Keyifli okumalar:)
Kafam karmakarışıktı, bana öyle bir teklif sunulmuştu ki öylece kalmıştım. Kalbim korku ile gümbürdedi, üzerime yüklenen bu saçma sorumluluk karşısında nutkum tutulmuştu. Nasıl tepki vermeyi bilemediğim duygular içerisindeydim. Avuçlarımın içindeki soğukluğu hissediyordum. Ağzımın iç kısmını ısırdım ve hemen ardından da gözlerimi kırpıştırdım. Gözlerimde tuhaf bir baskı oluştu. Ben güçlü birisiydim bunun üstesinden de elbet gelebilirdim, derin bir nefes aldım ardından da mırıldandım.
"Ya başaramazsam?"
"Orasını da o zaman konuşuruz. Neden şimdiden bunu düşünelim?" omuz silktim.
"Pekala, gitsem iyi olacak. Ayrıca sen bu halinden memnun olabilirsin fakat ben senin bu fikrinden memnun değilim ve ben daha fazla burada kalmak istemiyorum!" hızlıca odadan çıkıp merdivenlerden neredeyse koşturarak aşağı indim. Salonda kimse olmaması beni mutlu etmişti, kapıya doğru ilerlediğimde bariton sesi etrafta yankılandı.
"Şans!" kapı kolunu kavradığımda merdivenlerden iniş sesi duyuluyordu.
"Orada kal!" öfkeyle solurken kapı kolunu kavradım. O da kolumu tutarken çıkmak için hamle yapmıştım ki beni nazikçe geri çekti. Kolumu ondan kurtarırken arka tarafta ki koltukları gösterip mırıldandı.
"Otur konuşalım, başka bir çözümde üretiriz." Yüzüne baktığımda hafifçe gülümsüyordu. Bu tebessümü beni korkutmuştu, çok değişik bir adamdı. Tepkileri ve yaşadığımız olaylar ışık hızında değişiyordu ve ben nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum.
"Lütfen" dedi eliyle koltukları göstererek "sana ihtiyacım var dediğinde dudaklarım şaşkınlık ile aralandı. Koltuklara ilerleyip oturduğumuzda önüme elinde yeni fark ettiğim dosyayı bıraktı.
"O akşam gördüğün adam sizin okulun büyük bağışçılarından" bunu dedikten sonra kaşlarım havalandı. Adamın görüntüsü aklıma geldiğinde cümlesine devam etti.
"Peki o adam bütün bu paraları o okula nasıl bağışlıyor biliyor musun?" dudaklarım büküldü. Başımı hafifçe sağa sola salladığımda konuşmasına devam etti.
"Şaşırmadım. Hem sen bunları nereden biliyorsun?"
"İkiniz hakkında senin sandığından daha fazla şey biliyorum. Neyse konumuz o değil, karşı çıktığım bir şeyi yapmasına izin veremem! O akşam lanet odaya girmeseydin işini bitirecektim!" gözlerim korkuyla açılırken korkuyla mırıldandım.
"Ne yapıyor ki?" bir anda öfkeyle değiştirdiği konuyu yanıtsız bıraktığı soruya getirirken öfke ile söylendi.
"Tüm gençlere, küçüklere aklının alabileceği herkesi zehirliyor!" bunu söyledikten sonra oturduğum yerden ok gibi fırladım.
"Sana yardım edemem." Soru sorarcasına bakarken derince bir nefes aldım.
"Beni tanıyordur. Okuduğum okul özel bir yer, bir sürü bağışçısı şirket ortağı var. Defalarca gelmiştir, görmüştür beni sana yardım etmem mümkün değil! Başımı yakmadan bırak beni."
"Merak etme, bağışı kendi yapmıyor. Daha önce okula da hiç gelmedi, şimdi otur lütfen."
"Peki, ben ne yapacağım?"
"Onun şirketinde çalışmaya ne dersin?" ağzım açılırken arkasına yaslanıp ayaklarının üzerine atladı.
"Merak etme kısa bir şey olacak sadece bir dosya alıp çıkacaksın o kadar, sonra bende seni serbest bırakacağım. Ben o dosyayı alınca sen istersen polise bile gidebilirsin umurumda değil."
"Blöf yapma!"
"Dene ve gör." O ayaklanırken arkasından şaşkınlıkla baktım.
