Keyifli okumalar:)
Tak, tak, tak, tak..
Tak, tak, tak, tak..
Tak, tak, tak, tak.. Ayağımı belirli bir tempo ile yere vururken Hayal Lina'yı ezip bacağıma uzandı.
"Yeter artık! Sinirimi bozuyorsun!" ortam o kadar gergindi ki ayağımı salladığımı bile yeni fark ediyordum. Kafamı sallayıp ayağımı sallamayı bıraktım ve kollarımı birleştirerek arkama yaslandım. O sırada Karan elini Özgür Bey'in omuzuna atıp mırıldandı.
"Anlatın bakalım ne oldu?"
"Karan doğru söylüyor, son yarım saattir anlatmanızı bekliyorum. Çekim bitince apar topar buraya geldim. Olayları bilmek en doğal hakkımız." Lina derin bir nefes alarak Özgür Bey'i gösterdi.
"Bu maganda!"
"Maganda falan ne oluyor kızım?"
"Hiç kusura bakma! Yaptıkların yetti artık!" ben onların haline sırıtıp dudaklarımı ısırırken Karanın bana dönmesi ile dudaklarımı ısırmayı bıraktım. Özgür ve Lina'da arkasına yaslanıp birbirlerine öldüreceklermiş gibi baktıklarında buradan sağ çıkamayacağımızı bir kez daha anlamış oldum.
"Ben markette unlara bakıyordum. Arkamda magandanın birisi bana çarptı." Özgür baygın bakışlarını Lina'dan çekerken kıkırdamıştım. Fakat ayağımda hissettiğim tekme ile kaşlarım çatıldı. Karan sinirle kaşlarını çatmış bana bakarken bakışlarımı ondan kaçırıp Linaya döndüm.
"Neyse işte arkamı döndüm elinde salça kavanozu ile bu bana bakıyordu. Kavga ettik unu kafasında patlattım. Sonrası da herkesin bildiği son." cümlesini bitirdikten sonra birkaç saniyelik sessizlik oldu ve ardından kahkaham havada patladı. Hayalde bana eşlik ederken diğerleri bize bakarken gözümden yaş gelmişti. Bulunduğumuz kafede ki insanların bakışları bize döndüğünde sessiz olmak için büyük çaba sarf ediyordum.
"Komik mi şimdi bu?" Özgürün sitemli sorusu karşısında gözlerimde ki yaşı silip müsaade istedim. Elimi yüzümü yıkasam fena olmayacaktı. Garsona lavaboyu sorup hızlı adımlarla ilerledim. Kapıyı açığımda yüzümü buruşturdum, zaten buruşturulmayacak gibi değildi. İki kız aynanın karşısına geçmiş makyaj yapıyorlardı. Allah aşkına yüzünüz zaten boya kartelası gibiydi, daha fazla o dudaklara ruju sürersen kızarmazdı.
Onları pas geçip kabinlere doğru yürüdüm. Kızların yüzünü görmektense oraya girmek en iyisiydi.
"Şu cam kenarında oturan çocuklar çok yakışıklı değil miydi?" gözlerim kocaman açılırken antenlerim dikilmişti. Ne demek yakışıklı?
"Evet, özellikle de siyah ceketli olan, gözleri güzel ama diğeri de çok yakışıklı." Siyah ceketli? Karan?
Dışarı çıkmak için hamle yapmıştım ki kızların sesi kesilmişti. Kapıyı açtığımda lavabonun boş olduğunu görmem ile derin bir nefes verdim. Musluğun başına giderek hızlıca elimi yüzümü yıkadım. Aynada son kez kendime bakıp dışarı çıktım. Fakat kapıdan adımımı attığım anda birisi tarafından sertçe çekildim. Kafamı kaldırıp kolumu tutan hayvana baktığımda Karanı gördüm.
"Ne yapıyorsun? Canımı acıttın!" koridorun sonunda ki bir odaya beni fırlatırken sendeleyip arkamda ki dolaba çarptım.
"Ne yaptığını zannediyorsun sen?" çalışanların giyinme odasında oluğumuzu anlayınca çıkmak için ileri atıldım ama o benden önce davranıp burnumun dibine girdi.
"Bir daha herkesin içerisinde gülme."
"Neden?"
"Kıskanırım ve sen bu kadar güzel bir tek bana gülebilirsin." Dudaklarım aralanırken bakışları kaymıştı. Hafifçe bana yaklaştığında kalbim hızını arttırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Gelen Aşk |Mavi ve Aşk Serisi1|
ChickLitSabah uyandığınızda yaşadığınız her şey aslında bir rüyaysa ne yaparsınız? Siz maceradan maceraya koştuğunuzu sanırken bütün bu olanlar beyninizin size oynadığı ufak bir oyunuysa? Geceden sabaha ne olabilir ki demeyin, her an her şey olabilir! ...