Keyifli okumalar:)
Şiddetli rüzgârın etkisi ile öne doğru savruldum; yalnızdım, korkuyordum ve çok üşüyordum. Karanlıkta boğulmuştum, ruhum yok olmuş geriye bedenim kalmıştı. İçimde yanan ateşin hepsi tek tek sönmüş, ortalığı küle döndürmüştü.
Korkuyordum, âşık olduğum kadar korkularımda gün yüzüne çıkmıştı.
Canım acıyordu, Karanın tavırları beni öldürüyordu. Antalya'dan geleli iki hafta olmuştu ve Karan çok değişmişti. En son yaşadığımız kavgadan sonra İzmir'in serin rüzgârına kendimi bırakmıştım. Boş ve ıssız sokakta bir başıma dolaşıyor, bu olanlara anlam yüklemeye çalışıyordum.
Karana neler oluyordu? O anlayışlı romantik adam gitmiş yerine duygusuz kalpsiz soğuk bir adam gelmişti. Tıpkı rüyamda ki gibiydi, ürkütücüydü. Kalbimin hızlı hızlı atması ile derin bir nefes aldım, göğsüm sıkışmaya başlamıştı. Önümde duran uzun binanın duvarına baktım, çıkmaz sokağa girmiştim.
Bu sokak gibiydim, ne ileri gidebiliyordum ne de geri.. Karan yüzünden boşluğa düşmüş gibiydim. Cebimde ki telefonun titremesi ile bakışlarımı duvardan alıp telefonumu çıkardım. Karan arıyordu, telefonu açıp kulağıma koyduğumda kış gününden farksız olan soğuk sesini duydum.
"Neredesin?"
"Dışarıdayım."
"İyi, benim işlerim var beni bekleme yat, istediğin bir şey olursa da korumalara söylersin." Bir şey dememe izin vermeden telefonu yüzüme kapatmıştı. İçimde bir şeyler un ufak olurken gözlerim doldu, Karan benden vaz geçmişti. Yüzüme vuran saçlarımı umursamayıp elimle akan bir iki damla yaşı sildim. Derin bir nefes alıp arkamı döndüğümde dibimde ki kadını görmemle yerimden sıçradım. Hangi ara gelmişti ki?
"Ne arıyorsun burada?" sesi yılların verdiği yorgunlukla güçsüz çıkmıştı.
"Ben yanlış sokağa girmişim." Kekelediğimde içimden kendime küfürler ettim. Sağa doğru kayıp yanından geçtiğimde sıkıca kolumu tuttu. Nefesimi tuttuğumda beni kendisine çekti. Kolumda ki elini yavaşça aşağı kaydırıp avucumu açtı, korkmaya başlamıştım.
"Minik kız.." diye mırıldandığında elimi çekmeye çalışıyordum.
"Elimi bırak!"
"Araftasın, korkuyorsun.." Korkudan kalbim hızını arttırmış son sürat koşuyordu.
"Yalgın.." dediğinde mavi gözlerim anlamsızca ona bakıyordu, tekrardan "Yalgın.." diye mırıldandı.
"Yalgın mı? O ne?" diğer elini saçlarıma getirip okşadı.
"Acılardan geçeceksin.." saçımda ki elini çekip kalbime koydu,
"Burası yanacak, acılardan geçip kavrulacak.." kalbimde ki elini yavaşça karnıma kaydırıp orada durdu.
"Ve kaybedeceksin.."
Tekrardan Yalgın diye mırıldandığında zorlukla yutkunup "O ne demek?" diye mırıldandım, kara gözlerini gözlerimle buluşturduğunda dudaklarında buruk bir gülümseme oldu.
"Ateş, alev demek.." dediğinde hızlıca elimi elinden çektim koşmaya başladığımda arkamdan, "Unutma, 'Yalgın'ı sakın unutma!" diye bağırdığında sokağın çıkışına gelmiştim.
Koşturarak ana caddeye çıktığımda soluk soluğa kalmıştım. Akşam akşam bu yaşadığım kâbustu, resmen kâbustu! Küçük büfenin önünde durduğumda amca merakla bana bakıyordu, kim bilir ne halde görünüyordum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Gelen Aşk |Mavi ve Aşk Serisi1|
ChickLitSabah uyandığınızda yaşadığınız her şey aslında bir rüyaysa ne yaparsınız? Siz maceradan maceraya koştuğunuzu sanırken bütün bu olanlar beyninizin size oynadığı ufak bir oyunuysa? Geceden sabaha ne olabilir ki demeyin, her an her şey olabilir! ...