"Peki ya arkadaşlarım?"
"Telefonun orada ki çekmece de istediğinle konuşabilirsin." O salondan ayrılırken çekmeceye koşup telefonumu elime aldım. Tanıdığım numarayı çevirirken duyduğu sesle gülümsedim.
"Hayal benim Şans"
"Şans kızım neredesin sen? Öldüm meraktan, ayrıca akrabandaymışsın bunu yemedim haberin olsun."
"Şey ben.. ben daha sonra sana anlatacağım ama iyiyim ben Ezgiye de söyle şimdi o bir sürü soru sorar."
"Merak etme sen, ne zaman geleceksin?" içimden buradan kaçar kaçmaz derken dışımdan aksi bir cevap söyledim.
"En kısa zamanda." Karşılıklı telefonları kapatırken gözlerimi şöyle bir etrafta gezdirdim. Büyük camdan gördüğüm minik çitler gözüme çarparken telefonumu cebime koyup gülümsedim. Yapacağım şey basitti..
12 Saat sonra...
Karan
Sabah kalktığımda sessizlik canımı sıkmıştı. Yatağımdan kalkıp camdan dışarı baktım. Gün ağarırken elimi saçlarımın içerisine daldırıp çekiştirdim. Son birkaç gün içerisinde yaşadığım şeyler beni allak bullak ederken banyoya gitmek için adım atmıştım ki aklıma küçük hanımın akşam ki yemekte söyledikleri geldi.
Bir bakarsın buradayım bir bakarsın yokum.
Yönümü değiştirip kaldığı odaya ilerledim. Kapının önüne geldiğimde içimden bir ses sakin kalamayacağımı söylüyordu! Kapıyı birkaç kez tıklattığımda ses gelmemesi ile kaşlarım havalandı. Pekala uyuyor olabilirdi bu yüzden tekrar tıklattım, yine ses yoktu! Birkaç kez daha tekrar tekrar tıklatırken en sonunda dayanamayarak sinirle odaya daldım. Yatak boştu!
Hızla koridora çıkıp merdivenlerden aşağı indim. Eğer kaçtıysa onu Alex'e yem edecektim! Salonda kimse olmazken öfkeyle bağırdım!
"Şans!" Ses gelmezken bağırmaya devam ettim.
"Eğer kaçtıysan seni Alex'e vereceğim!" kapıyı sertçe açıp bana bakan korumalara baktım.
"Nerede o?"
"Kim Karan Bey?"
"Şans nerede? Ben size dikkatli olun kaçmasın demedim mi?" Sinirden gözüm seğiriyordu!
"Efendim biz buradan hiç ayrılmadık, kaçması imkansız." derin bir nefes alarak elimi alnıma vurdum ve sakin kalmaya çalıştım.
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?"
"Abi?"
"Gel Cahit. Sizde Şansı bulup getirin!" içeri girip kendimi koltuklara atarken Cahit'te karşıma oturmuştu.
"Şimdi yenge kaçmış bırakalım gitsin. Bir şey söylemez." Kafamı yatırdığım yerden kaldırırken o da ne söylediğinin yeni farkına varıyordu.
"Yenge derken?" ağzında gevelediği lafla ayaklarımı öne uzatıp kafamı tekrardan koltuğa yatırdım. Kelime kafamda dolaşırken uzunca bir nefes çektim.
"Sanırım bu sana.." dün sehpanın üzerine koyduğum dosyanın üzerine bir post-it dururken okuduğum notla gülümsedim.
Beni ömrünün sonuna kadar bu evde tutacağını sanıyorsan yanılıyorsun! Ben istersem kaçarım ayrıca o pire torbası da sahibine çekmiş. İkiniz de tam bir uyuzsunuz!
Görelim bakalım küçük hanım, oyun başlasın!
IG: busellannhikayeleri
Oy ve yorum bırakmayı da unutmayın lütfen (:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Gelen Aşk |Mavi ve Aşk Serisi1|
ChickLitSabah uyandığınızda yaşadığınız her şey aslında bir rüyaysa ne yaparsınız? Siz maceradan maceraya koştuğunuzu sanırken bütün bu olanlar beyninizin size oynadığı ufak bir oyunuysa? Geceden sabaha ne olabilir ki demeyin, her an her şey olabilir! ...