Günler birbirini takip ederek usulca ilerliyordu. Yaşamım beni şaşırtacak şekilde tekdüze olaylar döngüsünde kendine yol bulur- ken bundan şikâyet etmiyordum. Aksine fazlasıyla mutluydum. Taehyung la aram iyiydi, okulda her şey yolunda ilerliyordu ve canımı sıkacak bir ölüm tehdidi almıyordum.
Birkaç hafta öncesinde küçük jungkook u misafir etmiş, günümü- zü neşelendirmiş, kafamızı dağıtmıştık. Artık küçük jungkook un da bir ailesi olduğu için bundan saf bir mutluluk duyuyordum. Benim ve yetimhanede yaşayan diğer çocukların aksine daha güzel ve sağ- lıklı bir yaşamı olacaktı.
Banyonun duvarlarına çarpan yoğun buhar duvarın belirli kı- sımlarında, tanecikler halinde küçük nehirler oluşturarak birbirine karışıp akarken, burnuma taehyung un vücut sabununun kokusu do- luyordu; okyanus kokusu. Mis gibiydi, insanın içine ferahlık veren denizin, okşayan dalgalarından farksızdı. Tenimi şımartırcasına yumuşattığım köpükleri sıcak suyla yere akıtırken, suyun altında birkaç saniye hareketsiz kaldım. Zihnim cumartesi gününün verdiği tatlı durgunlukla doluydu. Haftanın tüm yorgunluğunu sanki
bu duşla atıyor gibiydim. Durulandıktan sonra suyu kapatıp mor bornozumu aldım, hiç acele etmeden çıplak ayaklarla odaya geçtim. Banyonun kapısını kapatma zahmetine girmediğimden, içeride oluşan buhar beni takip ederek odanın içine usulca sızmaya baş ladi.
Gözlerim doğrudan, banyoya girmeden önce yatakta uyur va ziyette bıraktığım sevdiğim adama kayarken, görüntüsü yüzümde tebessüm oluşturdu. Yatakta olmadığım için benim yerime yastığ ma sarılmış, onu kokluyordu.
O kadar baştan çıkarıcı ve muhteşemdi ki, kendimi dünyadaki en şanslı adamlarından biri gibi hissettim. Evet, ben, kendimi ilk kez şanslı hissediyordum. Yatağın içinde; dağınık saçları, üşengeçlik- ten kesmediği yeni çıkmış sakallarıyla güzel görünen, siyah eşof man altıyla oldukça seksi bulduğum, esmer tenli, harika bir adam vardı. Görüntüsünün içimde oluşturduğu öpme isteği, bana ters olan cesaret duygusunu ortaya çıkararak ayaklarımı yatağa doğru itmeye başladı. Ona doğru eğildim ve dudaklarımı ilk önce yana- ginda gezdirdim.
" taehyung."
Sesim kısık ve şımarık çıkmıştı. İlk başta tepki vermedi. Acaba rüyada mıyım diye tepkisiz kaldığını anladığımda dudaklarımı ya- nağında tekrar oynattım ve, "Hadi, uyan," dedim.
Tehlikeli sularda yüzüyordum. Bu hareketler taehyung için kışkır- ticiydı ama onu denemiştim. Taehyung u ne zaman uykusundan öpe- rek uyandırsam gününün yüzde sekseni sakin ve bana karşı iyi yak- laşımlarıyla geçiyordu. Bundan dolayı nadir de olsa onu bu şekilde uyandırmayı seviyordum.
Dudaklarım minik minik öpücükleri taehyung gibi bir adamın yü- züne çekinerek kondururken, uyku mahmuru boğuk sesi duyuldu. "Yapmamalısın." Sesi kısıktı, biraz da uyarır gibiydi.
İnatina, gözlerini açması için durmamayı seçtim. Öpücüklerimi devam ettirdiğimde altımda kıpırdanmaya başladı. Gözlerini aç mayı başardığında amacıma ulaşmanın verdiği mutlulukla geri çe- kilirken, demir kadar güçlü kolu ince belimi sarmalayıp beni yanına yatırdı. Geniş omuzları üzerime kapanırken, yukarıdan bakan biri beni göremezdi. Ellerimi yüzüne ulaştırdığımda sakallarını ve altındaki SI-
cak tenini okşadım. "Günaydın." Koyu kahverengi gözleri yüzümü göz hapsine almış, en ince detayıma kadar milim milim incelerken hala konuşmamıştı.
Bugün taehyung a kendimi şaşırtacak kadar cesur yaklaşıyordum. Şu an altından kaçabilmek için binbir türlü yol bulup kaçmam ge- rekirken ona daha fazla sırnaşıyordum. Bunun nedeni ben isteme- digim müddetçe ileri gitmeyeceğini bilmemdi. Son zamanlarda geçen sakin günlerimizde, eskiyi ve o korkutucu yaşanmışlıkları unutmak istercesine ona daha çok yakınlaşıyordum. Kendime, taehyung a daha çok aşık olma şansını veriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZLEŞME⟭⟬
Fanfictionᴋᴇşᴋᴇ ʙᴇɴɪ ɪʟᴋ ᴊᴇᴏɴ ᴏʟᴅᴜɢ̆ᴜᴍᴜ ᴏ̈ɢ̆ʀᴇɴᴅɪɢ̆ɪɴ ᴢᴀᴍᴀɴ ᴏ̈ʟᴅᴜ̈ʀsᴇʏᴅɪɴ