1

20.6K 552 65
                                    

Yazar notu: Hikayede yer alan şair ismi belirtilmeyen şiirler tarafıma aittir, tüm hakları saklıdır.

...

              Ebruli, cebindeki peçeteyi çıkarıp eğilerek, ayakkabılarının tozunu sildi. Ayağa kalktığında, önünde bulunduğu mağazanın camından yansıyan görüntüsüne bir süreliğine gözü takıldı.

Uzun boyu ve zayıf haliyle annesini andırsa da, yüzü daha çok babasına benziyordu.O'nun gibi uzun kirpiklerle çevrilmiş iri ve siyah gözleri bembeyaz yüzüyle zıtlık oluşturuyordu.Yüzünün böyle beyaz olması bazılarının hoşuna gidip iltifat ettikleri zaman içinden "bu yüzümden çektiğim acıyı bilselerdi böyle söylerler miydi acaba" diye geçirirdi.

Oldukça gür olan kumral saçları omuzlarını örtüyordu. Küçüklüğünde yüzü yandığı zaman alnındaki saçların bir kısmı ile kaşları ve kirpikleri de yanmıştı Yeniden çıkmaları için doktorun tedavisinin yanısıra annesi de bir takım bitkisel ilaçlar uygulamıştı.Belki de o nedenle, saçları ve kaşları olağandan gür ve sağlıklıydı. O günlerden yüzünde kalan hiçbir iz olmamasına rağmen yüreğinde büyük bir endişe taşıyordu.

O'na büyük acılar yaşatan...Ateş...en büyük korkusuydu.

İş görüşmesi için geldiği apartmanın önüne gelince biraz duraklayarak başını yukarıya doğru kaldırdı. Burası, mimari özellikleri korunarak tadilatı yapılmış, oldukça eski bir apartmandı. Büyük ve gösterişli kapısını, dışarıdan açılmaya olanak verecek şekilde hafif aralık görünce, iterek açtı.İçeriye girdiğinde, ilk olarak yerdeki mozaik desenli karolar dikkatini çekmişti.Böyle renk ve desenli olanlarını ilk defa görüyordu.Her ne kadar tadilat görmüş olsa da, burnuna dolan garip kokusu yaşını ele veriyordu binanın.
"Kimbilir kaç yıllık ve kimleri misafir etti onca yılda bu duvarların arasında" diye düşündü.

Şöyle bir etrafına bakınınca binada asansör olmadığını fark etti.Gideceği daire beşinci kattaydı.
"Herhalde son kat" diye düşünerek yavaş adımlarla merdivenlere yöneldi.Yukarı doğru tırmanırken, az sonra karşılacaklarını bilemeyen birinin tedirginliği de basamaklarda eşlik ediyordu ona.

Çocukluğundan beri okumaya ve yazmaya büyük ilgi duyuyordu. Bulundukları çevredeki iyi okullara gitme imkanı bulması onun için büyük şanstı.Bazı arkadaşları tarafından "kapıcının kızı" olarak etiketlense de, genel olarak fazla bir sorun yaşamamıştı okul hayatında.Tam tersine çalışkanlığı ve uyumlu tavrıyla burs imkanları bulmuş ve örnek öğrenci olarak da takdir görmüştü.

Geçen yıl Edebiyat Fakültesinden iyi bir dereceyle mezun olmuş ve aynı fakülteye yüksek lisans için başvurmuştu.Annesi çok istese de, o öğretmen olmayı hiç düşünmüyordu.Küçüklüğünden beri hayali iyi bir yazar olabilmekti.O yüzden fakültedeki arkadaşlarından birinin önerdiği bu iş teklifinin üzerine balıklama atlamıştı.

Tanınmış bir kadın yazar asistan arıyordu.Vereceği ücret dolgun olmasına rağmen kadının "huysuz ve geçimsiz" olarak ünlenmesi nedeniyle kimse onunla çalışmaya cesaret edemiyordu.

Beş numaralı daire tahmin ettiği gibi son kattaydı.
"Her katta tek daire olduğuna göre oldukça geniş olmalı" düşüncesiyle elini zile doğru uzattı.Zilin kuş biçimindeki ilginç figürü gülümsemesine neden olmuştu.Melodisini ise klasik eserlerin birinden alıyordu.

O sırada kapıya doğru yaklaşan topuk seslerini duyunca derin bir nefes alarak sırtını dikleştirdi.Kapıyı açan genç kadının soran bakışları karşısında,
-İyi günler, iş görüşmesi için gelmiştim.

Sözünü bitirmeden arka odalardan gür bir sesin,
-Kızım kimse zile basmasın diye kağıt as demedim mi sana, kaç kere o topuklu terlikleri de giyme diyeceğim, diye bağırdığını işitti.
Şaşkınlıkla kapıyı açan kıza bakınca onun umursamaz bir dudak büküşüne tanık oldu.Kız başını arkaya doğru çevirerek,
-Olur Şahika'nım, diye seslendi.
-Kim gelmiş?
-Genç bir hanım iş için sizinle görüşmek istediğini söylüyor.
-Tamam gelsin içeri.

Ebruli içeri adım attığında kendini büyük bir holün içinde buldu.Dairenin diğer kısımlarına bu holden açılan kapılardan geçiliyordu.Olağandan yüksek olan tavandan gösterişli bir avize sarkıyordu.Bembeyaz olan duvarların üzerinde, çoğu yağlıboya olan irili ufaklı bir çok tablo asılıydı.Önünden giderek ona yol gösteren kız, iki kanatlı büyük bir kapının önüne gelince duraklayarak, kapıyı tıklattı.
-Girin lütfen.

Ebruli çekingen adımlarla içeriye doğru adımını atarken "ne değişik bir ses, soprano gibi gür ve melodik" diye düşündü.Bir yandan da içini garip bir heyecan sarmıştı.

Biraz sonra karşısına çıkacağı bu kadının, onun kaderinde nasıl bir bükülmeye neden olacağını, nereden bilecekti...

ASLAN'IN İNİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin