61

2.1K 148 159
                                    

*Emir'den*

Bu günden sonra adım dünyanın en şansız insanı olarak tarihe geçebilirdi çünkü sadece birkaç saat içerisinde şansızlığın kitabını yazabilecek kadar çok fazla şansızlık yaşamıştım.

İlk önce en yakındaki taksi durağı yerine bildiğim bir taksi durağına gitmeye karar vermiştim ancak oraya gittiğimde taksi durağının yerine başka bir dükkân açıldığını fark etmiştim.

Bunun üzerine başka bir taksi durağına gitmektense olduğum yere bir taksi çağırmaya karar vermiştim ama bu kez de telefonumun şarjının bittiğini fark etmiştim.

Telefonumun şarjının bittiğini fark etmemle beraber kısa bir anlığına eve dönmeyi düşünsem de bu düşüncemden çabucak vazgeçerek caddeye çıkmaya ve yoldan geçen bir taksiyi durdurmaya karar vermiştim.

Şimdiyse yaklaşık bir saattir otobüs gelmesini bekliyordum.

Neden mi? Çünkü lanet olası caddeden geçen taksilerden bir tanesi bile boş değildi.

Çıldıracak raddeye gelmiştim ama vazgeçmeyecektim. Bugün bu dosyaları o adam götürecek ve gerekli her şeyi yapacaktım.

Derin bir nefes aldım.

En azından gideceğim karakolun ismini ve adresini hala hatırlıyordum.

Duyduğum motor sesiyle başımı yasladığım yerden çekerek gözlerimi açtığımda önümde duran otobüsü görmemle beraber hızlıca oturduğum yerden kalktım.

Nihayet...

***

Bakışlarımı önünde durduğum karakolda gezdirirken bu binanın neden bana tanıdık geldiğini bilmiyordum.

Etrafımı inceleye inceleye karakol binasının kapısına doğru yürürken içimde huzursuz bir his vardı. Bu hissin nedeni bulunduğum karakolun tanıdık gelmesinden miydi yoksa elimde taşıdığım dosyaların verdiği gerginlik miydi bilmiyordum.

Sadece nefesim daralıyormuş gibi hissediyordum.

Kendime gelmeye çalışarak derin bir nefes aldıktan sonra başımı iki yana salladım ve önümdeki kapıyı iterek karakoldan içeri girdim.

Birkaç adım atarak üniformalı polis memurlarının dolaştığı koridorun ortasında durduğumda fark ettiğim gerçeklikle sarsıldım.

Burası orasıydı.

Babamın eskiden görev yaptığı karakoldu.

Kahretsin.

Bakışlarımı etrafımda dolaştırdım. Geçen onca senenin ardından değişen bazı şeyler vardı. Bu değişimlerden en önemlisi de karakolun ismiydi. Bu yüzden de nereye geldiğimi fark edememiştim.

Ah gerçekten burası olmak zorunda mıydı?

Sertçe yutkunarak yavaş adımlarla yürümeye başladım. Bakışlarımı etrafımda dolaştırırken annemin söylediği adamı bulmak ve olabildiğince çabuk bir şekilde buradan uzaklaşmak istiyordum.

Bakışlarım duvardaki saate takıldığında saatin sabahın dokuzu olduğunu fark ettim.

Gerçekten kaç saattir buraya gelmek için uğraşıyordum ben?

Derin bir nefes alarak kafamı ve düşüncelerimi toparlamaya çalıştım. Bakışlarımı etraftaki üniformalı polis memurlarının üstünde dolaştırırken aralarından diğer polis memurlarına oranla yaşça daha genç olduğunu tahmin ettiğim polis memuruna doğru ilerledim.

Geçmişin Yaraları (BxB & Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin