Keyifli okumalar:)
Pencereden içeri giren rüzgâr yüzüme vuruyordu. Bulutlar geceye bir çığ gibi düşmüş her an yağmurun geleceğinin habercisiydi. Soğuğu sevmezdim, rüzgâr tenime değdiği an içimi kaplayan ürperti huzursuzluğumu doruk noktasına çıkartırdı. Her zaman sıcağı severdim, sıcak havalar beni hep mutlu ederdi. Soğuk havanın beni boğduğu gibi boğmaz mutlu olmamı sağlardı. Fakat şimdi öyle değildi, soğuk beni boğmuyor üstüne üstün rahatlatıyordu. Kuru rüzgâr yüzüme bir kere daha şiddetle vurduğunda gözlerimi kapattım. Bu his güzeldi, en azından son birkaç haftadır iyi hissettiriyordu.
O günün üzerinden kaç hafta geçmişti bilmiyordum. Karanı kaybettiğim günün üzerinden kaç gün geçmişti? Üç hafta mı yoksa daha fazla mı? Bilmiyordum. Bildiğim tek şey kalbimde hissettiğim büyük acıydı.
Evimize gelen insanlar, tanımadığım bir sürü kadın, iş adamı tipli erkekler evimizin salonunda baş sağlığı için dilekler bulunurken 'yeter' diye çığlık atmamak ve salonumda oturan insanları kovmamak için kendimi zor tutuyordum.
Dayanamıyordum, onlar salonda Karan hakkında konuşurlarken içime sıkıntılar basıyordu. Odamızda olmama rağmen onları duyuyordum tıpkı onların beni duyduğu gibi! Hava almak için odamızda ki balkonun kapısını açmıştım. Yatağın üzerine onların gitmelerini beklerken güçlü durmak için kendimi zorluyordum.
Elimi yavaşça karnıma koydum. Orada küçük bir tepecik vardı. Bana, babama rağmen hayata tutunuyordu. 1 ay içerisinde birçok kez kanama geçirmiştim. Doktor benden pes etmiş eğer bir daha kanama geçirirsem onu kaybedebileceğimi söylemişti. Daha doğmamış bebeğimin kokusunu içime çekmeden kaybetmek istemiyordum.
"Şans?" duyduğum sesle istifimi bozmadan oturmaya devam ettim.
"Gittiler mi?"
"Bir kısmı." Yanımda hissettiğim çökme ile kafamı Hayale çevirdim.
"Bana 'Benimle evlenir misin?' demişti ve sözünü yerine getiremeden beni bıraktı." gözyaşlarım hafiften yanaklarımı ıslatırken Hayal sıkı sıkıya beni sarmıştı.
"Şşş.. Tamam, ağlama"
"Hayal güzelim, hadi artık aşağı gelin" Cahit'in odaya girmesi ile kendime çeki düzen verdim.
"Yine mi ağlıyorsun hormonlu sulu göz?" Hayalin yüzünü buruşturması ile hafiften gülümsedim.
"O ne öyle be? Hormonlu domates gibi!" Uzunca bir nefes verip ayağı kalktım. Gözyaşlarımı silip odadan çıkarken Cahit'le Hayal birbirlerine büyük bir aşkla bakıyordu. Salona geldiğimde Özgür ve Lina haricide ki herkes gitmişti. Etrafta insanların yediği helva tabakları, çatallar ve kullanılmış peçeteler duruyordu. Kendimi koltuğa bıraktığımda Cahit'le Hayal sarmaş dolaş ikili koltuğa oturmuştu.
Gözlerimi kapatıp arkama yaslandığımda televizyondan gelen ses gözlerimin tekrardan yaşarmasına sebep oldu.
"Geçtiğimiz ay hayatını kaybeden ünlü iş adamı Karan Kuday için evinde baş sağlığı dilekleri devam ediyor. Ünlü iş adamının şirketinin kime devredileceği ise merak konusu?"
"Şunu kapatır mısınız?"
"Birazdan avukat gelecek Şans, Karanın bütün mal varlığı senin ve ufaklığın olacak." Cahit'in gözlerine baktığımda Özgür devreye girmişti.
"Bunun olması zorunda Şans zorlaştırma!"
"Ne bağırıyorsun kıza hayvan" Linanın Özgüre sinirle bağırması ile oturduğum yerde
sırtımı dikleştirdim. Bu esna da zil çalmıştı, muhtemelen avukat gelmişti. Lina kapıyı açmaya giderken çalışanlarda etrafta ki tabak çanakları topluyordu. Takım elbiseli bir adam salona geldiğinde Cahit'le Özgür adamla tokalaşmıştı. Karşıma oturduğunda çantasını kenara koymuş bana hafiften bir selam vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Gelen Aşk |Mavi ve Aşk Serisi1|
ChickLitSabah uyandığınızda yaşadığınız her şey aslında bir rüyaysa ne yaparsınız? Siz maceradan maceraya koştuğunuzu sanırken bütün bu olanlar beyninizin size oynadığı ufak bir oyunuysa? Geceden sabaha ne olabilir ki demeyin, her an her şey olabilir! ...