Keyifli okumalar:)
Sabah hissettiğim nefes ve sıcaklıkla gözlerimi açtım, Karan kafasını boynuma gömmüş mışıl mışıl uyuyordu. Derin bir nefes aldım, hastaneye gittiğimiz gün doktor Karanın ameliyat olmadan önce yurtdışından getirttiği ilacı kullanmasını istemişti. Bu vücudundaki oluşan küçük iltihaplanmayı indirecek ve daha bir çok şey için iyi geleceğini söylemişti ve dediği gibi de olmuştu. Baş ağrıları son bir buçuk ayda dinmişti bu yüzden artık ağrı yaşamıyordu fakat daha başka şeyler patlak vermişti. Aslında biz bir buçuk ay önce o ameliyatı yaptırsaydık rahat edebilirdik fakat ilaç bizim umudumuz olur diye vazgeçmiştik sonuç olarak yine ameliyata gelmiştik. Düşüncelerimden çıkarak elimi usulca yumuşak saçlarına daldırıp okşadım, elimde hissettiğim tutumlar avucumun içini uyuşturuyor gibiydi. Ellerim saçlarının içinde gezerken kıpırdanmaya başlamıştı ve hemen ardından boğuk sesiyle
"Şans?" diye mırıldanmıştı.
"Hmm.."
"Bu yataktan hiç kalkmak istemiyorum." Dediğinde dudaklarımı ısırdım. Bende kalkmak istemiyordum, gözyaşlarım gözlerimin önüne perde oluştururken elimi Karanın saçlarından çekip yatakta doğruldum. Yarısı yataktan sarkmış çarşafı bedenime dolayıp ayağı kalktım. Yüzüne bakarsam kesinlikle ağlardım. Hızla banyoya girip suyu açtım küvetin dolmasını beklemeden kendimi suyun altına attım. Ilık su bedenimden akıp giderken akımda doktorun söyledikleri dolanıyordu.
Stresten odanın içinde bir sağa bir sola giderken doktorun gelmesini bekliyordum. 1 saati geçmişti ve Karana yapılacak olan tomografimsi şey bitmemişti! Gözlerimin kararması ile yerimde durdum, elimi duvara dayayıp destek aldığımda kapı açılmıştı. Doktor hemşire ile birlikte içeri girdiğinde elimi duvardan ayırıp sordum.
"O nasıl?"
"Siz iyi misiniz? Yüzünüz bembeyaz? "dediğinde hemşirenin sorusunu es geçip sorumu tekrarladım.
"Karan iyi mi?"
"Oturun şöyle lütfen." Sinirlerim yavaş yavaş hat safhaya çıkarken derin bir nefes verip koltuğa oturdum.
"Bakın uzun zamandan beri Karan beyin hastalığına bir tanı koymak istiyorduk ama ..."
"Ama ne?" diyerek sorduğumda doktor sıkıntıyla nefes verdi,
"Önceden tümör ya da başka hastalıktan şüphelenmiştik ama hastalığı bizi tamamiyle şoka uğrattı." Şaşkınlıkla doktora bakarken, konuşamayacağımı anlamış olmalı ki
cümlesine devam etti."Disosyatif bozukluk."
"O nedir?"
"Disosyon, bölünme, kopma, çözülme olarakaçıklanmaktadır. Zihindeki bir anının, duygunun, düşüncenin, bilginin bağıdiğer anı, duygu, düşünce, bilgiden ayrılmakta, kopmaktadır. Kişi, bazen bu anıya erişebilmektedir bazen erişememektedir. Disosyon durumunda bellek,bilinç işlevlerinde bir bozulma görülmektedir. Bu bozulma yapısal olmaktan çok psikolojik sorunda olduğu gibi işlevseldir."
"Ne yani Karanın psikolojisi mi bozuk!"diyerek hayretler içerisinde sorduğumda başını sallamıştı,
"Disosiyatif Bozukluk: Organik bir nedene dayanmaksızın bilinç, bellek, algılama konusunda bozuklukların görülmesidir. Travmatik bir ya da birçok yaşantıya bağlı olarak bilincin ve belleğin belli bir zaman süresinde kapanmasıdır. Bu sorun çocukluk yaşlarında şiddetli travmaya maruz kalmış kişilerde yüksek oranda görülmektedir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Gelen Aşk |Mavi ve Aşk Serisi1|
ChickLitSabah uyandığınızda yaşadığınız her şey aslında bir rüyaysa ne yaparsınız? Siz maceradan maceraya koştuğunuzu sanırken bütün bu olanlar beyninizin size oynadığı ufak bir oyunuysa? Geceden sabaha ne olabilir ki demeyin, her an her şey olabilir! ...