Ebruli, Hisar Apartmanı'na vardığında; anahtarıyla kapıyı açar açmaz, Kevser karşıladı onu.
-Hoş geldiniz, dedikten sonra,
-Biraz önce Şahika Hanım aradı,
biraz gecikecekmiş.Ebruli başını sallayarak,
-Tahmin etmiştim, akşam evinde çalıştık, oldukça geç yattı biraz da yorgundu sanıyorum.-Öyle mi, tamam o zaman, ben de taze çay yapmıştım içer misiniz?
-Olur,
Ebruli, çayını içerken, dün gece yaptığı çevirilerdeki, bir iki kelime hatasını düzeltti.Sonra da; not defterine Şahika Hanım'ın verdiği ödevi el yazısıyla yazmaya başladı.Aslında; daha önce bir kaç saat içinde hikayenin büyük bir kısmını bilgisayarındaki dosyaya yazmıştı. O nedenle; el yazısı ile deftere geçirmesi daha kolay olmuştu.
O sırada, holden gelen Şahika Hanım'ın sesini duyunca yerinden kalktı.
-Hoş geldiniz diyerek onu selamlayınca,
Şahika Hanım,
-Gelmişsin, yarım saat sonra odama gel de, çevirilere bir bakalım.Ebruli,
-Peki hocam, dedikten sonra odasına dönerek notlarını toparlamaya başladı.Yarım saat kadar sonra, masasındaki dosyayı ve not defterini alarak, Şahika Hanım'ın odasına doğru yöneldi.Kapıyı çalarken, bir yandan da, içinden herşeyin yolunda gitmesi için dua ediyordu.
Şahika Hanım,
-Girin, deyince biraz çekinerek içeriye girdi.Zira; yaptığı ödevin beğenilmemesi ihtimali biraz gerilmesine neden oluyordu.Elindekileri uzatınca Şahika Hanım,
-Otursana, diyerek koltuğu işaret etti.O'nun verdiklerini incelerken,
-Sabah erken çıkmışsın Meryem öyle söyledi.-Evet efendim, eve uğrayıp ailemi
görmek istedim.O'nun bu sözü üzerine Şahika Hanım gözlüğünün üzerinden bakarak,
-Bu devirde gençlerin aileleri ile ilşkileri pek iyi değil genelde, ama, sen düşkünsün galiba onlara,
Ebruli gülümseyerek,
-Oldukça, özellikle de anneme...Şahika Hanım, bir kahkaha atarak,
-Galiba sen de Aslan gibi "en kıymetlim annem" diyorsun.Aslan'ın adı geçince birden kalbinde tuhaf bir duygu hissetmişti.
Başını sallayarak,
-Evet, öyle, dedi.Şahika Hanım,
-Çeviriler gayet iyi, dedikten sonra, arkasına yaslanarak not defterindeki hikayeyi okumaya başladı. Okudukça yüzünde çeşitli ifadeler oluşmakla birlikte, Ebruli bunların şaşkınlıktan mı, yoksa meraktan mı kaynaklandığını anlayamadı.Şahika Hanım, okumayı bitirdikten sonra, ayağa kalkarak pencerenin önüne geldi.Arkası dönükken yüzünü göremediği için onun ne düşündüğü hakkında bir yargıya varamıyordu.
Şahika Hanım,
-Yanıltmadın beni, dedi.Sonra ona doğru dönerek,
-Öncelikle şık ve okunaklı bir el yazın var, hata yapma riskini düşünmeden dolma kalem kullanmışsın yazarken,
Hikayen ise....çok ilginç, akıcı ve sonu...ucu açık.Evet beğendim, şimdi sıra bu yazdığın hikayeyi yaşamaya geldi.Ebruli şaşırmıştı.
-Nasıl yani? diye sorunca,
Şahika Hanım yerine oturarak,
-Sen bir hikayeyi yaşamadan onu yazmışsın ama, bir de aynı hikayeyi yaşadıktan sonra tekrar yazacaksın. O zaman, yazdığın iki hikaye arasındaki farkı anlayacaksın ve yaşamadan yazdığının diğerinin yanında ne kadar yavan kaldığına sen de şaşıracaksın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN İNİNDE
RomanceGenç bir yazar adayı olan Ebruli'nin yolu ünlü yazar Şahika Tecer ve oğlu Aslan'la kesiştiğinde geçmişten gelen sırların kahramanı olacağından haberi bile yoktu.Bu karşılaşma bir tesadüf müydü?Yoksa herşey bir planın parçası mıydı? Ya da acı dolu...