇𝙖𝙖 𝙨𝙖𝙡𝙖𝙠
Onu bu denli üzdüğüm, canını sıktığım için benim de moralim bozulmuştu. Elimi yanağından çekerek başımı göğsüne yaslad Canımı yakmaktan korkarak kollarını bana doladı. "Her şey geçti git taehyung," dedim. "Buradayım ve sağlıklıyım."