Aslan, kapıda durup, etrafına bakındı.Bodrum kattaki bu dairenin içi çok temiz görünmekle birlikte, gelenleri ilk önce hafif bir küf kokusu karşılıyordu.İçeriye geçerken, "demek ki Ebruli hayatının büyük bölümünü böyle bir evde geçirmiş" diye düşünüyordu.
Nazife, kızının yanındaki adama dikkatlice baktığında, onların arasında bir yakınlık olduğunu hemen fark etmişti.Bir annelik sezgisiydi belki de bu.Kapıda bütün heybetiyle duran bu yakışıklı adam, sanki onların dünyalarına başka bir yerden gelmiş gibi yabancı duruyordu.Sonra, onun Şahika Hanım'ın evine gittiği günlerde gördüğü o küçük oğlan çocuğu olduğunu hatırlayınca, içinde tuhaf bir yakınlık duymuştu ona karşı.
Buyur ettiklerinde, Aslan kibarca herkesi selamlayarak içeriye girdi.
Mahmut "Hoşgeldiniz" dese de, Aslan'a olan bakışlarından bir keyifsizlik seziliyordu.Kız kardeşini üzen, belki de hastalanmasına neden olan bu adama karşı hala biraz tepkiliydi.Diğer yandan da, evine gelmiş bir misafir olarak, ona saygıda kusur etmek istemiyordu.Çünkü araştırdığı kadarıyla, iş yaşamındaki başarısı yanında, ihtiyaç sahiplerine yardımlarıyla da sevilen ve sayılan bir insandı. Meryem'in söylediklerinden de onun kardeşini gerçekten sevdiğini anlamıştı. Sonradan düşündüğünde, ıkisinin sorunlarını kendilerinin çözmelerine izin vermenin, daha doğru olduğuna kanaat getirmişti.Elini sıkarken, Nazife'nin kupkuru ve nasırlı elleri dikkatinden kaçmamıştı Aslan'ın.Kızına bakarken yüzünde vakur bir ifade vardı.Ebruli'nin ona olan bakışlarından da, annesine çok değer verdiğinin farkına varmıştı. Belki, ikisinin en büyük ortak özelliği annelerine olan düşkünlükleriydi.O, böyle bir aile ortamına çok aşina olmasa da, bir bakışta onların birbirine çok bağlı olduklarını anlamıştı.
İçeri geçtiklerinde, Şahika Hanım'ın koltukta oturmuş kahve içtiğini gördüler.Aslan hemen onun yanına gidip yanağını öperken,
-Annecim, çıkarken kimseye haber vermemişsin telefonunu da almamışsın, endişelendik ,deyince,
Şahika Hanım, her zamanki gibi bir kahkaha atarak,
-Oğlum çocuk muyum ben, kaybolacak değilim ya? dedikten sonra Ebruli'ye bakarak,
-Ebruli nerdesin canım, sen bana söz vermiştin, hani çalışacaktık beraber kitap için, iyi ki adresini buraya yazmışsın, diyerek cebindeki not kağıdını çıkardı.Ebruli Şahika Hanım'ın sözlerinden onun hastalığının ilerlediğini anlamıştı.Bakışları daha durgun ve hareketleri de yavaşlamış görünüyordu.Konuşurken bazı kelimeleri tekrar ettiğinin farkında bile değildi.
Aslan şaşkınlıkla,
-Anne kitabı bitir...diye söze başlayınca,Ebruli, hemen onun sözünü keserek,
-Çok özür dilerim efendim, üniversitedeki derslerim çok yoğundu.Çıkınca hemen geldim ama bu sefer siz de buraya gelmişsiniz.Şahika Hanım, başını sallayarak,
-Doğru ya sen yüksek lisans tezin için çalışıyordun...Onun bu sözleri üzerine herkes birbirine bakınca Ebruli, gülümseyerek,
-Evet efendim...onun için çalışıyorum...kitabın çalışmalarına bu hafta başlayacağız diye sözleşmiştik...Şahika Hanım elini başını götürerek,
-Doğru ya unutmuşum, neyse...hadi bir an önce çalışmaya başlayalım,
deyip kalkınca, hepsi şaşırmışlardı.Ebruli, koluna girerek yürümeye çalışan Şahika Hanım'ı tutarken,-Peki efendim diyerek kapıya doğru yöneldi.Şahika Hanım evdekilere dönerek,
-Nezaketiniz ve misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederim, iyi akşamlar, deyince,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN İNİNDE
RomanceGenç bir yazar adayı olan Ebruli'nin yolu ünlü yazar Şahika Tecer ve oğlu Aslan'la kesiştiğinde geçmişten gelen sırların kahramanı olacağından haberi bile yoktu.Bu karşılaşma bir tesadüf müydü?Yoksa herşey bir planın parçası mıydı? Ya da acı dolu...