Final: Sonsuza Dek!

28.8K 833 77
                                    

Keyifli okumalar:)

1 sene sonra

Sahibi olmayan bir elmas bulursan, o elmas senindir. Sahibi olmayan bir ada bulursan, o ada senindir. Bir buluş yaparsan patentini alırsın, buluş senin olur. Mademki yıldızlara sahip olmak benden önce kimsenin aklına gelmedi, yıldızlar benimdir.

                                                                                         Küçük Prens

Zaman ne kadar çabuk geçiyordu, rüya görmem hemen ardından Karanla tanışmam, inişli yokuşlu geçen günlerimiz ve evliliğimiz.. Yalgın birkaç hafta önce ikinci yaşına girmişti. Geçen sene yaşadığımız doğum günü macerasından sonra bu sene doğum günü kutlaması yapmamıştık. Sadece Karan pasta almıştı ve sembolik olarak pasta önünde fotoğraf çekilmiştik. 

Belki seneye ya da birkaç sene sonra Yalgının doğum gününü kutlardık. Bilmiyordum, bildiğim tek şey büyük korku hissettiğim ve o anları tekrardan hatırlamamdı. Beşikten gelen mırıltılarla daldığım düşüncelerden çıkıp sarmaş dolaş yatan çocuklarıma baktım.

İnsan hiç evlatlarına baktığında içinin titrediğini hisseder mi? Ben hissediyordum. Yalgının her anne diye seslenişinde Melsa'nın kokusunu içime çektiğim de mutlu olduğumu hissediyordum.

İnce pikeyi ikisinin üzerine örtüp yavaşça odadan çıktım. Merdivenlerin başına geldiğimde Karan salon masanın üzerinde tüm dosyalarını sermiş çalışıyordu. Merdivene sessizce oturdum ve ona baktım. Seneye 35 yaşında olacaktı, tabii o her ne kadar yaş muhabbetini sevmese de arada onu sinir etmeyi seviyordum. Kahverengi saçlarının bazı tutamları uzamıştı, kafasını her eğdiğinde saçları önüne geliyordu bir eliyle dosyaların sayfalarını çevirip diğer eliyle de tutamı düzeltiyordu. Hafifçe güldüğümde kafasını kaldırıp bana bakmıştı. Göz kırptığında yerimden kalkıp yanına doğru ilerledim.

"Şans hanım, neden güldüğünüzü sorabilir miyim?" dizine oturup önüne gelen tutamı arkaya doğru attım.

"Saçlarını kestirmeni söylemiştim. Bazen Yalgın gibi davranıyorsun." Dediğimde sırıttı.

"Uyudular mı?" masanın üzerinde ki telefonun titremesi ile açtığım ağzımı kapattım.

"Cahit arıyor, yine oğlunu bizim eve yamayacak!" sinirle söylendiğinde kahkaha attım. O da telefonu açmıştı. 

"Cahit sakın oğlunu buraya getireceğini söyleme, bebek beşiğinin önünde zor alıyorum onu!" elimi alnıma koyarak oturduğum yerden kalktım. Bir diğer konu da buydu, Araf bizim eve ne zaman gelse Melsa'nın peşinden ayrılmıyordu. Bebek beşiğinin önünde saatlerce durup onu izleme potansiyeline sahipti. Bu Karanı deli etse de yapabileceğimiz bir şey yoktu. Sanki yetişkin birisiydi, hani böyle olur ya resim sergisine gidip uzun uzun resimlere bakılır. Araf'ta öyleydi, beşiğin önünde bir tablo izler gibi saatlerce kızıma bakardı.

"Hayır, lan getirme bak onu buraya! 2 yaşında demeyeceğim sonra! Lan başlarım senin gelinine kızımdan uzak dursun velet!" Karan Cahit'e bağırırken dayanamayıp telefonun elinden çektim.

"Sen getir Araf'ı, bu akşam burada kalır. Yarın alırsın." Karanın gözleri kocaman olurken omuz silkip telefonu kapattım.

"Hayatım sakin ol lütfen. Kızımız 5 aylık ve Arafta 2 yaşında, sence aralarında bir şey olabilir mi? Kızımız daha konuşamıyor bile! Lütfen bu kıskançlığına son ver."

"O velet geldiğinde çocukların odasına girmeyecek! Kızımın yatağının kenarlarına dubalar yerleştireceğim!" kendimi koltuğa atıp yastığı kafama bastırdım.

Karanlıktan Gelen Aşk |Mavi ve Aşk Serisi1|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin