hem yeraltı dünyasının hem de iş dünyasının gözdesi çıkmıştı. İki işinden de memnundu ve çok para kazandığı belliydi. Ben de onun ilerlemesine katkı sağlayan çalışanlarından biriydim. İşin kötü ya nıysa, ilerlediği başarılı yolda kötü olan işine dahildim. Belki de de gildim, en azından kalıcı olmayacaktım. Bana, dövme yaptırmamla ilgili tek kelime etmemişti. Demek ki beni iki ay sonra gidecek olan geçici bir çalışan olarak görüyordu. Böyle görmesi de iyi bir şeydi. çünkü o dövmeyi asla yaptırmazdım.
Eve geldiğimizde de aynı sessizlik devam etti. Taehyung çalışma odasına geçti, ben de odama çıkıp sıcak duşun altında huzur bul- maya çalıştım. Banyoda işim bittiğinde, duvarda asılı olan kalın ve yumuşacık mor havluya sarındım. Taehyung un siyah ve kahverengi gibi koyu renkleri tercih etmesine karşın benim eşyaları- mi mor seçmiş olmasının sebebini merak ediyordum.. Odamda bir süre daha oyalandıktan sonra akşam yemeği için alt kata indim. Taehyung masada oturmuş, bekliyordu. Üzerinde yine si- yah bir takım elbise vardı ve yine muhteşem görünüyordu. Gün içindeki sinirli halinden eser kalmamış gibiydi, en azından gözle rindeki kızıllık yerini o tatlı kahvelere bırakmıştı yine. Bu adamı hiç bikmadan izleyebileceğim geçti aklımdan. Sonra böyle düşündü- ğum için kendime kızarak karşısındaki sandalyeye oturdum. Göz- lerimi kaçırmasam onun arsızlık yaparak kaçırmayacağının farkin- daydım. Bakışlarımı ondan güçlükle ayırıp tabağıma çevirdim.
Yemek boyunca neredeyse hiç konuşmadık. Sadece bir kere başımın nasıl olduğunu sordu, o kadar. Karnımı doyurunca yine hiçbir şey söylemeden odama çıktım. Çantamın içinde telefonu- mu ararken gözüm mor defterime çarptı . Her ay yaptıgım gibi ara sıra kendimi rahatlatmak için mastürbasyon yapardım önceden çok sık yapardım ama geçen yıla kadar kendimi prıgram yapıp ona uyuyordum. Çantamın en dibinde dildom ve kayganlastırıcımı elime aldım , kaygınlastırıcım bitmişti.
Saat dokuza geliyordu, marketler håla açık olmalıydı ama ev
den çıkmak için taehyung dan izin almam gerekecekti Kaderime ra olup odadan çıktım, merdivenlerden inerken taehyung a ne söyleye ceğimi düşünüyordum. ' Taehyung , kayganlastırıcım bitmiş marketten alabilir miyim ' diyemeyeceğime göre geçen bir yalan bulmalıydım. Çalışma odasının kapısında her zamane gibi iki koruma bekliyordu. Zaten sadece bu kapıda bekliyorlard buranın haricinde evin içinde bekledikleri başka bir yer yoktu"Bir şey mi istemiştiniz, jungkook bey?" dedi kas yıgını olan kor uma. Kaçırılıp getirildiğim gün de geldiğimi taehyung a haber veren bu adamdı.
" Taehyung la konuşmam gerekiyor," dedim. Bu yaşıma kadar kim- seden izin istemeyen ben, markete gitmek için daha on beş gun- dür tanıdığım adamdan izin isteyecektim. "Haber vereyim." Kapının arkasından adamın özür diler gibi
konuştuğunu duyabiliyordum. Tekrar yanıma geldiğinde, "Girebi
lirsiniz, jungkook bey," dedi ve içeri girmem için kapıyı açık tuttu
Taehyung masasının başına oturmuş, önündeki dosyalara gömül- müştü. Beyaz gömleğinin kollarını dirseğine kadar kıvırmıştı ve her zamanki gibi üstten iki düğmesi açıktı. "Umarım çalışmamı böldü- gün için geçerli bir sebebin vardır," dedi yüzüme bakmadan. "Markete gitmem gerekiyor. Haber vermek için gelmiştim."
İzin istiyorum demeyi yedirememiştim. "Ne istiyorsan kapıdaki korumalara söyle alsınlar."
Beni başından atmak ister gibi bir hali vardı ama işime yara- acak olan şeyi korumalara asla söyleyemezdim. "Benim almam lazım."
Ayağa kalkıp, oturduğu koltuğa astiği ceketini aldı. "Beraber gidiyoruz o zaman." Alacağım şeyi taehyung un yanında alma düşüncesi kâbus gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZLEŞME⟭⟬
Fanfictionᴋᴇşᴋᴇ ʙᴇɴɪ ɪʟᴋ ᴊᴇᴏɴ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜᴍᴜ ᴏ̈ɢ̆ʀᴇɴᴅɪɢ̆ɪɴ ᴢᴀᴍᴀɴ ᴏ̈ʟᴅᴜ̈ʀsᴇʏᴅɪɴ