Keyifli okumalar :)
Korkuyla nefesim hızlanırken bedenim sendelemişti. Kalbim endişe ile çarptı, hem de öyle büyük bir korku ile çarptı ki ne yapacağımı bilmiyordum. Dengemi kaybederken masaya tutunarak destek aldım. Ayaklarım hafifçe titrerken içli içli nefes aldım. Göğsüm sıkıştı, şimdi panik atak geçirmenin hiç sırası değildi.
"Bir şey mi oldu? Rengin gitmiş."
"Otursam iyi olacak" elime bir bardak su tutuşturulurken kalp atışlarım en üst seviyeye çıkmıştı. Ne zaman ayağı kalktığımı bile hatırlamıyordum.
"Kötü görünüyorsun. Hastaneye gidelim." Efe koluma dokunurken Ezgide diğer koluma girmişti. Korkudan kan vücudumdan çekilmişti ve göz pınarlarım da sızlıyordu. Bulmasını bekliyordum ama bu kadar çabuk olabileceği aklıma bile gelmemişti. Kollarımı sıkıca tuttuklarında bakışlarımı karşıdaki arabaya yeniden çevirdim. Karan penceresini kapatıp uzaklaşırken ayaklarım artık daha fazla titriyordu.
"Şans ne oldu? Kendine gel!" Ezgi bana sitemle söylenirken yaşlarım yavaşça kendisini bıraktı.
"Panik atak geçiriyorum. Kalbim şimdi yerinden çıkacak çok hızlı atıyor." Onlar beni çekiştirirken bir süre sonra her şey bulanıklaşmaya başlamıştı. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum.
***
Burnuma gelen iğrenç hastane kokusuyla yüzümü buruşturdum. Göz kapaklarımda tonlarca ağırlık varmış gibiydi. Odada ki sesleri duyuyordum fakat vücudum o kadar yorgundu ki gözlerimi açacak halim yoktu.
"Ne zaman uyanır?" bu sesi biliyordum, bedenim gerilirken umarım bunu fark etmemişti. Karanın sesi kulaklarımdan içeri nüfuz ettiğinde bir an yanlış olmasını diledim ama bu sadece bir anlıktı.
"Yaşadığı kriz vücudunu yormuş. Birazdan kendisine gelecektir. Yaklaşık 3 saattir uyuyor, uyandıktan sonra eğer kendisini iyi hissediyorsa çıkabilir." doktorun cümlesinden kısa bir süre sonra kapının açılma sesi gelmişti ve hemen ardından da yatağın kenarı hafifçe çöktü. Elini elimin üzerinde hissettiğimde nefesimi tuttum.
"Korku hiçbir zaman iyi değildir. Kötü birisi olabilirim ama sana ya da başka hiç kimseye zarar vermem. Beni düşman olarak görme.." bunu söyledikten sonra eli elimden ayrıldı, yatağın çökmesi bozuldu ve birkaç saniye içerisinde kapı yeniden açıldı. Tekrar kapanma sesi geldiğindeyse gözlerimi açtım. Buraya geldiğimi ne zaman öğrenmişti? Derin bir nefes aldım, ondan kaçamayacaktım! Ondan kaçamayacağımı anladığım an ise komodinin üzerindeki kitap gözüme çarptı. Geçen hafta parmaklarımın arasında tuttuğum kitap orada dururken elimi yavaşça uzatıp onu aldım. Üzerinde ki not gözüme çarparken dudaklarım hafifçe aralandı.
"Sayın ve sevgili düşman! Beni her ne kadar tanıdığını sanıyorsan da aldanıyorsun."
Oğuz Atay
Kitabın üzerindeki nota öylece bakarken kapı yeniden açılmıştı. Kapı tekrardan açıldığında nefesimi tuttum. Gözlerim kahveliklerle buluşurken tuttuğum nefesimi bıraktım. Odaya girdiğinde elimdeki kitaba baktı.
"O nereden çıktı?"
"Bilmem, uyandığımda buradaydı."
