♣️Giriş♣️

101K 2.7K 396
                                    

Bu hikaye 1.12.2015 tarihinde yazmaya başlamıştım ve bir süre sonra da bitti, kitap ilk kitabımdı ve bu yüzden hataları  ve kopuklukları olabilir. Düzenlemek için kaldırdım fakat zamanım olmadığında düzenleyemiyorum. Okumak isteyenler için eski halini paylaşıyorum, lütfen ona göre başlayın. 

Camdan içeri giren rüzgâr adeta yüzümü yalıyordu, sol elimi direksiyondan çekip alnıma doğru gelmiş saçlarımı geri attım. Kış soğuğu keskindi, acımazsızdı; umursamadım. Soğuğa alışmıştım; karanlığa, korkuya, acımazlığa... Bunların hepsine istemesem de alışmıştım.

Acımasız olmayı seviyordum, kimsenin gözünün yaşına bakmamayı kendi bildiğimi okumaya bayılıyordum. Böyleydim, bunu öğrenmiş karanlığın damarlarımda gezmesine izin vermiştim. Korkusuzdum, kimseye eyvallahım olmazdı. Soğuktum, kimse gözlerime bakamaz başını eğerek konuşurdu. Bundan büyük bir zevk alırdım, bu benim için büyük bir tutkuydu. Belki egoydu ya da başka bir şey, her ne ise beni tatmin ediyordu. Ya da hissettiğim bazı eksiklikleri tamamlıyordu bilemiyordum ama bildiğim bir şey varsa o da beni tatmin ettiğiydi.

Başımı arabanın içinde yankılanan müziğe uydurarak hafifçe sağa sola salladım, kulaklarımda yankılanan müziğe ve sallanana başıma parmak uçlarımda direksiyona vurarak eşlik etmişlerdi. Müzik dinlemek benim için bir tutkuydu. Zaten müzik sevilmez miydi? Sevilirdi, hem de çok sevilirdi. Hele ki Caz müziği ise tapılırdı.

Bariton sesimle saksafonun ince tınılarına eşlik edip başımı da bu ritmin dansına uydurmaya devam ettim. Kısa bir süre sonra da bu dansım yeşil ışığın yanması ile son bulmuştu. Gazı kökleyip arabanın asfalt zeminde yağ gibi kaymasına izin verdim. Arabaları severdim, eski arabalarsa dikkatimi çok çekerdi. Bir koleksiyoner gibi tapmazdım ama yine de eski arabalarla ilgilenirdim. Vintage arabalar gözlerimin önünde yankılanırken bu esnada ara sokaktan sahile geçmiştim, yolların boş olması gülümsememe neden olurken gaza daha fazla basmıştım. Çıkan sesle yüzüm buruşurken camdan içeri giren rüzgar bedenimi buz gibi yapmıştı. Üzerimdeki deri ceket bile soğuktan donmamı engelleyememişti. 

Camı kapattım bu esna da kırmızı ışığın yanması ile acı bir frenle durdum. Önümden bir sürü insan geçerken bakışlarımı yayaların üzerinde gezdiriyordum. Sabancı kültür merkezinin merdivenlerinden aşağıya koşarak inen bir kız gördüğümde oturduğum koltukta sırtımı dikleştirdim. Sarı saçları rüzgârdan arkaya doğru uçuyor incecik montunun önü savruluyordu.

Nedendir bilmiyorum ama gözüme çarpmıştı. Bacağını saran kot pantolon onun ne kadar da zayıf olduğunu gösteriyordu. Kaşlarım yukarı doğru kalktı çünkü bu kadar zayıf kadın hiç görmemiştim. Gözlerimi yukarı doğru kaydırdığımda kazağı bacaklarına göre üst vücudunu kalın gösteriyordu. Önümden koşarak geçtiğinde derin bir nefes aldım; tuhaf ama sanki kokusu burnuma dolmuştu. O koşarak uzaklaşırken arkadan gelen korna seslerini duyduğumda silkelenip kendime geldim, bir an da saçma düşünceler beynimi istila etmişti. Gaza bastığımda mırıldandım.

'Saçları altın gibiydi..'

Sabancı Kültür Merkezini geçip dakikalar içinde Konak Pier'in önüne geldiğimde gördüğüm manzara hiçte hoş değildi. Lanet olsun bu saat'te bu trafik neyin nesiydi böyle? Sinirle kornaya basıp arkama yaslandım, anlaşılan bugün Alsancak'a tahmin ettiğim sürede gidemeyecektim. Arabada çalan müziğe eşlik etmeye devam ettim, trafikte beş dakikanın sonunda açıldığında sonunda diye mırıldanarak gaza bastım. On, on beş dakika içerisinde restoranın önüne geldiğimde arabamın anahtarını valeye verip restorandan içeri girdim. İçeride ki bütün bakışlar bana dönerken kimseyi umursamayıp gözlerimi etrafta gezdirdim ve bakışlarımı Özgürün üzerine sabitledim. Bir arkadaşı ile yemek yiyordu, anlaşılan keyfi de yerindeydi. Beni gördüğünde sırıtıp kadına bir şeyler söyledi, birkaç saniyenin sonunda kadın yanımdan geçip giderken Özgürün yanına doğru yürüyüp söylenmeyi de ihmal etmedim.

Karanlıktan Gelen Aşk |Mavi ve Aşk Serisi1|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin