Aslan bu mesaj karşısında hemen dönüş.yoluna geçmişti.Bir kaç kere özür mahiyetinde yazdığı mesajlara cevap dahi vermemişti Ebruli.Üstelik çağrılarını da sürekli meşgule atmıştı.
O'nun Mehmet'le konuştuklarını duyduğunu tahmin etmişti, fakat, bu şekilde çekip gidebileceğini hiç düşünmemişti. Sözlerini ona nasıl açıklayacağını da bilemiyordu.Böyle gitmesindense ona sebebini sorup, bağırıp, çağırsa belki bu kadar canı yanmazdı.Sanki, elindeki çok değerli bir şeyi kaybetmiş gibi hissediyordu kendini.Onunla yüzyüze konuşmak ümidiyle evlerinin olduğu istikamete doğru direksiyonu çevirdi.
...
Ebruli telefonunun çaldığını duyunca, yine Aslan'ın aradığını sansa da, ekranda tanımadığı bir numara görünce açmaktan vazgeçti
Fakat, aynı numara üçüncü kez arayınca merakına yenilip,-Efendim, diyerek açtı.
Bir bayan sesi,
-Ebruli Hanım siz misiniz? diye sorunca,-Evet buyrun, diye cevap verdi.
-İyi günler Doğan Hastanesi'nden arıyorum...
Hastane lafını duyunca Ebruli hemen ayağa kalktı.O bir kaç saniyede aklından bin türlü senaryo geçirmeye başladı.Babası ve abisi Simav'dan dönüş yolundaydılar, acaba kaza mı geçirmişlerdi? Ya, Neşe dükkandan çıkıp gelirken ona bir şey olduysa? Yoksa annesi miydi, markete gidiyorum deyip çıkmıştı evden, ya bir yerde düşüp bayıldıysa? Bütün bu felaket senaryoları aklından geçerken dili de tutulmuştu.Çarpan kalbini sakinleştirmeye çalışarak,
-Neyle ilgiliydi...-Aslan Tecer...tanıyor musunuz kendisini,
Ebruli'nin dizinin bağları çözülerek sandalyeye çöktü.Kekeleyerek,
-Eee..vet ..bir şey mi oldu.-Bir trafik kazası geçirmiş, şu anda acil serviste kendisi getirildiğinde sizin isminizi sayıklıyordu telefonunun rehberinden isminizi bulunca...gelebilecek misiniz.?
Ebruli telaşla,
-Tabii...tabii geliyorum hemen.Ebruli çantasını alıp evden fırladığında kapıda karşılaştığı annesine,
- Anne bir arkadaşım kaza geçirmiş hastaneye gidiyorum...deyince,
Nazife de telaşlanmıştı, arkasından
-Allah şifa versin kızım, diye seslendi.Ebruli, yola çıkıp bir taksiye atladığında, içinden Aslan'ın çok fazla yaralanmamış olmasını diliyordu."Ya çok kötü yaralandıysa, ya ölürse, bunun vicdan azabını taşıyamam, benim de bu olayın olmasında payım var.Belki mesaj atarken veya ararken dikkati dağıldı.Ne vardı sanki bu kadar gurur yapacak, birbirimize uygun olmadığımız bu kadar belliyken, kendi kendime gelin güvey olup gerçeği kabul etmek istemedim, " diyerek içi içini yiyordu.
Hastanenin önüne vardığında koşarak içeriye girdi.Acil servisin önüne gelip danışmana ismini sorduğunda,
-Gerekli tedavisi yapılarak, servisteki bir odaya alıındı, şu anda 301 numaralı odada, yanına gidebilirsiniz, deyince asansöre doğru yöneldi.Üçüncü katın düğmesine bastığında gözlerinden yaşların süzülmemesi için kendini zor tutuyordu.Odaya girdiğinde, bir hemşirenin yatağın başında serumu kontrol ettiğini gördü.
-Refakatçisi misiniz? diye
sorunca başını salladı.
-Şimdi uyuyor ama bir iki saate uyanır,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN İNİNDE
RomantikGenç bir yazar adayı olan Ebruli'nin yolu ünlü yazar Şahika Tecer ve oğlu Aslan'la kesiştiğinde geçmişten gelen sırların kahramanı olacağından haberi bile yoktu.Bu karşılaşma bir tesadüf müydü?Yoksa herşey bir planın parçası mıydı? Ya da acı dolu...