"Neyse, sen uyurken Hayale haber verdim. Birazdan burada olur." Kafamı salladığımda Efe gelmişti. Ters ters Ezgiye bakarken umursamazlıkla omuzunu silkti. Buradan kalktığım anda onu pataklayacaktım.
"Doktorla konuştum, eğer kendini iyi hissediyorsan çıkabileceğini söyledi." kaşlarım havalandı.
"Olur, iyiyim. Hadi çıkalım." Karanı görme korkusu ile üzerimdeki çarşafı hızla kenarı attım. Elimin üzerinde serum iğnesi vardı ama koridorda bir hemşire bularak çıkartabilirdim.
"Ayakkabılarım nerede?"
"Bu ne acele? Yavaş ol." Ezginin uyarısını hiçe sayarak ayakkabılarımı aramaya koyuldum. Efe dolabın içinden ayakkabılarımı çıkartıp getirirken teşekkür ederek hemen giydim.
"Hadi."
"Hayal buraya geliyordu." diyen Ezgiye bir bakış attım.
"Bu kadar saat gelmemiş şimdi onu mu bekleyelim Ezgi? Yolda ararız yürü hadi.." diyerek odadan çıkarttığımda Efe bize garip ve anlamsız bakışlar atıyordu, umursamadım. Çünkü Karan ile karşılaşmak istemiyordum.
***
Birkaç saat içerisinde eve gelmiştik, Karanla karşılaşmadan eve geldiğimiz için o kadar mutluydum ki daha fazla bir olay kaldıramayacaktım. Ezgi ile Efe biraz oturup gitmişlerdi, şimdi ise yatağıma yatmış büyük bir mutlulukla ayaklarımı uzatmıştım. Hayal başımda oturmuş bir şey dememi beklerken en sonunda kendisi dayanamayıp nasıl olduğumu sormuştu.
"İyisin değil mi?"
"İyiyim. Uyursam harika olur."
"Tabii, sabah konuşuruz."
Hayal ışığı kapatıp çıkarken gözlerimi tavana dikip Karanı düşündüm. Elime değdiği anda parmaklarımda sıcaklık hissetmiştim. Bunu o gün pencereden sarkarken de yaşamıştım. Üzerimde ki yorganı iteleyip yatağımın hemen yanında ki pencereden gökyüzüne baktım. Dolunay büyük bir ihtişamı ile tepede dururken gülümsedim. Perdeyi sonuna kadar sıyırıp pencereyi açtım. Soğuk rüzgâr içeriye dolarken gözlerimi kapatıp soğuğu hissettim.
Hani bazı anlar vardır; sevmediğiniz, hoşlanmadığınız şeyleri yaparken mutlu hissedersiniz şuan öyleydim. Soğuğu sevmezdim ama şimdi birkaç saniyeliğine de olsa bundan büyük bir haz almıştım. Kapattığım gözlerimi açıp dolunaya baktım. Dolunayın bana her zaman şans getirdiğine inanırdım.
Ben bu sefer ki dolunayda aşk istiyordum.. Hem de sonsuza kadar uzanan bir aşk..
Dolunaya son bir kez daha bakıp pencereyi kapatmak için uzandım. Evin ilerisinde gördüğüm araba ile kafamı pencereden çıkartırken içerisinde ki kimse araba içindeki ışığı kapatmıştı. Bu saatte kim arabasında otururdu ki? Kafamı sallayarak pencereyi kapatıp yatağıma yattım. Perdeyi kapatmadan dolunayı izlemeye devam ederken telefonumun ışığı yanmıştı.
"Bazen hayatımızda her şey yolunda gitmez. Fakat bazıları da bizim elimizdedir. Ben bunu ertelemek istemiyorum. Sadece bir şans istiyorum."
ıg:busellannhikayeleri
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Gelen Aşk |Mavi ve Aşk Serisi1|
ChickLitSabah uyandığınızda yaşadığınız her şey aslında bir rüyaysa ne yaparsınız? Siz maceradan maceraya koştuğunuzu sanırken bütün bu olanlar beyninizin size oynadığı ufak bir oyunuysa? Geceden sabaha ne olabilir ki demeyin, her an her şey olabilir! ...